ABDULLAH AYMAZ
Dr. Yüksel Çayıroğlu, Bir Fikir Ve Aksiyon İnsanı Olarak Fethullah Gülen isimli başucu eserinde liderlik konusu üzerinde de duruyor: “Fethullah Gülen’in ısrarla kendisini Hizmet Hareketi’nin lideri olduğunu reddetmesi, onun mütevazi kişiliğinden ve Allah’la münasebetindeki derinlikten kaynaklandığı gibi, günümüzde lidere yüklenen genel mânanın da bunda etkisi vardır. Ayrıca Gülen’e göre lider, onun ‘lider’ başlıklı yazısında da geniş bir şekilde izah ettiği üzere, dehâ sâhibi, karizmatik, ekstra kabiliyetleri olan yüksek performansa ve üstün vasıflara sahip olan bir insandır. Dahası lider, görünüşündeki inandırıcılığı, anlayışındaki derinliği görüşlerindeki inceliği, ihatasındaki genişliği, tespitlerindeki sağlamlığı… Öğrenme aşkı, öğretme istidadı ve uhdesine aldığı her şeyin üstesinden gelebilme yeteneğiyle –istemediği halde- dikkatleri üzerinde toplayan, sevilen, sayılan, gözdeleşen bir seviye insandır. Halbuki o, sürekli kendisini sıradan bir insan olarak görmüş ve öyle görülmeyi arzu etmiştir. (…)
“Gülen hakkında çalışma yapan araştırmacı ve akademisyenler de onun bir lider olduğunu daha baştan kabul etmiş ve farklı liderlik kuramlarından hareket etmek suretiyle onun nasıl bir lider olduğunu ortaya koymaya çalışmışlardır. Mesela bunlardan biri olan Gürkan Çelik, Hocaefendi’nin liderliğini onun sahip olduğu bazı özelliklerinden hareketle servant-leadership (hizmetkâr liderlik) olarak tanımlamıştır. Çelik, Gülen’i yakından tanıyanlarla yaptığı anket sonuçlarını da göz önünde bulundurarak onu servent-leader yapan başlıca özellikleri şu şekilde sıralamıştır:
1-Realistik (gerçekçi) bir insan olup insanlara da doğru mesajlar vermektedir.
2-Hem cesur bir tabiata hem de güçlü bir iradeye sahiptir.
3-İnsan, hayat ve toplumla ilgili gerginliklere rağmen ümidini koruyabilmektedir.
4-Sorumluluğun ve olası engellerin ve zorlukları farkındadır.
5-Sürekli ve bilinçli bir şekilde proje ve aktiviteleri üzerinde çalışmaktadır.
6-İleri görüşlü ve hedeflerini iyi belirleyen bir kişiliktir.
7-Öğrencilerini ve arkadaşlarını çok iyi tanımakta ve onları hedef ve arzularına ulaşma noktasında hareketle geçirmektedir.
8-Dünyada hırslara sahip olmayan ve otoritesini suiistimal etmeyen bir liderdir.
“Dr. Salih Yücel ise Gülen hakkında yazdığı kitabında onun liderliğini ‘seyyidhood leadership’ olarak isimlendirmiştir. Yücel’e göre bu liderlik modeli Hz. Peygamber, onun dört halifesi ve daha sonraki dönemlerde gerçek liderler tarafından temsil edilmiştir. ‘Bir topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir.’ (Deylemi) hadisi gereğince, bu tür liderliğin en önemli özelliği, yönettikleri insanlara hizmet etmeleridir. Nitekim Gülen de dinine ve insanlığa hizmet etmekten başka bir amacı olmadığını bizzat yaşayışıyla göstermiştir. Dr. Yücel, Hocaefendi’nin özelliklerin her birini şahsında temsil ettiğini müstakil başlıklar altında şu şekilde ele almıştır:
Temsil: Rol model olmak.
Marifet: Üstün seviyede bir vicdan kültürüne sahip olmak.
İstiğna: Herhangi bir dünyevî arzuya beklentiye, takdire veya ödüle gönül bağlamamak.
Müsbet Hareket: Reaksiyoner tavırlardan uzak bir şekilde yapması gereken işle meşgul olmak.
Fedakârlık ve Hicret; Yüce bir hedef için yapılan göç. (Salih Yücel, A Life in Tears. S. 93-129)
* * *
Konya’da iken, bir genç doktor arkadaş vardı. Görevinin dışında gelir, onun arabasıyla çevre gezileri ve ziyaretleri yapardık. Çok gayretli ve fedakârdı. Bir seyahatimizde kendisine “Bu Hizmeti nasıl tanıdınız?” diye sordum. Dedi ki: “Biz tıp fakültesinde öğrenci iken milliyetçi ve siyasî bir anlayışa sahiptik. İmtihanlar münasebetiyle benim kaldığım evde hep beraber ders çalışıyorduk. Bir gün çok yorulmuştuk. Bir ara verelim de ben size bir çay yapayım, bir de benim İzmir Ege Üniversitesi’nde okuyan bir kardeşim var. Orada evlerde kalıyor. Bana her hafta bir Hocanın vaaz kasetlerini gönderiyor. Benim çok hoşuma gidiyor. Size de bir dinleteyim.” dedim.
Çayları hazırlayıp bir bandı açarak sesini dinletmeye başladım. Bir müddet sonra kız arkadaşlardan birisi “Yâ sen bu zatın bir hoca, bir vaiz olduğunu söylüyorsun. Ne hocası, ne vaizi bu bir lider… Hem liderlerin lideri. Ah ben bir erkek olsaydım, doğruca yanına gider ve dizinin dibinden ayrılmazdım!’ dedi. Herhalde çok heyecanlı vaazlardan birisiydi… Kendi kendime dedim ki, “Şu kız kadar anlayışım yokmuş. O anladı da ben anlamadım…” O andan itibaren ben Hizmet’ten bir insan olmaya, Hocaefendi’nin talebesi olmaya karar verdim!”
Evet, bazı hassas ruhlar, Hocaefendi’nin gerçek mâhiyetini bir konuşmasından hissedebiliyor ve bu güzellik kervanına katılabiliyorlar…