Bir gün gözünüzü açtığınızda insanlığa, geride ne varsa bırakıp çıktınız mı yola?
Gözü yaşlı ananızı, size buruk bir gururla bakan babanızı, yüreğinize tutunmaya çalışan kardeşlerinizi, rahatça yaşanabilecek bir hayatı geride bırakıp koştunuz mu insanlara el uzatmaya?
Elektriğin, suyun, can güvenliğinin olmadığı ülkelere gittiniz mi fedakarlık ruhuyla?
“Üzerinde adımın yazılı olduğu bir kurşun varsa eğer, o kurşun beni burada da bulur, nereye gidersem gideyim orada da...” diyebildiniz mi?
Sizi şartların zorluğuyla, hastalıklarla korkutmaya çalışan doktora, “Orada çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler yaşıyorsa eğer biz de yaşarız” cevabını verebildiniz mi?
“Okulun penceresinden bir çocuk düşmüş ve vefat etmiş” diye bir korkunç haber gelince “ Allah'ım ne olur benim çocuğum olsun” şeklinde dua edebildiniz mi?
Öğrencinizin azgın sularla boğuştuğunu görünce, can havliyle ırmağa atlayıp öğrencinizi kıyıya doğru sürüklemeye çalışırken can verdiniz mi hiç?
Mayına basan öğrencinizi sırtınıza almışken bir başka mayının kurbanı oldunuz mu?
Dört duvar arasında, dışarı hiç çıkmadan yaşadınız mı uzun süre?
“Aman öğrencilerimin dersi boş geçmesin” düşüncesiyle hastalığınızı gizleyip son nefesinize kadar öğrencilerinizi terketmeden gözünüzü kapattınız mı hayata peki?