Şehr-i İstanbul'un sokaklarını resitallerle gönüllü coşturuyorlar

Şehr-i İstanbul'un sokaklarını resitallerle gönüllü coşturuyorlar

Sokağın ve metronun müzisyenleri, İstanbul'un sesi ve neşesi olmaya devam ediyor. Sokağın müziğini çalan sanatçılar, tulum üflüyor, gitar çalıyor, metro ve sokakları şenlik alanına çeviriyor. İstanbullulara nostalji yaşatan sanatçılar, uzun ve yorucu bir günün ardından kazandığı parayla evinin geçimine katkıda bulunmanın sevincini yaşıyor. Sokak müzisyenleri sokakta çalanların kötü söylediği kanısının olmaması gerektiği ve kendilerine yeterince değer verilmesini istiyor.

Ülkemizde metro ağı her ne kadar çok gelişmese de metroların ruhunu harekete geçiren en önemli unsur hiç şüphesiz metro müzisyenleri. Metronun müzisyenlerini artık İstanbul metrosunda hemen her durakta görebilirsiniz. Sanatçılar İstanbullulara tulum, gitar, kemençe ve çeşitli enstrümanlarıyla ayrı bir nostalji yaşatıyor. Peki, her isteyen müzisyen metrolarda çalabilir mi? Tabii ki hayır. İstanbul metrosunda çalabilmek için, İstanbul Ulaşım'a nüfus cüzdanı fotokopisi, sabıka kaydı, ikametgah, öğrenciyseniz öğrenci belgesiyle birlikte başvuru yapmalısınız. Bir ekip sizi dinliyor ve uygun görüldüğü takdirde metrolarda çalmaya hak kazanıyorsunuz. Sonra çalan iki farklı ekipten biri olmanız için gün ve istasyon belirleniyor. Bir ekip haftada en fazla iki gün çalabilir. Müzisyenler günlük 50 ile 100 Lira kazanıyor.

Gelin metro müzisyenlerini kendilerinden dinleyelim. 50 yaşındaki Fahrettin Pıçakçı, tam bir Karadenizli. Horonuyla 7 seneden beridir Mecidiyeköy metrosunda vatandaşlara müzik ziyafeti sunuyor. Metroda kendini güvende hissettiğini kaydeden Pıçakçı, "Metro güvenli. Dışarıda polisler, zabıtalar izin vermiyor. Burada da ufaktan bir yerde oturuyoruz. 7 seneye yakındır çalıyorum. Vatandaşlarda alıştı bu garibana 3-5 para veriyim diyor. Tabi müziğimi de beğeniyorlar. Vatandaş en çok 1 lira veriyor. Ama 100 lira verende var." diye konuşuyor.

"7 sene zarfında çok güzel anım oldu." diyen Pıçakçı, "Mesela hasta yaşlı bir adam vardı. Bakıyorum bana hep 50 lira atıyor. Merak ettim kim atıyor diye. Bakıyorum göremiyorum. En sonda gördüm ki yaşlı bir amca. Dedim amca bu çok oluyor biraz az ver. Dedi ki 'Ben Rizeli'yim uşakları bununla büyüttüm. Hakim, savcı, kaymakam ettim ama bende memlekete hiç gidemedim. Şimdi çocuklarım bana para getiriyor ama memlekete gittiğim zaman ciğerlerim nefes alıyor. Bu beni dinliyor ama kendisi de tulumla büyümüş. Akciğerleri temiz havaya müsaade etmediği için Rize'ye gidemiyormuş. 'Burada dinliyorum seni. İyi ki burada söylüyorsun' dedi." açıklamasını yapıyor.

İstanbul'da metronun yanı sıra hemen her yerde sokak sanatçılarına rastlaya bilirsiniz. Taksim-İstiklal Caddesi'ne yakın zamanda yolunuz düştüyse bir çok yerde sokağın sanatçılarını görmeniz mümkün. İstiklal Caddesi'nin tüm karmaşasında kulağımıza çalınan o hoş müzik sedası bir nebzede olsa bizi İstanbul'un keşmekeşliğinden uzaklaştırıyor. Celile Salkım, 47 yaşında bunlardan sadece bir tanesi. 10 yıl önce ailesinden ayrılarak Diyarbakır'dan İstanbul'a yerleşmiş. Salkım 6 yıldır İstiklal Caddesi'nde türkü okuyor. Sesinden para kazandığını vurgulayan Salkım, "Sesim varken başka bir iş düşünemem. Sesimi kullanıyorum. Geçimi sağlayamıyorum tam olarak." diye ekliyor.

'SOKAKTA ÇALMANIN EN GÜZEL YÖNÜ İNSANLARLA HABERSİZCE BULUŞUYORUZ'

Bir başka sokak müzisyeni olan 37 yaşındaki Ahmet Kılınç'ın gitar sesi de İstiklal Caddesi'nde hoş bir seda olarak yankılanıyor. Kılınç, "Konser salonunda çalmak bir müzisyen için bir başka duygudur ben bunu da yaşadım. Onun tadı bir başka ama sokak zengini, fakiri Türk'ü, Kürt'ü, Boşnak'ı ve Çerkez'i herkes aynı anda sokakta eşittir. Bu bir kere mükemmel bir duygudur. Bir konser için bir bilet alıpta gelen seyirciler haricinde insana bambaşka bir duygu yaşatan bir platformdur sokak. Aynı anda dinlemek isteyen ve istemeyen müzikle şöyle bir kısa buluşma sağlıyor. Buda insana çok güzel bir tat veriyor. Sokakta çalmanın en güzel yönü tanımadığınız insanlarla habersiz bir şekilde buluşup olumlu bir tepki almaktır." diye konuşuyor.

'SOKAKTA ÇALAN KÖTÜ ÇALAR DİYE BİR ŞEY YOKTUR'

Bir gün yine sokakta müzik çalarken kendisini dinleyen bir genç kızla arasında geçen anısını anlatan Kılınç, "Genç kız bir gün geldi. Bir şeye üzülmüş belli ağlıyor. Geldi, 'Ya bugün başıma gelen en güzel şey sizsiniz' dedi. O anda demek ki canlı müziğin onda bir etkisi olmuş ki öyle bir şey söyledi. Bu çok müthişti. Bir defasında bir çocuk yanımıza geldi 'Abi ilk defa canlı müzik dinliyorum' dedi. Bunun gibi sayısız örnek var. Birde sokakta çalan kötü çalıyor gibi bir şey yok tur. Sayısız ilişkilenme yaşıyoruz bu çok güzel oluyor." ifadelerini kullanıyor.

Gün geçtikçe belediyelerin kendilerine olan desteğinin arttığını belirten Kılınç, "Ama şöylede olumsuz bir yanı var; yani gitar çalıyorsun anfi yok denilebiliyor. Şimdi burada keman çalan bir arkadaşım amfisiz kendi sesini ne kadar duyurabilecek? İnsanlar rahatsız olurlarsa tamam. Belirli bir noktaya kadar bu çekilebilir. Direk kökten bir hayır demek olmaz. Şuan metrolarda belirli duraklarda müzik yapılıyor bu keşke her tarafa yayılsa. Çok daha güzel olur." şeklinde konuşuyor.

Kadıköy vapurunda elindeki gitarıyla 17 yaşındaki lise öğrencisi Mehmet Küpeli'de uzun bir süredir İstanbullulara müzik ziyafeti sunuyor. Küpeli, sokakta kendini daha çok özgür hissettiğini söylüyor. Küpeli, İnsanların müzikle ilgilenmesi gerektiğini ekliyor. Küpeli,
"Müzikten zevk alıyorum. Gerçekten de müzik çok güzel bir şey." şeklinde konuşuyor. CİHAN
<< Önceki Haber Şehr-i İstanbul'un sokaklarını resitallerle gönüllü... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER