METROPOLL GENEL MÜDÜRÜ ÖZER SENCAR: SEÇMEN KOALİSYON TALEBİNİ YİNELİYOR...
Tek başına iktidar yok
Kamuoyundan gelen ortak ses: “Seçim değil, yas havası var...” Böylesi bir ortamda, 1 Kasım’da hangi partinin seçmeni partisine daha sadık kalacak?
Türkiye’de seçmenlerin oy davranışlarına baktığımızda en dikkat çeken nokta yüksek parti bağlılıklarıdır. Son bir buçuk yılda dördüncü kez sandığa gidecek seçmenlerin parti bağlılığının özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra perçinlenmiş olması da tabii şaşırtıcı değil. Bu bağlamda 1 Kasım özelinde partiler arası oy geçişkenliğinin anlamlı düzeyde olmadığını hemen söyleyelim. Buna karşılık olarak 7 Haziran’da sandığa gitmeyen ancak bu seçimde tercihini özellikle AKP ve CHP’den yana kullanacak seçmenlerin varlığı da dikkat çekici. Ayrıca partilerin seçmen profillerinde 7 Haziran’a kıyasla anlamlı değişiklikler olmadığı da görülüyor. Seçmen profillerine yönelik olarak şu tespitleri yapabiliyoruz. 7 Haziran seçimlerinde AKP ve HDP tabanlarında erkek ve kadın seçmen oranları birbirine eşitken, ekim ayı sonuçlarına göre 1 Kasım’da AKP’ye oy vereceğini belirten erkek seçmenlerin oranı kadınlara göre daha fazla. MHP tabanında ise 7 Haziran’da olduğu gibi erkekler, CHP tabanında kadınlar oransal olarak daha fazla. Yaş gruplarına göre incelendiğinde CHP’nin genç seçmen oranının yükseldiği görülüyor. Siyasi kimlikleri dikkate alındığında da 7 Haziran sonuçlarıyla benzer bir tablo mevcut. Kendisini muhafazakâr olarak tanımlayan seçmenlerin adresi AKP, Atatürkçülerin CHP, milliyetçilerin MHP, Kürt milliyetçilerinin HDP olarak dikkat çekiyor.
1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair öngörüleriniz; ufukta ne var?
Seçimlere artan terör olaylarının gölgesinde giriyoruz. Ülke genelinde yaşanan bu gelişmeler seçmenlerin oy tercihlerinde az miktarda değişikliğe neden olsa da 7 Haziran seçim sonuçlarına kıyasla anlamlı bir farklılık söz konusu değil. 4-7 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin Nabzı Ekim Sonuçları’na göre seçmenler siyasi partilerden “koalisyon kurma” taleplerini yineliyor. 7 Haziran’da yüzde 40.9 oy alan AKP’nin, ekim ayı araştırma sonuçlarına göre oy desteğinin yüzde 42.5 seviyesine yükseldiği görülüyor. AKP oylarının 42.5’e yükselmesinde CHP, HDP ve MHP’den gelen oy bulunmuyor. Partiler arası oy geçişkenliğinin anlamlı seviyede olmadığı ekim ayı bulgularına göre AKP’nin artan oylarının kaynağının özellikle 7 Haziran’da sandığa gitmemiş küskün AKP’li seçmen olduğu görülüyor. Bu veriden anlaşılacağı üzere yüzde 42.5 AKP’nin ekim katliamı öncesi ulaşabildiği ve ulaşabileceği maksimum oy seviyesidir. 7 Haziran seçimlerinden yüzde 25 oy desteğiyle çıkan CHP’nin Ekim ayı verilerine göre yüzde 26.3’lük oy desteği var. CHP eylül ayında koalisyon görüşmelerindeki tavrı vesilesiyle yüzde 27.3 seviyesine çıkardığı oy oranını muhafaza edememiş görünüyor. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 16.3 oy alan MHP, eylül ayında ulaştığı 17.3 oy seviyesinden 1 puanlık destek kaybı yaşasa da, ekim ayında 7 Haziran’da aldığı oyu muhafaza ediyor. Benzer şekilde, HDP de 7 Haziran’daki yüzde 13 oy seviyesini koruyor. Ankara’daki katliamının seçmenlerin oy verme davranışına etkisini ölçmeden önceki son duruma göre AKP maksimum oy seviyesine ulaşmış görünüyor. Bu nedenle daha şimdiden 2 Kasım sabahına 7 Haziran seçimlerinden farklı bir sonuçla uyanmayacağımızı söylemek mümkün. Sonuç olarak 1 Kasım seçimden tek başına bir AKP iktidarının çıkmasını beklemiyorum.
22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl etkiledi?
Dağlıca ve Iğdır saldırısı, Suruç katliamı ve Cizre olaylarından sonra, 100’ün üzerinde vatandaşımızın hayatını kaybettiği Ankara saldırısından önce yapılan alan çalışmasına göre terör tek başına toplumun en önemli sorunu. Halkın yüzde 47’si Türkiye’nin en önemli sorununun terör olduğunu düşünüyor. Bu oran geçen ay yüzde 42 düzeyindeydi. Terör eylemlerinden hükümetin ihmali olduğu ifade edenler toplumun yüzde 59’unu oluştururken, olaylarda hükümetin ihmalinin olmadığını düşünenlerin oranı da yüzde 28. AKP’lilerin yüzde 27’si, CHP’lilerin yüzde 88’i, MHP’lilerin yüzde 83’ü ve HDP’lilerin yüzde 82’si artan terör eylemlerinde hükümetin ihmali olduğunu belirtiyor. Ayrıca terör eylemlerinin partilerin oy gücünü anlamlı seviyede etkilemediği görülüyor.
Ankara katliamı seçmenlerin tercihlerini etkiledi mi?
Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için olayın şok etkisinin yatışmasından sonra yapılacak alan çalışmalarını görmemiz gerek. Ancak olasılıkları sıralamak mümkün. Olayın birinci derecede hedefi ve mağduru HDP olduğundan olay öncesine göre oy kaybetmesi beklenmez. Bazı CHP üyesi gençler olayda katledilmiş olsa da barış yürüyüşünün tertipçileri arasında olmadığından CHP’nin bu olaydan olumsuz etkilenmesi de düşünülmemeli. AKP’nin durumu diğer iki partiden farklılık gösteriyor. Olumlu da olumsuz da etkilenebilir. Bunu, medya, parti lider ve yöneticileri ile tabanda siyaseti yürüten aktörlerin söylemleri ve seçmene anlatışlarındaki etkinlik belirleyecektir. Olayın IŞİD elemanlarınca gerçekleştirilmesi, yayın yasağı getirilmesi, yönetimin IŞİD’i yeterince ciddiye alıp takip etmemiş olması ve olay gününde güvenlik tedbirlerinin asgari seviyede bile alınmaması argümanları AKP’nin aleyhine etkili olabilecek unsurlar.
Diğer taraftan 7 Haziran sonrası güçlü bir iktidarın çıkmaması ve siyasal istikrarın yetersizliği nedeniyle terörün ve huzursuzluğun artabileceği şeklindeki argümanlar AKP’ye seçmen nezdinde az da olsa bir destek sağlayabilir. Olayın etkisiyle AKP oy artışı sağlarsa bu oyların kaynağı büyük ihtimalle MHP olacaktır. AKP oy kaybederse üç muhalefet partisi de bundan istifade eder, diye düşünüyorum. Ancak siyasal kutuplaşma ve parti bağlılığının en yüksek seviyeye çıktığı günümüzde bu olayın bile seçimin kaderine değiştirecek seviyede oy kaymalarına yol açmasını beklemiyorum. Gerçek durumu önümüzdeki günlerde yapacağımız son seçim araştırması ile göreceğiz.
7 Haziran sonrasında liderlerin performansları; kimler düşüşte, kimler çıkışta?
Mayıs ayında görev onayı yüzde 37 olan Ahmet Davutoğlu yüzde 39 seviyesine yükseldi. Yani seçmenlerin yüzde 39’u Davutoğlu’nun başbakanlık görevini yapış tarzını onaylıyor. Koalisyon görüşmeleri sürecinde görev onayı yüzde 31’e olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet partisi liderliği görevini yapış tarzını onaylayanların Ekim ayı oranı ise yüzde 29. Mayıs 2015’te yüzde 23 seviyesinde görev onayı alan Devlet Bahçeli yüzde 17’e indi. 7 Haziran’ın ertesinde görev onayı yüzde 26 olan Selahattin Demirtaş’ın ekim ayındaki görev onayının yüzde 17’ye geriledi. HDP’nin oy desteği azalmasa da Demirtaş’ın görev onayında dikkate değer düşüşün, artan terör olayları ve Demirtaş’ın bu olaylar karşısındaki pasif tutumuyla alakalı olduğu söylenebilir.
AKP’nin eylül yükselişi durdu
KONSENSUS ARAŞTIRMA GENEL MÜDÜRÜ MURAT SARI: DAVUTOĞLU YÜZDE 39’A GERİLEDİ
Kamuoyundan gelen ortak ses: “Seçim değil, yas havası var...” Böylesi bir ortamda, 1 Kasım’da hangi partinin seçmeni partisine daha sadık kalacak?
Bu yas ortamının siyaseten hiçbir partiye yararı olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki 4 siyasi partinin seçmen yapısı da köklü bir değişikliğe izin vermiyor. AK Parti’nin seçmeni, daha ziyade genç ve orta yaşlı, dini hassasiyetleri olan bir seçmen. AK Parti kadınlardan erkeklere oranla daha çok oy alıyor. Ancak ileri yaşlı seçmen söz konusu olduğunda CHP’den geride kalıyor. AK Parti seçmeninin bu demografik özellikleri böylesi yas ortamlarında kitlesinin nispeten sessiz kalmasına sebep oluyor ama seçmen partisini de bırakmıyor. 7 Haziran’da “koalisyon sonucu çıksın” umuduyla MHP’ye oy veren milliyetçi hassasiyetleri yüksek seçmenler ise AK Parti’den uzaklaşıyor. Yine “AK Parti tek başına iktidar olmasın” istemiyle HDP’ye oy veren, sol hassasiyetleri olan, özellikle genç seçmenlerin bu seçimde HDP yerine CHP’yi tercih etme olasılıkları da yükseliyor.
1 Kasım için partilerin oy dağılımına dair öngörüleriniz; ufukta ne var?
Eylül ayının başında yaptığımız araştırmada iki partinin yükselişte, iki partinin de düşüşte olduğunu görmüştük. Yükselen partiler AK Parti ve CHP, düşüşte olan partiler ise MHP ve HDP’ydi. 7 Haziran’a göre, CHP ve AK Parti 2 puan yükselmişken, HDP 0.5 puan, MHP 2 puan azalmıştı. Tabii bu dört parti dışında kalan diğer partilerdeki oy kaybı da göz ardı edilmemelidir. Fakat son anketler MHP’nin durumunu az da olsa toparladığını HDP’nin de 7 Haziran oylarından, negatif, biraz daha uzaklaştığını gösteriyor. Tabii önümüzde yaklaşık 10 günden fazla bir süreç var. Bir önceki seçimin dört buçuk ay önce yapıldığı göz önüne alındığında bu uzun bir süre. Kısaca 1 Kasım için bugünden oran vermenin doğru olmadığını düşünüyorum. Araştırmalardan bağımsız olarak genel izlenimim ise 1 Kasım seçim sonuçlarının 7 Haziran seçim sonuçlarından çok farklı olmayacağı ve TBMM’deki milletvekili dağılımında çok büyük değişiklikler olmayacağı yönündedir.
22 Temmuz sonrası başlayan çatışma süreci, sokağa çıkma yasakları, şehit haberleri seçmen davranışlarını nasıl etkiledi?
Bu konuda yapmış olduğumuz bir çalışma yok. Ama eylül ayının başında yaptığımız araştırmada AK Parti’nin oylarında yükselme olduğunu gördük. Fakat bu oran ülkenin batı kesimlerindeydi. Yani ülkenin doğusunda AK Parti’nin oylarında bir düşüş olmasına rağmen arttırdığı batı oyları ile AK Parti’nin oranı yükselmişti. Ve milletvekili sayısına bir etkisi olmamıştı. CHP’nin oylarındaki yükselişi de çatışma süreci ile açıklamak mümkün değil. CHP’nin hükümet kurma sürecindeki, rakibi kötülemeyen, uzlaşmacı yaklaşımının oylarına pozitif katkı sunduğu söylemek mümkün. Bu çatışma süreci ve yasakların MHP ve HDP’nin oylarına pozitif veya negatif herhangi bir etkisi olmadığı kanaatindeyim.
Ankara katliamı seçmenlerin tercihlerini etkiledi mi?
Şu an yaptığımız ve halen devam eden araştırmamızın ara sonuçlarını incelediğimizde, Ankara katliamının AK Parti’nin eylül ayındaki yükselişini durdurduğunu görüyoruz. CHP’deki yükseliş ufak oranlarla da olsa devam ediyor. MHP’deki düşüş durmuş gözüküyor. HDP’nin oy oranında küçük bir düşüş olduğunu görüyoruz. Elimizdeki tarihsel veriye dayalı araştırma sonuçları, bu tür terör olaylarına toplumun nasıl yaklaştığını gözler önüne seriyor. Türkiye’nin terör sorunu partiler üstüdür. Terör eylemleri Türkiye seçmenini duygusal olarak üzer, maneviyatını bozar ve bu tür olayları önlemekle görevli olan siyasete olan güvenini kaybettirir. Sonuç olarak seçimlerde oy kullanan kişi sayısı azalır.
7 Haziran sonrasında liderlerin performansları; kimler düşüşte, kimler çıkışta?
Konsensus’un Eylül 2015’te Türkiye genelinde 1500 kişi ile görüşerek yaptığı “Türkiye Gündemi 38” araştırmasına göre liderlere dair rakamlar şöyle;
Ahmet Davutoğlu’nun siyasal performansını beğenenlerin oranı 7 Haziran öncesine göre 8 puan düşerek yüzde 39’lara geriledi. Davutoğlu’nun performansı, partisinin oy oranının altında kaldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasal performansını beğenenlerin oranı 7 Haziran öncesine göre 7 puan yükselerek, yüzde 29’a yani partisinin oy oranının üzerine çıktı. Selahattin Demirtaş’ın siyasal performansını beğenenlerin oranı 7 Haziran öncesine göre 4 puan yükselerek yüzde 22’ye çıktı. Selahattin Demirtaş’ın siyasi performansının her zaman partisinin oy oranının üzerinde olduğunu da belirtelim. Devlet Bahçeli’nin siyasal performansını beğenenlerin oranı 7 Haziran öncesine göre 7 puan düşerek, yüzde 15’e geriledi.
Selin Ongun \ Cumhuriyet