SEMİH ARDIÇ - TR724.COM
İstanbul ve Ankara’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile İyi Parti ittifakının müşterek adayları sırasıyla Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın en kuvvetli rakipleri Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) adayları.
ANKARA’DA FARK YÜZDE 9
İmamoğlu, İstanbul’da Binali Yıldırım’a şimdiden 2 puan fark attı. Yavaş da Ankara’da Mehmet Özhaseki’nin yüzde 9 puan önünde. AKP’nin Türkiye sathında oy oranı da yüzde 33’ün altında.
Tabiî bunlar ismi üzerinde anket. Tek adam rejiminin sebep olduğu iflasla yüzleşmeye başlayan milyonlarca seçmenin sandıkta nasıl bir tercihte bulunacağını birebir tahmin etmek kolay değil.
Normal şartlar altında sebep-netice veçhesinden krizin fâili iktidarın cezalandırılması beklenir. Türkiye’nin yeni normali anormal olduğu için sıhhatli bir tahlil yapılamıyor.
BİR SEÇİM VAR BİR DE AKŞAM
Anketler temayül hakkında ufuk açıcı olmakla beraber seçimlerin şeffaf ve adil bir zeminde tahakkuk etme ihtimalinin giderek azaldığı Türkiye’de seçim kadar oy tasnifi, sayımı ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sandık kurullarının sayımlarını tasdik etmesi safahatı neticeye tesir ediyor.
Hatta seçimde ilk kısmın tesirinin sembolik hale getirilmek istendiğine dair onlarca vaka yaşandı. Mükerrer oylar, sahte seçmenler, okul önlerinde görüntülenen plakasız arabalar, mühürsüz oy pusulalarının seçim günü YSK tarafından geçerli sayılması aleni hilelerden birkaçı…
ÇEŞME DE SU OLMASA DA MUSLUK AÇILDI
Anketlerden çıkan mesajı AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan tersine çevirmek için kuru çöle dönen çeşmenin musluğunu sonuna kadar açtı.
İktisadî krizin algı oyunları yahut Saray gazetelerinin birbirinin tekrarı nevinden palavraları ile örtbas edilemediğinin Erdoğan da farkında.
Onu içindir ki 31 Mart Mahallî İdareler Seçimi yaklaştıkça olmayan paralar rüşvet kabilinden dağıtılmaya devam edecek.
İki hafta evvel kredi kartı borcunu ödeyemeyenlere piyasa şartlarına kıyasla yarı yarıya daha ucuz kredi imkânı bahşedildi. Kredi kartında batık tutarı 6,7 milyar TL.
O batıklara rağmen böyle bir adım atıldı. Nitekim vatandaşın aldığı maaş eve gelmeden tükeniyor. Kredi kartı limitleri doldu.
KREDİ KARTLARINDA LİMİT KALMADI
Asgarî tutar ödeyerek vakit kazanmaya çalışanlar varsa 2’nci, 3’üncü kredi kartına yükleniyor. Senelik maliyetin yüzde 30’u bulduğu, temerrüt halinde yüzde 40’ları aştığı dikkate alındığı vatandaş maalesef battıkça batıyor.
Erdoğan kredi kartına geçici bir nefes aldırarak borç batağındaki vatandaşın seçimden evvel tamamen bloke olmasının önüne geçmek istiyor. Birkaç aylığına olmayan paraları harcasınlar gerisi mühim değil!
Kredi kartı borçlusuna yapılan kıyağın akabinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kesenin ağzını iyice açtı.
36 AYDAN FAZLA TAKSİK OLMAYACAKTI
Kamu bankalarının tahsis edeceği tüketici kredilerinde vade 60 aya kadar uzayabilecek. Tüketici kredilerinde limit, kredi kartı borç bakiyesi kadar olabilecek. BDDK kendisinin şart koştuğu 36 ay sınırını yine kendisi çiğnedi.
Taşıt kredileri de esnetildi. Kredinin taşıtın değerine oranına dair tahdit 100 bin TL’den 120 bin liraya çıkarıldı.
Taşıt kredilerinde ve taşıt teminatlı kredilerde veya yapılacak finansal kiralama işlemlerinde, kredi tutarının taşıtın değerine oranı taşıtın nihai fatura değeri 120 bin TL ve altında olanlar için yüzde 70’i aşamayacak.
KAMU BANKALARI PETROL MÜ KEŞFETTİ?
BDDK, kamu bankaları derken Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank’ı kast ediyor.
Halkbank ve Vakıfbank daha birkaç ay evvel İşsizlik Fonu’ndan aktarılan paralarla sermaye artırımına gitmişti. Ziraat de yurt dışında 3 milyar dolar borç arıyor. İki aydır çaldığı bütün kapılar yüzüne kapatıldı.
Kamu bankalarında para olmadığını Erdoğan da BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben de gayet iyi biliyor. Petrol de bulmadıklarına göre onlar parayı nereden temin edecek?
Mamafih bu can alıcı suâli münakaşa etmenin ne yeri ne vaktidir. Seçime kadar krizi unutturmak şart. 1 Nisan sabahına muzaffer bir lider olarak çıksın gerisi teferruat!
KAYIP SENELER…
Malî disiplinden anladıkları bu! Seçim ekonomisi tatbik ederek delik deşik olan bütçeyi tarumar etmek. Ayağını yorganına göre uzatmamanın bir bedeli olacak.
Maalesef tek derdi sandık zaferi olan iktidar yüzünden 2019 ve 2020 de “kayıp seneler” olarak geçecek.
İşsizlik yükselmeye devam ederken, yüksek enflasyon ve faiz hane halkının refahından alıp götürecek. Satın alma gücü daha da düşecek.
İSTİKBALDEN ÇALIP TÜKETMEK…
Halkı, şirketleri ya da Hazine’yi borçlandırmak bir bakıma karşılıksız para basmaktır. Merkez Bankası’na yaptırmadıkları iş değil. Orası da artık arka bahçe.
Para çekme makinelerinden çıkan gıcır gıcır banknotlar o kadar alelacele basılmış ki o ayrıntı maaşını alanlar dikkatli bir gözle baktığında farkediyor: Paralar aynı seri numarasını takip ediyor.
Borçlanmak veya karşılıksız para basmak istikbalde çalıp tüketmektir.
Siz ne kadar karşılıksız para basarsanız paranızın kıymeti o kadar azalır. Enflasyon hortlar, faiz lobisine ödediğiniz faiz oranı ile dünyada ilk üç arasına girersiniz.
Nitekim Türkiye artık o ligde: Batık ekonomiler Venezuela, Arjantin ve Türkiye şeklinde sıralanıyor…
Seçmen 31 Mart’ta anketlerdeki kadar cesur ve tutarlı olabilirse bu defa iktidara unutamayacağı bir ders verebilir.
1989’UN TEKRARI OLUR MU?
Turgut Özal’ın genel başkanlığındaki Anavatan Partisi’nin çöküşe geçmesi 1989’da İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri Sosyal Demokrat Halkçı Parti’ye (SHP) kaptırması ile başlamıştı.
Her seferinde 50 liralık benzin aldığı için zammın kendisine dokunmadığını ifade edenleri bile delik deşik edecek kadar ağır bir krizde sandığın iktidara mezarı olması beklenir değil mi?
Aksi takdirde krizden çıkış ümidi sıfırın altına iner. Erdoğan’ın klasik seçim hilelerine kanıp reyini üç kuruşa feda ederse bugünleri mumla arayacağından kimsenin tereddütü olmasın.