‘Şehirli muhafazakârlar’ bile işin içinden sıyrıldı ya ben ona yanıyorum
Başından beri referandum sonucunun ‘Hayır’ çıkmayacağını, çıkarsa da 7 Haziran 2015 seçimlerinde olduğu gibi, bir bahane ile tekrar seçime gidileceğini düşündüm. Olabilecek en iyi sonuç, ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oylarının birbirine çok yakın olması idi, nitekim öyle oldu.
Türkiye sürdürülemez bir yönetim modeline sürükleniyor ve bu gidişe karşı durmanın tüm yolları artık kapalı.
İşte keyfi yönetime otoriter rejime tabi olan toplumların acıklı hali budur; en büyük haber saray kulisleri, en iyi analiz Beyefendi’nin sözlerinden fal tutmak, en önemli siyasi tartışma, dar sahada didişmelerden ibaret hale gelir. Hali hazırda yaşananlar bundan ibaret.
Son olarak, olay dönüp dolaşıp bir kez daha eğitimsiz, taşralı kitleye fatura edildi, ‘şehirli muhafazakârlar’ bile işin içinden sıyrıldı ya ben bir de ona yanıyorum.
Onca okumuş yazmış, hatta ortalarda entelektüel diye dolaşan adam/kadının bunca yıl, iktidara yakın durmak adına dalkavukluk, laf ebeliği yapması, ‘muhafazakâr olmayan şehirlilerin’, üstelik en zenginlerinin kazançlarına zarar gelmesin diye otoriter siyasete zemin sağlaması neredeyse daha masum bir iş sayılacak. Başımıza gelenler sebepsiz değil, ama yine de haksız, yine de hukuksuz…