Yerel mahkemenin hükmünde usul ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık, delilerde ve işlemlerdeyse herhangi bir eksiklik olmadığına karar veren daire, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğuna belirtti.
Eylemin doğru olarak nitelendirildiğini ve sanığa verilen hapis cezasının kanuni bağlamda uygulandığını belirten daire, sanık avukatları ve cumhuriyet savcısının ileri sürdüğü nedenleri yerinde görmeyerek temyiz başvurusunu esastan reddetti.
Ne olmuştu?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan iddianamede, Fincancı’nın ‘TSK’nın meşru müdafaa kapsamındaki legal faaliyetleriyle terör örgütünün illegal faaliyetlerini bağdaştırdığı’ belirtilerek ‘terör örgütü propagandası’ suçundan bir yıl altı aydan yedi yıl altı aya kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Fincancı’nın ikamet yerinin İstanbul olması, soruşturmanın da burada yürütülmesi nedeniyle yetkisizlik kararı vermiş ve dosyayı İstanbul’a göndermişti.
Yargılamaya bakan İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, ‘silahlı terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan iki yıl sekiz ay 15 gün hapisle cezalandırdığı Fincancı’yı, tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliye etmişti.
Mahkemenin gerekçeli kararında ‘Fincancı’nın, gerçeği yansıtmayan, nerede ve ne zaman çekildiği belli olmayan ve örgüt tarafından servis edilen görüntüler üzerinden, TSK’yı karalamak amacıyla örgüt propagandası eylemine aktif biçimde katılım sağladığı’ kaydedilmişti.
Gerekçeli kararın ardından cumhuriyet savcısı ile sanık avukatlarının itirazı üzerine dosya, temyiz için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmişti.