Tayyip Erdoğan'ın 24 Haziran seçimleri öncesi mayıs ayında İngiltere'ye yaptığı üç günlük ziyaret ekonomi çevrelerinde çok konuşulmuştu. Erdoğan, ABD merkezli haber kuruluşu Bloomberg'e Londra'da verdiği mülakatta Merkez Bankası'nın yürütmenin sinyallerini alması gerektiğini söylemiş, seçimden sonrası için para politikasında değişiklikler yapılabileceğini belirtmişti.
Erdoğan'ın açıklamaları Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda tartışmalara neden olurken, Türk Lirası hızla değer kaybedince ekonomiden sorumlu eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya 28 Mayıs'ta Londra'ya giderek finans kuruluşları temsilcileri ve yatırımcılarla görüştü.
Görüşmelerin ardından o toplantılara katılan bazı kaynaklar Reuters'a yaptıkları açıklamalarda Şimşek ve Çetinkaya'nın 'uzlaşmacı' bir tutum takındığını, görüşmelerin son derece sakin geçtiğini aktarmış, ikilinin, Erdoğan'ın açıklamalarının 'seçim öncesi iç kamuoyuna mesaj' olarak değerlendirilmesi gerektiği bilgisini paylaşmıştı.
'TÜRKİYE, YENİDEN IMF'NİN KAPISINI ÇALABİLİR'
Gazete DuvaR'ın haberine göre, söz konusu toplantılarda Mehmet Şimşek'e "IMF'yi (Uluslararası Para Fonu) düşünmelisiniz" önerisi dile getirildi. Şimşek bu öneriyi "Söz konusu bile olamaz" diyerek tartışmaktan dahi kaçındı.
Uluslararası ekonomi kuruluşları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk yıllarındaki başarısını 2002'de görevi devraldığında miras kalan IMF programı sayesinde yakaladığını söyleseler de AKP'li siyasetçiler Türkiye'nin 19 yıl aradan sonra IMF'ye olan borcunu sıfırlamış olmakla övünüyorlar. IMF'ye olan borcun son taksidi 61. AK Parti Hükümeti döneminde, Mayıs 2013'te ödendi. Ancak bugün ekonominin geleceğiyle ilgili endişelerini dile getiren uzmanlar Türkiye'nin yeniden IMF'nin kapısını çalabileceği görüşünde.