ANKARA (CİHAN)- CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, avukatların adliyelere aranarak girmesine ilişkin tartışmalar konusunda, sorunun cübbede olduğunu sanmadığını söyledi. Özkes, "Sorun burda AKP'nin kafasındadır, zihniyetindedir. AKP, insanların özgürlüklerini, itibarlarını düşürerek işlerin daha güzel götürüleceğini sanıyor. Daha halâ 80 vilayette kesilen elektriğin nedenini açıklayamıyorsunuz, suçu cübbede açıklıyorsunuz. Anlaşılır birşey değil. Akıl tutulması var, kutuplaştırma var. Bu, ülkemizin hayrına değil." dedi.
CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. 2008 yılında hac fiyatının 2 bin 200 Euro olduğunu, 2014 yılı normal hac ücretinin 2 bin 780 Euro olduğunu, 2015 yılında ise hac tarifesinin doların yükselişi ile 3600 dolar olarak belirlendiğini anlatan Özkes, 5-6 yıl önce hacca başvuran bir kişinin ödeyeceği miktarın, bu yıl hacca gidecek kimsenin ödeyeceği miktarı ikiye katladığına dikkat çekti.
"Karı koca hacca gidecek iki kişiden birinin parası 6-7 yılda eridi yok oldu adeta." diyen Özkes, şöyle devam etti: "7 yıl önce 4 bin 135 TL ile hacca gidilebiliyordu. Geçen sene 7 bin 950 lira ile hacca gidilebilirken, bu sene 9 bin 360 TL ile ancak hacca gidilebiliyor. Bazı acente ve bankalar kampanyalar düzenliyor ve kimi hacı adayları da bu artışı karşılayabilmek için faizle kredi çekiyor. Euro karşısında riyalin değer kazanmasıyla hac ve umrede kar payı düşüyordu. Doların yükselişi ile dolara geçilmesinde ise hacılar zarara uğramıştır. Yani her zaman olduğu gibi olan yine vatandaşa olmuştur. Diyeceksiniz ki 'ibadetlerde de olan yine vatandaşa mı oluyor?' Evet, ibadetin ticarete dönüşmesi halinde ibadetlerde de olan yine vatandaşa oluyor. Doların yükselişi ve hac fiyatlarının dolar üzerinden tespitiyle hacılar mağdur olmuştur. Zaten dünyanın en pahalı haccını bizim hacılarımız yapmaktadır. Bu yönüyle 'En büyük hacı bizim hacı' diyebiliriz. Kişi başı 1500 lira civarında bir fazlalıkla karşı karşıya kalan hacılardan ekonomik durumu uygun olmayanlar kara kara düşünmektedirler. Hacca giden vatandaşlarımızın hepsi zengin değildir. Emekli ikramiyeleriyle hacca gidenler var. Ömür boyu dişinden tırnağından artırarak hacca gidenler var. 'Zengin değilse gitmesinler' diyemezsiniz. Onların da o mübarek yerleri görmeye, ibadet etmeye hakları vardır. Ne var ki şirket ile hacca giden hacıların parasından en az 10'dan fazla kurum kesinti yapıyor. Devlet para kesiyor, Diyanet para kesiyor, TÜRSAB para kesiyor, Suudi Arabistan para kesiyor, vergi para kesiyor, harç para kesiyor. Ayrıca her hacıdan döviz kurlarının yükselme ihtimali dikkate alınarak 'ihtiyat akçesi' adı altında yüzde 5 fark alınıyor ama döviz yükselişi olmasa da bu para yıllardır iade edilmiyor. Allah nasip ederse 7 Haziran'da CHP iktidarında hacılardan alınan bu kesintileri azaltacağız ve hac ücretlerinde mümkün olabilecek indirimi mutlaka sağlayacağız. CHP iktidarında her hacıdan en az 500 dolar düşülecektir. Her hacının en az 500 doları kendi cebinde kalacaktır."
'BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMASI TÜYLER ÜRPERTİCİ; HİDDET, NEFRET, ŞİDDET İÇEREN BİR AÇIKLAMA'
Şehit savcının cenaze töreninde uygulanan akreditasyon uygulamasıyla ilgili bir soruya Özkes, "Emekli bir müftüyüm, ondan önce insanım ve elhamdulillah Müslümanım. Dünkü tablo gerçekten vahim ve düşündürücü tablo. Ortada bir şehit var, cenazesi kalkıyor. Burada ayrışma, kutuplaştırma, ötekileştirme olmamalı; en azından cenazede olmamalı. Siyasette, başka alanlarda yapıyorsunuz; hiç olmazsa cenaze esnasında bunlar olmamalı. Hele hele Başbakan'ın açıklaması, tüyler ürpertici. Sanki böyle hiddet, nefret, şiddet içeren bir açıklama. Cenazenin ruhuyla bağdaşmıyor, uyuşmuyor. Üzüldüm; ne diyeyim; genel başkanımızın dediği gibi Allah ıslah etsin." karşılığını verdi.
'DAVUTOĞLU'NUN STRATEJİ DERİNLİĞİ OLMADIĞINI GÖRDÜK'
Başbakan Davutoğlu'nun muhalefet parti liderlerinin şehit savcının cenazesine katılmamasıyla ilgili açıklamalarının sorulması üzerine Özkes, "İnsan uygun olur gider; uygun olmaz, belki durumu nedir bilemiyorum katılma imkanı bulamayabilir. Neticede Genel Başkanımız hem Çağlayan Adliyesine hem de şehidimizin ailesine giderek bizzat taziyelerini orda sundu. Cenazesine katılamadı ise de bir taziyede bulundu. Bunu bir Başbakanın dillendirmesi, bilemiyorum Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle bir suçlama getirilmiştir. Bu çok yanlış bir şeydir. Davutoğlu'nun strateji derinliği olmadığını gördük. İnsani ve İslami derinliğini de görmekten pek mutlu değiliz. Gerçekten yakışmıyor. Kendisi profesör, akademisyen, bir baba. Örf ve geleneklerimizle bağdaşmayan bir açıklama yapmıştır. Siyaseten değil insanlık, toplum adına söylüyorum hiç yakışmamıştır." şeklinde konuştu.
'PEYGAMBERLERİN BİLE EVLATLARINDA BUGÜNKÜ İFADESİYLE TERÖRİST ÇIKMIŞTIR'
Terörist cenazelerinin ailesine verilmesine yönelik bir soruya da Özkes, "Hiçbir baba evladının terörist olmasını istemez. İster Müslüman ister Yahudi ister Ateist ister Hırıstiyan olsun; hangi inanca sahip olursa olsun evladının terörist olmasını istemez. Ama insanlık tarihinde bakarsınız Hz. Adem'in oğlu Kabil Habil'i öldürmüştür. Dolayısıyla peygamberlerin bile evlatlarında bugünkü ifadesiyle terörist çıkmıştır. Dolayısıyla hiçbir baba istemez ama onun cenazesini ailesine vermemek insanlık adına uygun olmaz. İstedikleri yere gömmelerini daha uygun olarak görüyorum." dedi.
'SORUN AKP'NİN KAFASINDADIR, ZİHNİYETİNDEDİR'
Avukatların adliyelere aranarak girmesine ilişkin tartışmalar konusunda Özkes, "Çağlayan Adliyesine ben de birkaç defa gittim. Hiçbir avukatın cübbesiyle girdiğini görmedim. Sorunun cübbede olduğunu sanmıyorum. Sorun burda AKP'nin kafasındadır, zihniyetindedir. AKP hep böyle hukuk açısından, insanların özgürlüklerini, itibarlarını düşürerek işlerin daha güzel götürüleceğini sanıyor. Yanlış burda. Daha hala 80 vilayette kesilen elektriğin nedenini açıklayamıyorsunuz. İki gün geçmiş, iflas etmişsiniz nedenini açıklayamıyorsunuz, suçu cübbede açıklıyorsunuz. Anlaşılır birşey değil. Akıl tutulması var, ciddi bir algı yönetimi var, kutuplaştırma var. Bu ülkemizin hayrına değil." diye konuştu. CİHAN