Hocaefendi, haftanın Bamteli sohbetinde şu konuları anlattı:
* Hârun olma iddiasıyla ortaya atılıp hiçbir ölçü ve kural tanımadan ve hiçbir ahlâkî kaygı taşımadan dünyevî zevkler peşinde koşup şımararak Kârûn’laşan kimseler hemen her dönemde mevcuttur.
* Her dönemde Kârûn ve Sâmirî gibi kimseler Firavun ve benzerlerinden daha tehlikeli olmuşlardır; zira Hazreti Musa ile Firavun arasında kırmızı çizgiler vardır; diğerleri ise, ehl-i nifaktır.
* Şayet bir ülkenin ileri gelenleri nimet, refah ve lüks içinde şımarıkça yaşıyorlarsa, azap o beldenin üzerine hak olur.
* Mustafa Sabri Bey, “Bir mübtedînin Mutezilî olmaması ve bir müntehînin de Cebrî olmaması mümkün değildir.” der; fakat en güzeli İmam Mâturidî’nin orta yolunu esas almak olsa gerektir.
* Allah (celle celâluhu) engin rahmet ve keremiyle bir damlaya deryaları lütfediyor, bir zerreye güneşler vermekle mukabelede bulunuyor.
* “Lezâiz çağırdıkça ‘Sanki yedim!’ demeli; ‘Sanki yedim!’i düstur eden, bir mescidi yemedi!” Hususiyle günümüzde iktisat etmeli ve muhtaçların imdadına yetişmeli!.
* Verirsin, verirler; verirsin, verirler!.. Bu “Verirsin!”de seninki yine damla; “Verirler!” ise, derya; verirsin zerre, verirler güneşler, kehkeşanlar!..
Bütün sohbetlere herkul.org ve ozgurherkul.org sitelerinden ulaşabileceğiniz gibi, bu sohbeti de hem ses/video olarak hem de yazıya dökülmüş haliyle ŞU LİNKE TIKLAYARAK ulaşabilirsiniz