Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, "Tek başına 13 yıldan beri iktidardasın, 13 yıl önce doğuya gitmek problem değildi. Dağdaki teröristler şehre indi. Askerimiz telefonla konuşurken ensesinden vuruluyor, bankamatikten para çekerken vuruluyor. Evinde istirahat eden polislerimiz, yatağında şehit ediliyor. Sorumlusu kim? Mazeretleri hazır; safmışız, aldandık, bu kadar basit" dedi

SP Genel Başkanı Kamalak, Sivas'ta partisinin milletvekili aday tanıtım toplantısına katıldı. Kamalak, toplantının yapılacağı bina önünde ve salonda partililer tarafından coşkuyla karşılandı. Toplantıda Saadet Partisi'nin milletvekilli adaylarıyla birlikte sahnede poz verilmesinin ardından adaylar birer selamlama konuşması yaptı.

'13 YIL ÖNCE DOĞUYA GİTMEK PROBLEM DEĞİLDİ'

SP lideri Mustafa Kamalak, programda yaptığı konuşmasında AK Parti iktidarına yüklendi. Muhalefet partilerini 'Sivas'ın doğusuna gidemiyorlar' diye eleştiren iktidarı eleştiren Kamalak, "Şimdi çıkmışlar, 'istikrar için bize oy verin' diyorlar. Allah aşkına soruyorum size; bundan 13 yıl önce Sivas'ın doğusuna gitmek sizler için veya herhangi bir siyasi bir lider için bir problem miydi? Ülkenin asayişinden, emniyetinden ve güvenliğinden sorumlu olan iktidar sahipleri çıkmış muhalifleri eleştirmek için 'Siz Sivas'ın doğusuna bile gidemezsiniz' diyor, utan be adam. Sorumlu kim? Bu ülkenin emniyetinden ve asayişinden sorumlu olan sen değil misin?" diye sordu.

'SEÇİM GÜVENLİĞİ YOKSA, SORUMLUSU KİM?'

Sandık taşıma konusuna da değinen Mustafa Kamalak, "İktidara talip olduğunuz bir zamanda 2002 yılında seçimler verilirken Türkiye'nin merkezinde veya ilçesinde değil, herhangi bir köyünde, en ücra noktasında 'burada seçim yapılamaz, sandık güvenliği yok' denilebilen bir kasaba bir ücra nokta var mıydı? Şimdi bizzat iktidar partisi diyor ki; 'Oralardan sandıklar taşınmalı, seçim güvenliği ve can güvenliği yok'.İyi de sorumlusu kim, ülkeyi bu hale kim getirdi? Tek başına 13 yıldan beri iktidardasın, 13 yılda daha iktidarda kalsan yapacağın ne var senin, ne yapacaklar Allah aşkına?" ifadesini kullandı.

'BÖLGEYİ TERK EDERSENİZ, TABİİ Kİ ŞEHİT CENAZESİ GELMEZ'

Çözüm süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan SP lideri Kamalak, dağdaki teröristlerin şehirlere indiğini belirterek, şunları söyledi:
"Çeşitli toplantılarda 'söylemeye dilimi varmıyor ama bu çözüm süreci Türkiye'yi ya bölünmeye veya çok daha büyük çatışmaya götürecek' dedik. O zaman bize 'kan mı istiyorsunuz, şehit cenazeleri gelmiyor ya' dediler. Biz de dedik ki 'Yemen'den, Balkanlar'dan da şehit cenazeleri gelmiyor. Eğer elinizi ayağınızı oralardan çekerseniz tabi ki şehit cenazeleri gelmez. Sordum kendilerine; 'çözüm süreci diyorsunuz, paketinin içinde ne var? Yoksa Yemen ve Balkanları bıraktığınız gibi oraları bırakmak mı istiyorsunuz? Paketi açın bakalım, oralara özerklik mi vereceksiniz. Yoksa orada bağımsı bir devlet mi ilan etmeyi düşünüyorsunuz?' Cevap gelmedi. Terörü sonlandırmak için onlardan beklenen şey içerideki teröristlerin yurt dışına gönderilmesi değil midir? Ama onlar tersini yaptı; Hatırlayın 2002 yılında şehirlerde terörist var mıydı? Dağdaki silahlı unsurları şehirlere indirdiler. Şehirlerdeki KCK yapılanması diye bilinen teröristleri de serbest bıraktılar. Şimdi kim terörist, kim değil bilinmiyor. Askerimiz telefonla konuşurken ensesinden vuruluyor, bankamatikten para çekerken vuruluyor. Evinde istirahat eden polislerimiz, yatağında şehit ediliyor. Sorumlusu kim? Çünkü savunan adamın yerine savrulan adamları getirdiler. Mazeretleri hazır; safmışız, aldandık, bu kadar basit."

'BU KADAR ALDANAN KADROYA ÜLKEMİ TESLİM EDİLİR?'

Mustafa Kamalak, iktidarı 'aldanma' konusunda eleştirdiği konuşmasının sonunda "Irak'ta Bush, Libya'da Nato, Amerika, Ergenekon ve Balyoz konusunda kendi ifadeleriyle 'Ne istediler de vermedik' dedikleri bir ekip aldattı. Çözüm süreci konusunda Apo aldattı. Peki, aldanmadığınız bir nokta var mı? Allah aşkına bu kadar aldanan ve savrulan kadrolara Türkiye teslim edilebilir mi?" sözlerini kullandı.

Mustafa Kamalak, partililere 1 Kasım'a kadar aralıksız çalışmalarını tavsiye ederek, salonda bulunan partilerle karşılıklı yemin etti. CİHAN