Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 4 milyon göçmen ve mülteci ikamet ediyor. Bu sayının yaklaşık yüzde 90’ını ise Suriyeliler oluşturuyor.
Suriye’deki iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana “açık kapı” politikası uygulayan Türkiye’ye uluslararası koruma amacıyla gelen Suriyeliler’e “geçici koruma” statüsü veriliyor. Dolayısıyla Türkiye’ye gelen Suriyeliler’e doğrudan Türk vatandaşlığı verilmiyor ve geçici koruma altındaki Suriyeliler Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olmuyor.
“İstisnai vatandaşlık”
Geçici koruma altındaki Suriyeliler ancak, statülerinin değişmesi halinde oy kullanma hakkına sahip olabiliyor.
Suriyeliler için Türk vatandaşı olmalarının tek yolu ise “istisnai vatandaşlık”.
“İstisnai vatandaşlık” hakkı elde etmiş geçici koruma altındaki, 18 yaşını doldurmuş bir Suriyeli Türkiye’deki genel, yerel seçimler ve referandumlarda oy kullanabiliyor. Vatandaşlığa geçen bir Suriyeli’nin geçici koruma statüsü ise kalkmış oluyor. 60 milyon seçmenin olduğu Türkiye’de 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşı oy kullanabiliyor.
İstisnai vatandaşlık, “kişilerin, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hallerinin bulunmaması koşulu ile Türk vatandaşlığı kazanmaları” olarak tanımlanıyor.
Ancak VOA Türkçe’ye konuşan yetkililer, Türkiye’deki istisnai vatandaşlık sürecinin şeffaf olmadığını ve bu durumun da seçim güvenliği konusunda kamuoyunda endişelere neden olduğunu söylüyor.
Erdoğan: “Suriyeliler için istisnai vatandaşlık yolu kapatılmalı”
VOA Türkçe’ye konuşan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Profesör Dr. Murat Erdoğan, Türkiye’deki istisnai vatandaşlık sürecinin şeffaflıktan uzak olduğunu dile getiriyor.
Erdoğan, “İstisnai vatandaşlıkta devlet kendi kriterlerine göre vatandaş olmasında fayda gördüklerini vatandaşlığa alıyor ama o fayda politik bir fayda mıdır? Ekonomik bir fayda mıdır, sosyal bir fayda mıdır? Bunları değerlendirmek çok zor bir şey” dedi.
İstisnai vatandaşlığın dünyanın her yerinde olduğunu ve bu sistemin aslında önemli olduğunu dile getiren Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü (SWP) Türkiye araştırmaları merkezi araştırmacısı Profesör Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bir ülkeden çok önemli bir sanatçı, sporcu, siyasetçi gelir, bilim adamı gelir, siz ona istisnai vatandaşlık verirsiniz. Ama bunun sayıları çok fazla olmaz. Bizdeki sayılar istisnai vatandaşlık verme çerçevesini çok aşıyor. Bu konuda bir denetim imkanı da yok. Gerçekten kötü niyetli kullanılırsa, Suriyeliler’e 400-500 bin vatandaşlık verirsiniz ve buradan gelecek oyları da hesap edebilirsiniz. Çünkü bunun denetlenebilmesi çok mümkün değil. Dolayısıyla bence Suriyeliler için Türkiye’de istisnai vatandaşlık yolunun kapatılması lazım ama diğer yandan da Suriyeliler için doğal yollardan vatandaş olabilmelerinin yollarının açılması lazım. Çünkü o süreç daha kontrol edilebilir bir süreç.”
Adıgüzel: “En büyük sorun Cumhurbaşkanı’nın milli güvenlik gerekçeleriyle vatandaş yapma hakkı var”
Türkiye’de muhalefet kanadında “Suriyeli seçmenler” konusunu yakından takip eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel de VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “istisnai vatandaşlığın” riskli bir iş olduğunu ifade ediyor.
Eskiden Bakanlar Kurulu kararıyla istisnai vatandaşlığın kişilere verildiğini ve bu kişilerin listesinin Resmi Gazete’de yayınlandığını anlatan Adıgüzel, “Şimdi ise bu Cumhurbaşkanı’nın kararıyla oluyor ve bir liste yayınlanmıyor” dedi.
CHP milletvekili sözlerini şöyle sürdürdü:
“400 bin dolarlık bir daire satın alırsanız vatandaş oluyorsunuz, belli kağıtlara 500 bin dolar yatırıp üç yıl çekmemeyi taahhüt ederseniz, Çalışma Bakanlığı’na 50 kişiyi çalıştıran bir işletme kurduğunuzu ispat ederseniz vatandaş oluyorsunuz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na 500 bin dolarlık bir şirkete yatırım yaptığınızı ispatlarsanız vatandaş oluyorsunuz. Burada en büyük sorun Cumhurbaşkanı’nın milli güvenlik gerekçeleriyle vatandaş yapma hakkı var. Kaç kişinin bunlar sonucu vatandaş olduğunu göremiyorsunuz. Şeffaf bir süreç yok.”
Türkiye’de oy kullanabilecek Türk vatandaşı olmuş Suriyeli sayısıyla ilgili spekülasyonlar sürerken, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muharrem Akkaya geçen yıl Aralık ayında, "seçmen kütüklerinde 466 bin Suriyeli tespit edildi" iddialarının gerçeği yansıtmadığını söylemiş ve Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün son rakamlarını paylaşmıştı.
Buna göre, "Nüfus kütüklerinde kayıtlı (vatandaşlık kazananlar dahil) doğum yeri Suriye olan 18 yaş ve üzeri 163 bin 44 kişi bulunuyor.” Bu sayı hem Suriye’deki iç savaştan önce Türkiye’ye gelen ve Türk vatandaşlığı alan Suriyelileri de kapsıyor.
Adıgüzel: “201 bin seçmenin 125 bini 2019’dan sonra seçmen olmuş”
466 bin seçmen sayısının çok gerçekçi olmadığını ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Adıgüzel, “Bizim yaptığımız analizlerde ve altılı masayla son paylaştığımız listelerde Afganistan, Irak, Libya, İran ve Suriye’den yaklaşık 201 bin seçmen yurtiçi seçmen listelerinde var. Bir de yurtdışı seçmen listesinde de yaklaşık 13 bin küsur seçmen var. İkisini birleştirdiğimizde 215 bin seçmenin bu listelerde yer aldığını görüyoruz” diye konuştu.
201 bin seçmenin yaklaşık 125 bininin 2019’daki yerel seçimlerinden sonra seçmen olduğuna dikkat çeken Adıgüzel, İçişleri Bakanlığı’nın verilerle ilgili şeffaf davranmadığını, bunun da seçim güvenliği ile ilgili vatandaşlarda endişeye neden olduğunu kaydetti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen yıl Aralık ayında katıldığı bir televizyon programında, 223 bin 881 Suriyeli’ye vatandaşlık verildiğini ve 126 bin 786'sının reşit olduğunu açıklamıştı.