İngiliz Telegraph gazetesi, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi ifade özgürlüğü konusunda sert bir şekilde eleştirdiği ve 1 Kasım seçim sonrasına ertelediği ilerleme raporundan sızan bilgileri haber yaptı. Rapora göre öne çıkan başlıklar arasında, ülkede hukukun üstünlüğünün azaldığı ve devlet yönetiminin iktidar partisi tarafından giderek siyasileştirildiği yer alıyor.

Telegraph, ilerleme raporundan sızan bilgiler doğrultusunda, 2014 yılından itibaren Türkiye'de hükümet tarafından hakim ve savcılara uygulanan siyasi baskılarla, hukukun üstünlüğünü yok sayan bir hukuk sisteminin oluşturulduğunu aktardı.

Rapordan sızan bilgilerde "Türkiye hükümeti AB'ye üyelik sürecini canlandırmak için çaba sarf etmiştir. Ancak, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve parlamento özgürlüğü gibi temel yasal haklarda, Avrupa standarlarına aykırı şekilde hareket etmiştir." ifadelerine yer verildiği belirtiliyor.

"RAPOR, KOZA İPEK HOLDİNG'E DÜZENLENEN BASKINLARDAN SONRA SIZDIRILDI"

Gazete, sızan raporda öne çıkan bir diğer başlığın ise '13 yıldır iktidar partisi olarak Türkiye'yi yöneten AK Parti'nin, devlet yönetimini giderek siyasileştirdiği ve ülke güvenliğinin giderek kötü bir konuma geldiği' olduğunu belirtti. Haberde, AB'nin hazırladığı ilerleme raporuna dair bilgilerin, dün Koza İpek Medya Grubu'na yönelik düzenlenen polis baskınlarından sonra sızdırıldığına dikkat çekildi.

Normal koşullarda her ülke için hazırlanan ilerleme raporunun Ekim ayında yayımlandığı kaydedilen haberde, 1 Kasım'da tekrarlanacak seçim nedeniyle Türkiye'ye dair hazırlanan raporun ertelendiği ifade edildi. Haberde, Avrupa Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker'ın rapora ilişkin 'AB'nin Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu göçmen krizi için böylesi tartışmalı bir raporun krizin çözülmesini tehlikeye atacağı' görüşü aktarıldı.

Haberde ayrıca, ilerleme raporunun Almanya Başbakanı Angela Merkel'in AB'nin yüzleştiği göçmen krizine yönelik yaptığı İstanbul ziyaretinden önce hazırlandığına işaret edildi. Bu arada gazete raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iç ve dış politikaya ilişkin anayasal yetkilerini kullanma şekli sert bir dille eleştirildiğini öne sürdü. CİHAN