Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, AK Partili bir grup tarafından gazete binasına yapılan taşlı, sopalı saldırıyı eleştirerek, "Herhangi bir gazetenin saldırıya maruz kalması kınanmalıdır; ama bu kimliğe sahip bir gazetenin maruz kalması Türk demokrasisi ve basın özgürlüğü noktasında kara bir sayfa olarak tarihe geçecektir, tarihte bu şekilde anılacaktır." dedi. Ergin, "Aslında çok büyük bir felaket önlenmiş oldu. Çünkü o noktada durdurulamasaydı demek ki taş ve sopalarla içeri gireceklerdi." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon kanalında yaptığı "400 vekile" ilişkin sözlerinin Hürriyet.com.tr'de çarpıtıldığı iddiaları üzerine AK Partili bir grup gece Hürriyet gazetesi binasını bastı. Güvenlik bariyerini aşan grup, bina girişindeki kapı ve camları taş ve sopalarla kırdı, kurumun bayrağını ateşe verdi.
AK Partili grubun saldırısı üzerine CNN Türk'te açıklama yapan Sedat Ergin, gazetenin taşlı sopalı saldırıya uğradığını belirterek, şunları söyledi: "Saldırganlar bariyerleri geçtikten sonra bahçeye giriyorlar ve gazetenin kapısına dayanıyorlar. Taş ve sopalarla kapıya yükleniyorlar. Kırıp döktüler ortalığı... Kapı kilitlenince içeri giremiyorlar. Aslında çok büyük bir felaket önlenmiş oldu. Çünkü o noktada durdurulamasaydı demek ki taş ve sopalarla içeri gireceklerdi."
Ergin, şöyle devam etti: "Hürriyet Gazetesi, Türkiye'nin en etkili, en büyük gazetesi. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin sembolü olan bir gazete. Herhangi bir gazetenin saldırıya maruz kalması kınanmalıdır; ama bu kimliğe sahip bir gazetenin maruz kalması Türk demokrasisi ve basın özgürlüğü noktasında kara bir sayfa olarak tarihe geçecektir, tarihte bu şekilde anılacaktır."
Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelen saldırganların AK Partili olduğu anlaşılıyor. Gizlemiyorlar zaten... Cumhurbaşkanı lehine slogan atıyorlardı. Bu saldırıya gerekçe olarak Cumhurbaşkanı'nın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamanın Hürriyet'in web sitesinde veriliş şekline duydukları tepkiyi ortaya koymak üzere düzenlemişler. Biz bu haberin veriliş şekli doğru mu değil mi, etik açıdan hata var mı, kendi içimizde bakıyoruz. Velev ki hatamız olsun. Hatamız varsa kabul ederiz. Velev ki hata var. Hiçbir hata taşlı sopalı saldırıyı meşru göstermez. Hata var diye eline taşları, sopaları alıp gazete merkezi basılmaz. Hiçbir şekilde bir demokraside, hukuk devletinde hiçbir hata taşlı, sopalı saldırının gerekçesini oluşturmaz. Olan rejimler zaten demokrasi değildir."
Ergin, "Bu saldırı iktidar partisi yandaşları tarafından yapılıyor. Bir demokraside siyasi partilerin şiddetle aralarına mesafe koymaları çok hayati bir konu. Bu olmazsa olmazdır. Bir siyasi parti ne zaman şiddete başvuruyor, insanlar ellerine taşları, sopaları alıp gazete veya herhangi bir yer bastığınızda, şiddete yöneldiğinizde burada bir kırılma vardır. Onu geçtiğiniz noktada hukuk zemininin dışına çıkmış oluyorsunuz. Bir gazetenin önünde gelip protesto edebilirsiniz. Fakat taş ve sopayı alıp bir gazetenin kapısını kırdığınız zaman haklılık zeminin kaybediyorsunuz, hukuk dışına çıkıyorsunuz. Yapılan zaten bir suçtur. Zaten yarın da avukatlarımız gereken girişimlerde bulunacaklar. Bir an önce saldırganların yakalanıp adalet önüne çıkarılmasını talep ediyoruz. Ama burada çok hassas bir nokta var. Bir demokraside kimse şiddete başvuramaz, siyasi partiler aralarına şiddetle mesafe koymak zorundadırlar." diye konuştu.
Ergin, şu ifadeleri kullandı: "Ben çok üzüldüm. Taş ve sopalarla burayı basan, camı indiren kişiler Sayın Cumhurbaşkanımız lehine slogan atıyorlardı. Bu saldırıyı yapanların Cumhurbaşkanı'na bu şekilde sahip çıkması düşündürücü geldi."
Ergin, "Hatamız varsa düzeltiriz, kabul de ederiz. Biz de konuyu inceliyoruz. Onların iddiası 'çarpıtıldığı' şeklinde... Fakat dinlediğimizde o söz aynen ağzından çıkmış. Fakat bağlamı ne? Biz de tartışıyoruz. Diyelim ki; hurriyet.com.tr'deki editör arkadaşımız hata yaptı. Bunun cezası kalkıp taş ve sopalarla cam çerçeve kırmak mıdır? Bugün Türk demokrasi tarihine kara bire sayfa olarak geçecektir. Ben bu nahoş olaydan sonra herkesin oturup düşünmesini istiyorum. Bu kutuplaştırıcı dilin bir an önce terkedilmesi gerekiyor." dedi.
Ergin, "Sosyal medyada paylaşılanlara bakınca Madımak olayına benzeten, 'Hadi gelin Madımak gibi yakacağız' diyenler var. Bu tür tweetlerle ilgili insan ne diyeceğini bilemiyor. Hepsini yargıya taşıyacağız. Bu saldırılar nedeniyle bağımsız gazetecilikten vazgeçecek değiliz. Bağımsız gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Bütün bunlar gelip geçici olaylardır." CİHAN