SP Genel İdare Kurul (GİK) Üyesi Salih Berber, Mavi Marmara olayının yanlış başladığını, yanlış sürdürüldüğünü ve hala yanlış devam ettiğini söyledi. Berber, yaptığı açıklamada, "Şehit kanları pazarlık konusu yapılamaz. Böyle bir mutabakat asla kabul edilemez. Mavi Marmara'da şehit edilen insanların kanı üzerine imzalanacak her türlü pazarlık, anlaşma, mutabakat gaflet ve dalalettir. Böyle bir mutabakatın altında imzası olanlar, ne tarih önünde ne de millet vicdanında bunun hesabını veremeyecektir." dedi.
SP Balıkesir İl Teşkilatı'nın aralık ayı divan kurulu toplantısı yapıldı. Toplantıya GİK Üyesi Berber, İl Başkanı Süheyb Balaban ve diğer yöneticiler katıldı. Burada gündeme dair açıklamalarda bulunan Salih Berber, Türkiye ile İsrail arasında yürütülen görüşmelere ilişkin, "Biz hiç kimseye karşı peşinen, körükörüne düşmanlık beslemiyoruz ama o kanın hesabı verilmeli, diyeti ödenmelidir. Biz elbette düşman ihdas edelim demiyoruz ama o şehitlerin hesabı da sorulmalı. Ailelerin mağduriyetleri giderilmeli. Yoksa ülkeyi darboğaza sürükleyip de sonra, 'Ne yapalım, yapacak bir şey yoktu, barışıyoruz.' demenin de kabul edilebilir bir tarafı yok. Biz diyoruz ki önce 10 şehidin hesabı verilmeli, ailelerine tazminat ödenmeli. Doğu Akdeniz petrol projesinden bahsediliyor, İsrail'in ne işi var orada? Türkiye, yanlış politika sonucu köşeye sıkıştı diye gidip oraya teslim olmamalıdır." şeklinde konuştu.
'BU MİLLET ŞEHİT KANLARINI PARAYLA SATMAMIŞTIR'
"Ne değişti de bu noktaya gelindi?" diye soran SP GİK Üyesi Berber, "Gazze'ye uygulanan abluka mı kalktı? İsrail'in Filistinlilere uyguladığı devlet terörü mü son buldu? Elbette hayır. İsrail tazminat ödeyecekmiş, para verecekmiş. Yazıklar olsun. Bu anlaşmaya imza koyanlara bir kez daha hatırlatıyoruz, bu aziz millet, tarihin hiçbir döneminde şehit kanlarını parayla satmamıştır. Bunu yapmaya kalkanlara da asla izin vermemiştir." ifadelerini kullandı.
Mavi Marmara sürecinin ön plana çıkan tartışmalarından birinin de özür konusu olduğunu hatırlatan Berber, şöyle devam etti: "Evet, bugün Türkiye bir özür sorunuyla karşı karşıyadır. AK Parti iktidarı, Türkiye'ye bir özür borçludur. Kandırdığı için şehit ailelerinden özür dilemelidir. Kandırdığı için Türk milletinden özür dilemelidir. Kandırdığı için Kudüs sevdalılarından özür dilemelidir. Kandırdığı Filistin halkından özür dilemelidir. Kandırdığı için yeryüzündeki bütün Müslümanlardan özür dilemelidir. Ülkemizin ve İslam coğrafyası, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hassas bir dönemden geçmektedir. Akdeniz, namluları İslam dünyasına çevrili birçok yabancı askerî güçle kaynıyor. Bölgemiz hızla büyük bir savaşın içine sürükleniyor. Bu hassas dönemde, ülke olarak her zamankinden daha fazla aklıselim ve sağduyuya ihtiyacımız var, çünkü yapılacak en ufak bir hata, atılacak en ufak bir yanlış adım, telafisi imkansız zararlara sebep olabilir. Bu yüzden iktidarıyla muhalefetiyle herkesin büyük bir basiret ve ferasetle hareket etmesi gerekmektedir. İşte böyle bir noktada icra ettiğimiz divan kurulumuzda ülke ve dünya meselelerini konuşmak, idarecilere karşı uyarı vazifemizi yapmakla mükellefiz. Bu bizim kardeşlik vazifemizdir." CİHAN