HDP Grup Başkanvekili Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Meclis Başkanlığına soru önergesi verdi.
2 Kasım ile 15 Kasım tarihleri arasında Silvan'da hiçbir hukuki dayanağı olmadan uygulamaya konan 6. Sokak'a çıkma yasakları boyunca AK Parti tarafından talimatlandırılan devlet güçleri ve paramiliter güçler eliyle büyük bir sivil katliam hedeflendiğini, bu saldırılarda insanlık dışı vahşet görüntülerinin açığa çıktığını savunan Baluken, "Sokağa çıkma yasağında gerçekleştirilen saldırılarla Müslüm Tayyar, Sertip Polat, Engin Gezici, İsmet Gezici, Rıdvan Us, Mehmet Gündüz, Yakup Sinbağ, Süleyman Güleç isimli sivil yurttaşlarımız katledilmiş ve 20.000 ile 25.000 arasında yurttaşımız da yerinden edilmiştir. Silvan'da evler yakılmış, binalara ve insanlara top, roketatar, tank, keskin nişancılar aracılığı ile saldırılmıştır. Katliamı durdurmak üzere ilçede olan Eş Genel Başkanımız ve milletvekillerimiz saldırıya uğramış, vekillerimiz hedef alınarak gaz bombasından tutalım da top atışına kadar saldırılar gerçekleştirilmiştir." dedi.
Bu bağlamda Baluken, şu soruları yöneltti: "Silvan'da ilan edilen sokağa çıkma yasağı hangi ulusal veya uluslararası yasal hükme dayanmaktadır? Bu uygulamalar yürürlükteki anayasada bulunan, yurttaşların yaşam hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, seyahat özgürlüğü hakkı vb düzenlemelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Hükümetinizin yürürlükte olan anayasal düzenlemeleri ihlal etme hakkı var mıdır?
Silvan'da sekiz sivil yurttaşımızı katledenlerle ilgili soruşturma açılmış mıdır? Şahsınız ve hükümetiniz tarafından Silvan halkına saldıran devlet güçlerine cezasızlık garantisi verilmiş midir?
Silvan'daki saldırılarda başrol oynayan Özel Harekâtçılar ve paramiliter güçlerin Diyarbakır Valiliği ve Silvan Kaymakamlığı'nın yetkisi ve denetimi altında olmaması ne anlama gelmektedir? Bu güçlerin yetkiyi kendilerinden veya bilinmeyen bir merkezden alması hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmakta mıdır?
Silvan'daki duvarlara Kürt halkına karşı kin ve nefret içeren, Türkiye halklarının kardeşliğini hedef alan, cinsiyetçilik yapan duvar yazılamalarını kimler, hangi yetkiye dayanarak ve gücü kimden alarak yazmıştır?
İçişleri Bakanlığı Silvan'da duvarlara yapılan yazılamalarla ilgili soruşturma başlattığını açıklamıştır. Bu soruşturma süreci de önceki birçok örnekte olduğu gibi, suçun üstünü kapatmak üzere mi açılmıştır?
Silvan'da güvenlik güçleri ve paramiliter güçler tarafından duvarlara yazılan ayrımcı, cinsiyetçi ve ırkçı cümleler, hükümetinizin veya devletin resmi görüşü müdür? Değilse, neden bugüne kadar çıkıp bir kınamada bulunmadınız?
Silvan'da evler ve binalar askerler ve Özel Harekâtçılar tarafından ateşe verilmiş ve top atışlarına tutulmuştur. Söz konusu birimler bu vahşet içeren saldırılarını hangi yasaya dayanarak yapmıştır?
Silvan'da yaralı yurttaşları tedavileri için almak üzere ilgili yere intikal etmek isteyen sağlık emekçilerine izin vermeyen emniyet yetkilileri kimlerdir? Savaş hukukunu bile ihlal eden bu uygulama ile ilgili olarak bir soruşturma açılmış mıdır?
On üç yıldır dini değerlerin sömürülmesi üzerinden siyaset yapan bir partinin genel başkanı olarak Silvan'da ve bölgenin diğer yerlerinde camilerin ve inanç merkezlerinin devlet güçleri tarafından tahrip edilmesi ve çatışmalarda merkez olarak kullanılması ile ilgili dini, ahlaki, hukuki veya siyasi bir açıklamanız var mıdır?
Katliamı durdurmak üzere Silvan'da olan Eş Genel Başkanımız ve milletvekillerimiz devlet güçlerinin saldırısına uğramıştır. Bu saldırıların talimatı Ankara'dan mı verilmiştir? Söz konusu saldırılarla ilgili olarak soruşturma açılmış mıdır?
Nusaybin'de sekiz gündür devam eden ve iki ayı aşkın bir süredir Silvan, Sur, Lice, Cizre, Silopi, Yüksekova, Varto başta olmak üzere Kürtlerin yoğun yaşadığı birçok kent merkezinde halkın kendi kendini yönetme iradesine, öz yönetim talebine karşı hükümetinizin devreye koyduğu savaş ve sindirme konsepti ile Ortadoğu'daki iç savaşın yaşandığı birçok ülkeyi aratmayacak manzaralar ortaya çıkmıştır. Öz yönetim talebine, demokratik siyasi çözüm yerine savaş konseptiyle devam edilmesi durumunda sorunun daha da ağırlaşacağı ve çözümsüzlüğün derinleşeceği tüm sağduyu sahibi kamuoyu tarafından da dile getirilmektedir. Hükümetinizin kendi yurttaşlarının siyasi talebine karşı demokratik siyasi çözümü önceleyen yasal ve anayasal düzenlemeler ile ilgili bir hazırlığı var mıdır? Kent merkezlerinde yaşayan bütün halkı ablukada tutup ateş altına almak yerine oradaki halkın taleplerini anlamaya ve çözüm üretmeye çalışan herhangi bir politikası veya çalışması olacak mıdır?" CİHAN