Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın, İran’a yönelik ambargonun delinmesine ilişkin ABD’de yargılandığı davada, kendisine yöneltilen 6 suçlamanın 5’inden suçlu bulunmasının ardından gözler davaya bakan yargıç Richard Berman’ın 11 Nisan’da açıklayacağı cezaya ve ardından başlayacak temyiz sürecine çevrildi. Karar duruşmasında, itirafçı olan Reza Zarrab’a verilecek cezanın açıklanması için bir tarih telaffuz edilmemesi ise “Reza Zarrab’ savcılığa hâlâ bilgi veriyor” diye yorumlandı.
İran’a yönelik ambargonun delinmesine ilişkin ABD’de görülen davada 12 jüri üyesi, davanın tek tutuklu sanığı Atilla’yı isnat edilen altı suçun beşinde suçlu buldu. Kara para aklama suçundan beraat eden Atilla’nın, ABD Hazine Bakanlığı’nı dolandırdığı, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı (İEEPA) deldiği, bankacılık sisteminde sahtekârlık yaptığı ve kara para aklamak için suç ortaklığı kurduğu sabit görüldü.
Kararın açıklanmasının ardından Atilla için yaklaşık iki sene sürebilecek temyiz süreci de başladı. Atilla’- nın avukatları, Yargıç Richard Berman’ın 11 Nisan’da vereceği hükmü bekleyecek. Atilla’nın işlediği sabit görülen suçlar için öngörülen ceza dilimlerini değerlendirecek olan Berman, kararını alırken şartlı salıverilme memuru tarafından sanık hakkında hazırlanan raporu ve Atilla hakkında kendisine yazılan şahsi mektupları da göz önünde bulunduracak.
Tahmin edilemez
Adını vermek istemeyen bir hukukçu ise yargıç Berman’ın açıklayacağı karar konusunda herhangi bir tahmin yapılamayacağını vurgulayarak “Herhangi bir zarar var mı yok mu; var ise miktarı ne kadar, suça ne aşamada ve ne ölçüde müdahil olunduğu gibi hususlar ceza miktarını çok değiştiriyor” dedi
Zarrab ne yapıyor?
Kendisine isnat edilen bütün suçları kabul ederek etkin pişmanlık hakkını kullanan Reza Zarrab için ise çarşamba günü bir ceza tayin duruşma tarihi belirlenmedi. Bu, eski sanığın, işlediği suçlar ve yaptığı suç ortaklıkları ile alakalı halen savcılara bilgi verme aşamasında olduğuna işaret ediyor. Davayı takip eden ancak ismini vermek istemeyen Amerikalı bir gözlemciye göre, Zarrab’ı anlattıkları bağlamında daha birçok davada tanık koltuğunda görebiliriz ve sahip olduğu bilgileri anlatması, suçla örülü yaşadığı hayatla orantılı aylar sürebilir.
Reza Zarrab’ın, yeni bir kimlikle sıfırdan bir hayata başlamasına imkân verecek Tanık Koruma Programı’na alınıp alınmadığına dair henüz bir bilgi yok. Savcılıkla yapılan işbirliği anlaşmasının mahkeme kayıtlarına yansıyan detaylarında, hükümetin Tanık Koruma Programı da dahil olmak üzere gerekli adımları atmayı kabul ettiği belirtilmişti.
Zarrab, ifadesinde Atilla’nın kendisinden kesinlikle rüşvet almadığını söylemekle birlikte bankacının İran yaptırım mevzuatları hakkındaki bilgisi ile kurulan yasadışı sisteme katkıları olduğunu vurgulamıştı.
Mahkûm ettiren ifadeler
Ancak, jürinin kararında Reza Zarrab’ın değil, ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı çalışan yaptırım denetleme ofisi, OFAC’ın iki eski direktörünün verdiği ifadelerin daha etkili olmuş olabileceği yorumları yapılıyor. Adam Szubin ve eski CIA Direktör Yardımcılığı da yapmış olan David Cohen, İran yaptırımları konusunda Halkbank adına sıkça muhatap oldukları yetkilinin Atilla olduğunun altını çizmişlerdi. Szubin, bir adım ileri giderek, oldukça net hatırladığını söylediği özel bir görüşmeye atıf yapmış ve Halkbank’ın ihlale karışmasından endişe ettiğini gündeme getirdiğinde, Atilla’nın heyecanlandığını ve terlediğini söylemişti. İfade verirken, avukatının, “Heyecanlı mısınız” sorusunu son derece sakin bir tonla, “Evet, oldukça” diyerek cevaplayan sanık yerine ABD yetkilisinin sözünün daha etkin sayılmış olabileceği ileri sürüldü.
PROF. RICHMAN: Diğer isimlerin yargılanması çıkarlara bağlı
Eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın isnat edilen altı suçun beşinde suçlu bulunduğu davada adı geçen ancak ABD’de olmadıkları için yargılanmayan diğer isimler için ABD’de herhangi bir adlı sürecin işleyip işlemeyeceği teknik detaylardan çok siyasi bir konu olarak görülüyor. “Bu kişilerin ülkelerinde siyasi dokunulmazlık sahibi olmaları burada suçlanmalarını engellemez, bunu geçmişte gördük” diyen Columbia Üniversitesi hukuk profesörü Daniel Richman, “Bir ülke liderliğine kadar erişildiği vakit, ABD savcılık ofisi ve dışişleri bakanlığı arasında milli çıkarların masaya yatırıldığı değerlendirmeler olur. New York Güney Bölgesi savcıları ise ellerindeki delilin götürdüğü yere kadar gitmeleri ile bilinir” diye konuştu.
“Siyasi çıkarların gözetilmesine” örnek olarak 2010 yılında New Jersey eyaletinde yakalanan 10 kişilik Rus casus grubunun Rusya’daki dört tutuklu karşılığında ülkelerine iade edilmesini gösteren Richman, “New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nin baktığı bu davada suçların düşürülüp düşürülmemesi konusunda çok sıkı görüşmelerin yapıldığı biliniyor” diyen Richman, “Sonunda, siyasi çıkarlar gözetilerek dava düşürüldü” diye konuştu.
Eski bir New York Güney Bölgesi savcısı olan Richman, “Bu aralar Washington’un milli çıkarları nasıl tanımlayacağından kimse emin olamaz” tespitinde bulunarak şöyle devam etti: “Özellikle Güney Bölgesinin başını çektiği profesyonellik anlayışıyla görev yapan savcılık ofisleri, Washington tarafından oldukça sağlam bir tezle desteklenmeden bu tür ‘milli çıkar’ açıklamalarını kabul etme eğiliminde olmazlar. Washington eğer yalnış nedenlerle kötü eylemleri destekler noktaya gelirse, bu durum hukukun üstünlüğüne inanan savcı ve kişiler vasıtasıyla ya bir sızıntı haber ya da bir istifa üzerinden mutlaka duyulur.”