15 Temmuz sonrası Emniyet teşkilatından 10 bine yakın personelin ihracına gerekçe gösterilen sözde gizli tanık ‘Garson’un imzalarının da düzmece olduğu ortaya çıktı. İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş’in ortaya koyduğu belgelerle varlığı bile tartışmalı hale gelen ‘Garson’ bir hafta arayla verdiği iki ifadede birbirinden farklı imzalar atmış.
TR724.com'un haberine göre Garson’un imzalarındaki farklılıklar mahkemede de gündeme geliyor. ‘Garson’ ikinci ifadedeki imzayı ‘görmediğini, kendisinin farklı bir imza atmayacağını’ söylüyor ancak buna rağmen mahkeme, imzaları mukayese ettirme gereği duymuyor. Bir başka ilginç nokta ise her iki ifadede de ifadeyi alan savcı ve zabıt katibinin aynı olması. Mahkeme bu isimleri de çağırıp, bu farklılığın nedenini sormuyor.
Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında ifadesine başvurulan ‘Garson’ kod adlı gizli tanıktan elde edilen dijital materyallerin ‘çöp’ hükmünde olduğu geçtiğimiz hafta ortaya çıkmıştı. Binlerce insanın hayatını karartan ‘Garson’ hem savcılık ve hem de mahkemedeki ifadelerinde ‘tanık’ olarak dinlenmişti. Ancak CMK’ya göre bir delilin bir soruşturma kapsamında uygulanabilmesinin öncelikli şartı, elde edilen dijital materyallerin şüpheliye ait olması. ‘Garson’ ise şüpheli değil ‘tanık’; dolayısıyla ondan ele geçirildiği ileri sürülen deliller yok hükmünde!
Sadece bu da değil…
Gizli tanık ‘Garson’ üzerinden kurulan kumpas resmen yerle bir oldu. Geçtiğimiz hafta ‘Garson’un, dijital verileri kendisinin getirip emniyete teslim ettiği iddiasının yalan olduğu belgeleriyle ispatlanmıştı. Buna göre fişlemelere ait dijital veriler, yapılan operasyon sonrası şahsın gözaltına alınıp işkence edilerek ele geçirilmişti ki bu da ‘dellleri’ geçersiz hale getiriyordu.
Ayrıca ‘Garson’ kod adlı gizli tanıktan elde edilen dijital materyaller üzerinde ‘mahkeme kararıyla’ oynandığıda ortaya çıkmıştı.
İFADEYİ ALANLAR BİLE AYNI AMA İMZALAR FARKLI
‘Garson’la ilgili bir gerçek daha gün yüzüne çıktı. Resmi belgelere göre artık varlığı bile tartışmalı hale gelen ‘Garson’, bir hafta içerisinde verdiği iki ifadede farklı imzalar kullanmış! Dr. Gökhan Güneş’in konuyla ilgili paylaşımları şöyle:
Bugün sizlerle, gizli tanık ‘Garson’ bir hafta arayla attığı imzaları arasındaki bariz farklılığı ve hukuka aykırı ifade alma/sorgu yöntemiyle beyanlarının alındığını gösteren bu durumu paylaşacağım.
Garson, 18/4/2017’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında 1 sayfa, 27/4/2017’de Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığında 35 sayfa olmak üzere iki ifade vermiştir.
İlk olarak, her iki ifade de bulunan cumhuriyet savcısı ve zabıt katibi aynıdır. Yani, iki ifade de ifadeyi alan, yazan ve güya veren kişiler aynıdır. Her şeyin aynı olduğu ifadeler de olması gereken ifadelerin altındaki imzaların da aynı olmasıdır. Ancak, Garson’un ilk verdiği ifadesiyle KOM’da verdiği ifadelerinde attığı imzalar tamamıyla farklıdır ve imzalardan birinin sahteliği çıplak gözle bile anlaşılmaktadır.
Garson’un 18/4/2017’de verdiği ilk ifadesindeki imzası yukarıda yer alan görseldeki gibidir.
Garson’un 27/4/2017’de KOM Daire Başkanlığında verdiği iddia edilen ifadenin altındaki imza da (aşağıda yer alan) görseldeki gibidir.
Yargılamalar sırasında imzaların farklılığı sanıklar ve müdafileri tarafından da gündeme getirilmiş ve Garson da imzalardan birinin sahte olduğunu beyanlarıyla ortaya koymuştur.
Zira, Ankara 25.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/250 esas sayılı dosyasının 16/02/2018 tarihli duruşmasında mahkeme başkanı ile Garson arasında geçen diyalog şöyledir;
Başkan Abdullah Tanrıkulu: “Yine bizde dediğim gibi çok sayıda dosya olduğundan bazılarında imzalarınızın farklı olduğu söyleniliyor, iddia ediliyor, tüm belgelere imza attınız mı bu konuda farklı olabiliyor mu?”
Gizli Tanık Garson: ”Ya genelde farklı imza atmam efendim. Genel imzam hep aynıdır, önceden beri zaten onun tespiti yapılabilir yani normalde bana ait bir imza. Yani çok küçük belki kuyruk muyruk farkı olabilir ama genelde hep toplumda yaşayan insanların attığı gibi benimki de gerçek kendi imzam yani farklı imza atmadım yani”
Garson’un bu ifadesinden de anlaşılacağı üzere, ilk ifade verdiği imza kendisine ait olsa da ikinci imza kendisine ait değildir ve sahte bir imzadır.
İkinci ifadeyi Garson’un vermediğinin bir diğer göstergesi Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/250 esas sayılı dosyasının 21/09/2018 tarihli duruşmasında üye hakim Mehmet Yayla ile arasında geçen şu diyalogdur;
Üye Mehmet YAYLA: “Şimdi garson, bize gelen diğer bir soru ise yani sanıkların farklarından ziyade bir de sizin bazı ifade tutanaklarında altta imza farklılıklarınızın olduğunu söylüyorlar.”
Gizli tanık Garson: “(18 Nisan 2017’deki ifademin) … arkasından da 25 Nisan 2017’de teferruatlı bir ifade verdim savcımıza. O imza bir yerde de gündeme gelmişti ben onu görmedim, ben farklı bir imza atmadım.”
Bu beyanlarından da anlaşılacağı üzere, Garson verdiği ikinci ifadenin tarihini bile yanlış hatırlamaktadır. Zira verdiğini söylediği ikinci ifadenin alınma tarihi 25/4/2017 değil, 27/4/2017’dir.
Normal şartlarda, toplamda iki ifade veren bir kişinin, ilk ifadesinden kısa bir süre sonra verdiği ikinci ifadenin tarihini doğru hatırlaması gerekir. Ayrıca, attığı imzalarda kuyruk farkı olabileceğini, onun dışında aynı imzaları attığını söyleyen bir kişinin de özellikle bu tarifine uymayan ikinci imzayı kendisinin atmadığını söylemesi beklenir.
Ancak, ifadesinde de belirttiği üzere, “ben onu görmedim” diyerek verdiği söylenen ikinci ifadeyi kendisi de görmediğinden ve imzaların farklı olduğunu bilmediğinden, sadece farklı imza atmadığını söylemekle yetinmektedir. Oysaki imzalar arasındaki fark çok net ve barizdir.
Garsonun sorgulanabildiği duruşmalarda imza sahteciliğine dikkat çekildiği ve mahkeme üye ve başkanlarının konudan haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
-Acaba, mahkeme başkanı maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için delil de toplayabildiğine göre, Garson adlı gizli tanığın imzası ve yazısının gerçekliği açısından neden istiktap yapılmasını istememiştir?
-Garson’un 15/7/2016 tarihinden önce attığı bir imzalı belgeyi neden incelip kıyaslama gereği duymamıştır?
-Görsel açısından oldukça farklı olan imzaların olduğu ifade tutanakları üzerinde neden parmak izi araştırması istenmemiştir?
-Zabıt kâtibi ve Cumhuriyet savcısı tanık olarak dinlenip, bu imza farklılığını nasıl izah ettikleri neden sorulmamıştır?
-İkinci ifade ile birinci ifade açısından içerik bağlamında imzası olan kişiler hakkında bu sahtecilik, delil uydurma açısından görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik suçları hakkında HSK ve Cumhuriyet savcılığına neden suç duyurusunda bulunulmamıştır?
Garson’un verdiği ifadelerle ilgili soru işaretine neden olan hususlalar sadece imza farklılığı ile de sınırlı değildir. Şöyle ki;
-İlk ifadesinde çok önemli bilgiler vereceğini söyleyip SD kartlar teslim eden bir kişinin sadece bir sayfalık ifadesinin alınmasının sebebi nedir? Neden böylesi önemli bir kişinin ayrıntılı ifadesi alınmamıştır?
-İlk ifadesinden sonra bu kişi serbest mi bırakılmış yoksa bir yer de mi tutulmuştur? Bu derece önem atfedilen bir kişinin bir sayfalık ifadeden sonra “elini kolunu sallayarak” gitmesine izin verilmeyeceğine göre ikinci ifadeye kadar geçen yedi gün zarfında nerede tutulmuştur? Bu tutmanın yasal dayanağı nedir? Tutma süresince sağlık raporu alınmış mıdır?
-İkinci ifadenin KOM Daire Başkanlığında alınma sebebi nedir? Neden Cumhuriyet savcısı adliye yerine KOM Daire Başkanlığına giderek ifade alma gereği duymuştur? Garson, bu süre zarfında da KOM Daire Başkanlığında mı tutulmuştur?
-Eğer gerçekten ikinci ifadeyi Garson verdiyse iki ifade arasındaki imza farkını bilmemesinin sebebi nedir ve ısrarla her iki ifadede de aynı imzayı attığını söylemektedir. Eğer, ikinci imza Garson’a aitse ilk imza başkasına mı aittir ve dolayısıyla Garson’un teslim ettiği dijital materyalleri bir başkası mı getirmiştir?