Altun'a bildiklerini açıklama çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Neyin önünü almaya çalışıyormuşuz? Bildiğini açıklasın niye açıklamıyor? Bu yönde bir bilgi geldi ama her gelen bilgiyi hemen kullanmıyoruz. Bunu doğrulatmamız lazım. Sonra doğrulattık bazı kanallardan. Yurt dışında deep fake denilen yöntemle ses ve görüntüleri değiştirerek olumsuz propaganda yapabilirler. Yurt dışından bazı hackerlarla sözleşme yapıldı ve onlara Bitcoin üzerinden ödeme yapıldığı yönünde bilgiler geldi. Bunu yapanlar uluslararası casus şebekelerinin tuzağına düşmüş durumdalar. Çünkü onlar bütün bunları biliyorlar zaten. Buradan iftiralarla beni suçlamak istiyorlar. Ben de bunu açıkladım. Şimdi paniğe kapıldılar, 'biz biliyoruz neyin önünü almaya çalıştığınızı'" dedi.
ABD ziyaretiyle ilgili manipülasyon yapılacağı iddialarının hatırlatılması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ben MIT'den çıktıktan sonra Boston'dan karayoluyla önce New York'a gidip, şu meşhur gökdelenin önünde video çekmiştim. Sonra oradan da Washington'a geçtim. O yol 8 saat sürüyor. O yol üzerinden kurgular yapmaya, ses kayıtları ve görüntüler üzerinden bir şeyler üretmeye çalışıyorlar diye bir bilgi geldi. Niye bunu yapıyorlar? Kaldı ki, benim arabamda devletin polisi de var. Ben tek başıma gitsem, tek başına gitti derler. Başkaları da var yanımda. İktidarı kaybedeceklerini biliyorlar. 'İftira ve yalanlarla acaba bu seçimleri nasıl kazanabiliriz', bunun arayışı içindeler. İletişim Başkanlığı, aslında İletişim Başkanlığı olmaktan çıkmış. İletişim Başkanlığı'nın normalde halkı doğru bilgilendirmesi lazım, TRT gibi, TRT de malum. Bu tablo onların panik içinde olduklarını gösteriyor. Açıklayın kardeşim, ne bilginiz var açıklayın ne olacak, biz açık insanız. Gizlimiz saklımız yok. Evimizin mutfağını bile açtık. Bunların 1 saat içinde sahte olduğu saptayacak programlar da var, bu konuda da önlem aldık."
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Şikayet etmeyen hemen hemen hiçbir kesim yok. Sarayda oturup 4-5 yerden maaş alanların durumu gayet iyi, dış politikayla ilgili bir makale bile okumamış kişilerin büyükelçiliğe atandığını görüyorsunuz. Havuz medyasının da keyfi yerinde, onlara da kamu bankalarından kaynak aktarılıyor.
4-4,5 milyon hane sosyal yardım alıyor. Aslında bu sosyal yardımlar sınırlı sayıda ve şöyle bir propagandayla yapılıyor: Bakın iktidar değişirse siz bunları alamazsınız. Bir anlamda tehdit ediyorlar, aynı propagandayı yerel seçimlerde de yaptılar. Oysa hiçbir yardım kesilmedi, tam tersine arttı.
Belediye başkanlarımız yardımları kişilerin onurlarını koruyarak yapıyorlar, afişe etmeden yapıyorlar. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek, bu insani bir kuraldır. Sosyal yardımlar yapılırken hiçbir parti ayrımı yapılmadı. Hangi görüşten olursa olsun kişinin ekonomik durumu göz önüne alındı. AKP tam tersini yapıyor.
Ses ve görüntüleri değiştirerek olumsuz propaganda yapabiliyorlar. Bu bilgi geldiğinde önce araştırdık, yurt dışından bazı hackerlarla anlaşma yapıldığını ve bitcoin üzerinden ödeme yapıldığını öğrendik. Bunu yapanlar uluslararası casus şebekelerinin tuzağına düşmüş durumdalar.
İktidarı kaybedeceklerini biliyorlar. İftira ve yalanlarla seçimi nasıl kazanabiliriz, bunun arayışı içindeler. Bu tablo onların panik içerisinde olduklarını gösteriyor. Ellerinde bilgi varmış, açıklayın kardeşim. Biz açık insanlarız, evimizin mutfağını bile açtık.
Acı olan şey, Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerin düştüğü acizlik. İnsanda biraz utanma olur, er meydanına eşit koşullarda çıkılır. Sen devletin bütün gücünü arkana almışsın, üzerinden karalama kampanyası başlatarak Kılıçdaroğlu'nu yenmeye çalışıyorsun. Yenemezsin kardeşim, yenemezsin. Ahlaklı olursan gel yanıma, oturursun tartışırsın.
Devletini seven, namuslu bürokratlar var. O namuslu bürokratlar seçimin de sağlıklı bir ortamda yapılmasını istiyorlar. Karalama kampanyalarının yanlış olduğunu biliyorlar, devletin içindeki organlar tümüyle bozulmuş değil.
Biz her şeyden önce ülkemizin çıkarlarını düşünürüz. Türkiye için demokrasi istiyoruz, uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Biz gizli kapaklı ne yapacağız?
Seçim ilk turda bitecek. Bir değişim talebi dipten geliyor. Daha iyi koşulları getireceğiz Türkiye'ye. Ekonomik krizden Türkiye'yi çıkaracağız, çok kararlıyız.
2400 maddelik bir hükümet programı hazırladık. Cumhur İttifakı'nın var mı? Yok. Benim söylediğimi tekrar ediyorlar.
Van'da düşündüğümden fazla bir ilgi vardı. Beni heyecanlandıran gençlerin fazlalığıydı, bunların büyük bir kısmı işsiz. Kayyum atandıktan sonra 306 işçinin işine son verilmiş. İnsanın ekmeğiyle oynanmaz.
Türkiye'nin kaderini değiştirecek olan gençler... Gençlerin tarih yazacağı bir ortam var. Bir otoriter yönetimi demokratik yollarla yolcu etmiş oluyorlar. Siz bunu yaptığınızda dünya siyaset tarihine çok güzel bir armağan bırakacaksınız.
Suriye tezkeresine niye hayır dedik? Tezkerede bir şey var: Cumhurbaşkanı yabancı askeri ülkeye davet edebilir. Benim ülkemde yabancı askerin ne işi var? Ben yabancı asker postalını ülkemde görmek istemiyorum, ben milliyetçiyim. Terörle mücadelede 20-30 senedir yabancı askerler mi mücadele ediyordu?
Bahçeli'ye de sordum: Kim bu yabancı asker? Sen nasıl bir milliyetçisin? Kendi ülkene yabancı askeri davet edeceksin; benim ordum terörle mücadele edemiyor, gelin siz mücadele edin. Böyle bir akıl, mantık olur mu?
Soruyorlar: Neden terör örgütlerinin isimlerini saymıyorsunuz? Terör örgütü zaten kendi adını duyurmak için terör yapar. Sen onun adını andığında propagandasını yapıyorsun. Genelkurmay'ın sitesinde isimleri yazmaz. Biz devlet ne diyorsa biz de onu söyleyelim. Onlar diyorlar ki illa onların propagandalarını yap. Yapmıyoruz arkadaş, onları seviyorsan otur, propagandasını yap."