Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, "Silah bende bana uyacaksınız dersen diktatör ve Kemalistlerden farkınız kalmaz." dedi.
Demokratik Toplum Kongresi tarafından Diyarbakır'da İslam ve Farklılıklarla Ortak Yaşam Paneli düzenlendi. Panele HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Sosyolog Seher Akçınar Bayar ile Hafız Ahmet Turhallı konuşmacı olarak katıldı. Tan, birlikte yaşamak için iki yol olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ya bir grup gücü eline geçirecek öbürlerini imha edecek ya da herkes olduğu gibi kabul edilerek bir düzen kurulmaya çalışılacak." ifadeleri kullandı.
Tan, İslam'da farklılıkları kabul ederek dini, mezhebi, ırkı, bunları muhafaza ederek herkesin hakkını ve hukukunu vererek birlikte nasıl yaşamanın önemine dikkat çekenTan, şunları kaydetti: "Bunu başarabildik mi? Bunu batı dünyası da başaramadı. Yüzlerce yıl süren din mezhep kaim savaşları oldu. Peki İslam dünyası nasıl? AB kısmen bir anlaşmaya geldi. İslam dünyasında kan var talan var zulüm var. Herkes birbirini vuruyor."
"Kürt siyasetinde çoğulculuk nasıl olacak?" diye soran Tan, şu an Irak Kürdistan Federal Bölgesi'nde bir krizin olduğunu, Barzani, Talabani ve Goran güçlerinin birbirine girdiğini söyledi. Tan, "Meclis Başkanı'nı Barzani yönetimi Erbil'e sokmadı." dedi.
Tekçiliğe vurgu yapan Tan, "Bu tekçilik sadece Türkler'de Tayip Erdoğan'da ya da Mısır'da ya da Çin'de yok. Kürt siyasetinde de aynı sıkıntılar var. Kim silahı eline alırsa orada bulunan diğerlerine siyaseten söz hakkı vermiyor. Kürt yakın tarihi birakujî (kardeş katli) ile doludur. Birbirimize böyle propaganda yaparak ajitasyon yaparak bir yere varamayız. Bunları tartışacağız, konuşacağız. Ve çözmeye çalışacağız. Rojava'da da aynı sıkıntılar vardır. Kürdistan bölgesinde de var. Türkiye'de de var. Kürt siyasetinde de." diye konuştu.
Çoğulculuğu birlikte sağlamaları halinde bütün çevreye örnek olacaklarını vurgulayan Tan, sözlerini şöyle tamamladı: "Diyelim ki bir örgüt Barzanı, Talabani, Goran, PKK veya bir İslami grup idareyi ele aldı diğerlerini hepsini yok mu sayacak? Hepsini hain mi ilan edecek? Hepsini öldürecek mi? Hepsini tasfiye mi edecek ne yapacak? Nasıl bir düzen kurulacak. Silah ve güç benim elimde hepiniz bana uyacaksınız dersen sebep olmadan eski diktatör ve Kemalistlerden ne farkın kalacak. Yaşadığımız şeyler var. Meclis Başkanı Erbil'e giremiyor, Şengal yönetiminde biz anlaşamıyoruz. Çoğulculuğu ve birlikte yaşamı kendi içimizde sağlayabilirsek bütün çevreye de örnek olacağız. Yoksa sen git ben yönetim dersen bu bir filmdir bunu daha önce çok gördük. Kimseye faydası yok."
AKÇINAR: BATIDAKİ İSLAMİ KESİM GÜNEYDOĞU'DAKİ ZULÜMLERE KARŞI SESİNİ NE KADAR ÇIKARABİLDİ?
Sosyolog ve Kürt Siyasetçi Seher Akçınar Bayar ise konuşmasını Medine Sözleşmesi çerçevesinde yaptı. Bayar, "Birlikte yaşamının formülünü Medine Sözleşmesinde görüyoruz. Bütün etnik ve dinsel kimlikler kendisini güvencede hissediyorlar. Farklılıkları güvence altına alınıyor. Günümüz Ortadoğu coğrafyasının ihtiyaç duyduğu bir şey." dedi.
Bölgenin birçok ilinde yaşanan zulme, sivil katliamlara karşı İslami kesimin sesini ne kadar çıkarabildiğini soran Bayar, şöyle konuştu: "Cizre'de tüm dünyanın gözü önünde vurulan 12 yaşındaki Cemile'yi annesi cesedi kokmaması için dolaba koydu ve bekletildi. Batıdaki İslami kesim bunun için sesini ne kadar yükseltebildi? Mesele dindarlık meselesiyle Kürdistan'daki halkın yüzde 90'ı dindar bir halktır. Velev ki dindar olmasın. Hangi dinde, hangi inançta bir halkı zulüm görürken o zulüm karşısında sessiz kalmak vardır. Basit bir örnek vereyim. Mavi Marmara'da bir katliam gerçekleşmişti. Hemen ardından Diyarbakır İstasyon Meydanı'na binlerce Müslüman akın etti, protesto etti, etmeliydi. Alkışladım. Güzel bir tepkiydi. Ama Roboski'de insanlar katledildiği zaman insanlar sokağa çıkmadılar. Medya 24 saat boyunca gündeme getirmedi. Türk-İslamcı akım Roboski'de katledilen 34 sivile ses çıkarabildi mi? Hayır. Böyle bir zeminde İslami kesimin de kendisini sorgulaması lazım. Bizi birleştiren ortak noktamız dinimiz. Bugün bizi birleştiren İslam kardeşliği adı altında en büyük zulüm maalesef Kürtlere yapılıyor. Türk-İslamcı akım devletin baktığı yerden bakıyor meselelere." CİHAN