Tesla, Space X ve X'in sahibi Musk, dünyanın en zengin insanı.
Bu yıl Fransa, İtalya, Hindistan, Güney Kore liderleriyle görüştü, son bir hafta içerisinde bu listeye Türkiye ve İsrail liderleri de eklendi.
Ama bütün dünya liderleri nezdinde bu kadar rağbette olan multi-milyarderin arası bir tek ABD'deki Biden yönetimiyle iyi değil.
Her konuda aykırı görüşlerini sakınmadan açıklayan Musk, hassas jeopolitik konularda bile fikir yürütürken, ABD yönetiminin, Musk'ın gücü ve etkisinin boyutlarına dair sıkıntısı da büyüyor.
Erdoğan'dan Musk'a '7. Tesla fabrikasını Türkiye'de kur' çağrısı: Şirketin fabrikaları nerede?
Musk'la neler konuştular?
Örneğin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay programı kapsamında atılan ve atılacak adımlarda SpaceX ile işbirliği imkanlarının doğabileceğini belirtti, ayrıca Musk'a, elektrikli araç şirketinin yedinci fabrikasını Türkiye’de kurması çağrısı yaptı.
Musk'la görüşen dünya liderlerinin gündeminde eski adı Twitter olan X sosyal medya platformunun durumu ve yapay zeka konuları da vardı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron da ülkesinde dev bir yeni Tesla fabrikası kurulması arzusuyla geçen Aralık ayından bu yana Musk'ın gönlünü fethetmeye çalışıyor. Benzer teklifler Haziran ayında Musk ile görüşen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni tarafından da dile getirildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Musk ile Pazartesi günü özel olarak California'ya giderek yaptığı görüşmenin, bir Yahudi hak örgütü (Anti-Defamation League) ile Musk arasında yaşanan gerginliğin sürdüğü bir ortamda yapıldığını hatırlamak faydalı olur.
ABD'deki Hakaret ile Mücadele Birliği adlı bu Yahudi örgütü ve diğer bazı gruplar, Musk'ın sosyal medya platformu Twitter'ı (yeni adıyla X) satın alıp kontrol kurallarını değiştirmesinden bu yana platformdaki nefret içeriğinde büyük artış görüldüğüne işaret eden veriler yayınlamışlardı.
Sosyal medyadaki eski paylaşımlarında Musk'ın "dehası ve insanlık üzerindeki etkisine" hayran olduğunu yazan Netanyahu, son görüşmede milyarderi, ifade özgürlüğünü korumak ile nefret söylemini cezalandırmak arasında "bir denge bulmaya" çağırdı.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Haziran ayındaki görüşmesinde de benzer bir şey gündeme gelmişti. Hindistan hükümeti, eski Twitter yöneticisi Jack Dorsey'in iddiasına göre, eğer bazı içerikleri kaldırmazsa platforma erişimi kapatmakla tehdit etmişti.
Musk öncesi dönemde şirket bu tür taleplere direnmeyi büyük ölçüde başarmıştı ama Musk böyle yapamayacağını söyledi.
Modi ile görüştükten sonra "Eğer yerel hükümetlerin yasalarına uymazsak kapatılırız. Onun için yapabileceğimiz şey her ülkenin yasalarına sıkı sıkıya uymak. Bunun dışına çıkamayız, çıkarsak kapatılırız ya da çalışanlarımız tutuklanır" diye konuştu.
Musk'ın artan siyasi ağırlığı ve yol açtığı rahatsızlık
Güney Afrika doğumlu ABD vatandaşı Musk'ın son zamanlarda bu tür konularda yaptığı açıklamalar bazı çevrelerce Amerika'nın ve genel olarak Batı'nın çıkarlarına aykırı bulundu.
Geçen hafta Çin'den ayrı bir yönetim yapısına sahip Tayvan'ı "Hawaii ya da ona benzer bir yer gibi. Çin'in ayrılmaz bir parçası olup keyfi bir şekilde ayrı duran" bir yer olarak tarif ettiği sözleri Tayvan yönetiminin öfkeli tepkisine yol açtı.
Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu X'de paylaştığı mesajında "Umarım Elon Musk Çin Halk Cumhuriyeti'nden, halkına X platformunu açmasını da isteyebilmiştir. Belki de X'in Çin'de yasaklanmasının iyi bir politika olduğunu düşünüyordur, tıpkı Ukrayna'nın Rusya'ya karşı saldırısını engellemek için Starlink'i kestiği gibi" dedi.
Bahsedilen Starlink iddiası, yani Musk'ın, Ukrayna'nın Kırım'da Rus donanmasına karşı gizli bir saldırı yürütmesini engellemek için mühendislerine Starlink uydu bağlantısını kesmeleri için gizlice talimat verdiği suçlaması ABD müttefiklerini endişelendirdi ama iddianın kaynağı olan yazar Walter Isaacson sonradan geri adım atarak aslında Kırım'ın hiçbir zaman Starlink kapsam alanında bulunmadığını söyledi.
Musk ve Isaacson BBC'nin bu konuda sorularını yanıtlamadılar.
Musk'ın geçen yıl Ukrayna konusunda tweetlediği "barış önerileri" de bir başka tartışma konusu. Öneriler Ukraynalı bir diplomat tarafından "Acaba Ruslar tarafından 'hacklendi' mi?" sorusuyla karşılanmıştı.
Bunun hemen ardından İngiliz siyaset bilimci Ian Bremmer'in X'de paylaştığı iddiası yankı yarattı:
"Elon Musk bana Ukrayna ile ilgili olarak doğrudan doğruya Putin ve Kremlin ile görüştüğünü söyledi. Ayrıca Kremlin'in kırmızı çizgilerinin ne olduğunu da anlattı."
Musk bu iddiayı yalanladı ama Bremmer ısrarlıydı:
"Musk'a uzun zamandır şahsına münhasır ve dünyayı değiştiren bir girişimci olarak hayranlık besledim ve bunu açıkça ifade de ettim. Ama jeopolitik uzmanı değil."
Bunu izleyen hafta Musk'ın ABD ulusal güvenliği için bir tehdit olup olmadığı sorulduğunda Başkan Biden, "Başka ülkelerle işbirliği ve/veya teknik ilişkilerine bakmak faydalı olabilir" cevabını verdi.
Bu gerilimlerden sonra şu sıralar Beyaz Saray elektrikli otomobil sanayi konuşulurken Tesla'dan bahsetmemeye çalışıyor. Musk ise internette Demokratlarla uğraşıp, artık bu partiyi destekleyemeyeceğini söyleyerek Cumhuriyetçi başkanlık adaylarıyla flört ediyor.
Tesla ve SpaceX'in inanılmaz başarısı kamuoyu nezdinde Musk'ın dahi bir girişimci olduğu imajı yaratmıştı.
Fakat Musk'ın son yıllarda büyüyen serveti ve siyasi evrimi, kısmen de X platformundaki paylaşımlarının yarattığı trol kişiliği görüntüsü ile kamuoyundaki imajında da bir bölünmeye yol açtı.
Musk'ın biyografisini yazan Ashlee Vance "Aslında her zaman kendi görüşlerinden emin olan ve bunları cesurca savunan biriydi. Politika hakkında iklim değişikliği gibi konular dışında pek konuşmazdı" diyor ama Musk'ın 2017-18'den bu yana kendisinin karikatürü haline gelmeye başladığını düşünüyor:
"Aklına ne gelirse söylüyor. İnsanları sebepsiz yere uzaklaştırıyor. Şirketleri gerçekten başarılıyken adeta kendi kendini sabote ediyor."
New York Times gazetesinin eski teknoloji yazarı ve Silikon Vadisi'nin bir siyasi güç olarak ortaya çıkışıyla ilgili bir kitabın (Know-It-Alls: The Rise of Silicon Valley as a Political Powerhouse and Social Wrecking Ball) yazarı Noam Cohen daha farklı düşünüyor.
Musk'ın hırsı ve vizyonuyla iş dünyasında kazandığı aşırı başarının yanı sıra "hükümet benzeri" bir güce dönüştüğünü söylüyor.
Ona göre Musk büyük fabrikalar, onbinlerce çalışan ve değerli ürünlerden oluşan "fiziksel" gücüyle bilginin nasıl yayıldığını denetleyen "dijital" gücü birleştirdi. Bu, Mark Zuckerberg ya da Jeff Bezos gibi diğer teknoloji devlerinin yapamadığı bir şeydi.
Cohen "Eğer Twitter'ı satın almasaydı bugün Musk'ı konuşur muyduk?" diye soruyor. "Sadece çokuluslu bir şirket olsaydı ve Çin'de fabrika açmak isteseydi, Çin'le görüşmesi hiç yadırganmazdı" diye ekliyor.
Ama o da Musk'ın Silikon Vadisi'ndeki benzerlerinin hatalarının çoğuna düştüğünü düşünüyor.
"Bu hırs ile, zekanın en önemli şey olduğu ve dünyayı en zeki insanların yönetmesi gerektiğini düşünen basit bir kafa yapısının birleşimi. Dünyayı böyle görüyorlar."
Cohen'e göre Musk ve onun gibi "seçilmemiş" devlerin jeopolitik sonuçlar yaratacak kararlar alabilmesi, servetin tekelleşmesi ve zayıflayan demokrasi konusunda bize birer uyarı olmalı.