Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı, uyuşturucuyla mücadele biriminin başındaki polis müdürü ve 3 kişilik örgütü hakkındaki soruşturmasını tamamladı. Savcı Gencay Akçay, dosyayla ilgili 42 sayfalık iddianame hazırlayıp mahkemeye gönderdi. İddianamede, Serkan Aydoğdu’nun örgüt lideri, Ahmet Uygur’un Aydoğdu’nun yardımcısı ve Birol Eroğlu’nun uyuşturucuyu yurt dışından getirmekle görevli örgüt elemanı olduğu dosyada, Zeki Ağsakal’ın da doğrudan şebekeye yardımcı olduğu belirtiliyor.
T24 yazarı Tolga Şardan, “Edirne’de, uyuşturucu kaçakçıları polis müdürünü nasıl kullanmış? Savcı, polis müdürü için 30 yıldan 45 yıla kadar hapis istedi!” başlıklı yazısında dosyayla ilgili gelişmeleri paylaştı, suç örgütünün Ağsakal’ın hesabına 643 bin lira gönderdiğini ifade etti. Şardan, Ahmet Uygur’un itirafçı olmak istediğini belirttikten sonra Ağsakal ile nasıl çalıştıklarını anlattığı ifade tutanaklarına da köşesinde yer verdi. Şardan’ın yazısının ilgili bölümleri şöyle:
“Şüpheli Uygur, savcının sorularını yanıtlarken; kendisi, Zeki Ağsakal ve Serkan Aydoğdu’nun arasında konuşulanları şöyle aktardı:
‘(…) SORULDU: Edirne’de Serkan, Zeki ve sen buluştuğunuzda ne konuştunuz?
CEVABEN: İlk başlarda bu konular benim yanımda konuşulmuyordu. Mal yakalanmadan önce ben Zeki ile doğrudan uyuşturucu işini konuşmuyordum. Serkan aracılığı ile konuşuyordum. Sadece yiyip içip oturuyorduk. Ancak mal yakalandıktan sonra doğrudan Zeki ile de bu konuları doğrudan konuşmaya başladım. Konuştuğumuzda ne yapacağımızı, bundan sonra ne işler yapacağımızı konuşuyorduk. Zeki de bize durmamız gerektiğini, çünkü uyuşturucu yakalattığımızı, bu aralar kesinlikle kimsenin bir şey yapmaması gerektiğini söylüyordu.
SORULDU: Zeki gümrük isini nasıl ayarlıyordu?
CEVABEN: Benim bildiğim kadarı ile uyuşturucu taşıyan araç geçerken Zeki Müdür kapıyı (sınır kapısı Y.N.) arayıp ‘benim misafir aracım geçiyor’ diyordu. Ancak bu benim bildiğimdir. Ben gümrükte memur buna yardım ediyor mudur bilmiyorum. Fakat Serkan’ı arayıp ‘araç su saatte suradan geçsin’ diye arayıp yönlendiriyordu.
Yani bu yakalamadaki malın alıcısı Serkan/Narkoz’dur. Zeki, gümrüğü ayarlıyordu. Biz de Serkan ile müşteri buluyorduk. Mal yakalandığı gün yakalandığını Zeki, Serkan’a söyledi. Ancak ‘bu noktadan sonra yapacak bir sey yok’ dedi. Dinlendiğimizi bize kimse söylemedi. Ancak Zeki, bize Birol’un itirafçı olduğunu dolayısıyla bize operasyon yapılacağını söylemişti. Birol aracı ile bir defa boş geçti. Bunu ‘araç X-Ray’e girer mi?’ diye kontrol etmek için yapmıştı. 2. ve 3. seferde uyuşturucu geçti. 4. seferde de zaten yakalandı. (…)’
* * *
İddianamenin tamamını buraya almak elbette mümkün değil. Ancak, sürecin anlaşılması sağlamak amacıyla önemli bölümlerinin alıntıladım.
İddianamenin en önemli bölümlerinden birisi Savcı Gencay Akçay’ın süreçle ilgili özel değerlendirmesi olsa gerek:
‘(…) Bütün bunların yanında olay tarihinde Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi’nin de başında bulunan bir Emniyet Müdür Yardımcısı olan şüphelinin, olaydan sonraki gün Serkan Aydoğdu’nun kendisine sorduğu araçta uyuşturucu madde yakalandığından haberdar olmaması mümkün değildir. Ancak, bu yakalamadan sonra şüpheli Zeki Ağsakal, kendisini arayarak uyuşturucu madde yakalanan aracın akıbetini soran Serkan Aydoğdu ile arasına mesafe koymak bir yana düzenli olarak telefonda görüşmeye devam etmiş, taraflar arasındaki düzenli para alışverişi sürmüş, fiziki takip tutanaklarıyla da sabit olduğu üzere dosyanın diğer şüphelileri Serkan Aydoğdu ve Ahmet Uygur ile Edirne’de buluşarak yiyip içmiştir. Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde Zeki Ağsakal’ın suçtan sıyrılmaya yönelik beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, şüpheliler Birol Eroğlu, Serkan Aydoğdu ve Ahmet Uygur’un beyanlarının dosyadaki delillerle bağdaştığı ve hayatın olağan akışına uygun olanın bu beyanlar olduğu, şüpheli Zeki Ağsakal’ın makam ve mevkisini kullanarak şüphelilerin uyuşturucu ithali işine uyuşturucu taşınan aracın sınırdan geçişini sağlayacağını belirterek şüphelilerin suç iştirakine dahil olduğu, daha önce geçirilen uyuşturucu maddeden pay aldığı, iş bu iddianameye konu yakalamada da diğer şüphelilerle birlikte asli fail olduğu anlaşılmıştır. (…)’