31 Mart yerel seçimlerine kilitlenen AKP ekonomi yönetimi, hem özel sektöre hem de kamuya baskısını her geçen arttırıyor.
Kimi şirketlere işçi çıkarmaması baskısı yapılırken, bankalara da faiz ve kredi konusunda benzer bir yaklaşım sergileniyor.
Bu konuda DW Türkçe'de bir yazı kaleme alan ekonomist Uğur Gürses, AKP ekonomi yönetiminin bankalara kredi hacminde yüzde 15'lik büyüme hedefi verdiğini ve bunun serbest piyasa koşullarına ters olduğunu kaydediyor.
Kredi hacminin küçüldüğünü ve buna 'kredi çöküntüsü' denildiğini ifade eden Gürses, "Kredi hacmindeki daralmanın iki nedeni var; biri ödemeler dengesindeki "ani duruş". Yani sermaye girişlerinin durması ve hatta çıkış yaşanması. İkincisi de yerleşiklerin neredeyse son bir yılda bir taraftan bankacılık sisteminden döviz hesaplarını çekmesi, diğer taraftan da sistemde olanların da TL’den dövize geçmeye devam etmeleri. Her iki gelişme bankacılık sisteminin bilançosunu baskı altına alıyor. Bir taraftan da ekonominin derin bir durgunluğa girmesi ve batık kredileri artması bankaların kredide frene basmalarına yol açıyor" yorumunu yapıyor.
Ekonominin kurumlarına dört bir koldan baskı yapıldığını dile getiren Gürses, "Bankacılar, BDDK'nın bankaların çoğunluk hissedarlarına da baskı yaparak Ankara'dan verilen ve bankaların ticari kararlarına müdahale anlamına gelen kural dışı talimatlara uymayan yöneticilerin görevden alınmasını istediği, giderek genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi düzeyinde yöneticinin Ankara’dan gelen işaretle görevlerinden ayrılmak zorunda kaldıkları anlatılıyor. Bu sayının son dönemde 10'a yaklaştığı da not ediliyor" diyor.