Mustafa Denizli'nin kendisini
takımda düşünmediğini öğrenmesi üzerine
Beşiktaş defterini
kapatma kararı alan Ali Tandoğan takımdan gönderilmesini haksızlık olarak belirtirken, şunları söyledi:
"Bu
sezon Ertuğrul Sağlam döneminde iki, Mustafa Denizli döneminde de iki olmak üzeri toplam dört maçta
forma giydim. Sonuç olarak çok fazla oynamadım. İlk 11'de oynadığım bu 4 maçın üçünde galip geldik, 1 kez de berabere kaldık. Ben Mustafa hoca ile 13 Aralık'ta oynadığımız
Ankaragücü maçı öncesi görüştüm ve benimle ilgili düşüncesini sordum. Devre arası eğer benimle yollarını ayırmak istiyorlarsa bilmek istedim. Ama bana "Benim seninle ilgili düşüncelerim olumlu. Hiç bir yere gitmiyorsun" dedi.
Daha sonra
Galatasaray derbisinin ardından yapılan toplantıda, Mustafa hocanın söylediklerinden herkes bir şeyler çıkardı. Ben takımda çok fazla oynamayan bir
futbolcu da olsam, almam gereken mesajı aldım. Şimdi toplantı da tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum ama sert bir konuşma yapmıştı. Ben de bu toplantıdan sonra menajerimi arattırdım ve eğer olumsuz bir durum söz konusuysa kendi yolumu çizmek istedim. Bu olaydan sonra Mustafa hoca ile
tatil dönüşü yeniden konuştum ve bana menajerimin kulübü aradığını ve benim gitmek istediğimi ifade ettiğini söyledi. Ben kendisine böyle bir düşüncemin olmadığını sadece benim dışımda yaşanan bir gelişme varsa haberdar olmak için temasa geçtiğimi ifade ettim. O da tekrar ben menajeri kulübü arayan
oyuncularla yola devam etmeyeceğimi söylemiştim dedi. Konuyu çok uzatmak istemedim.
Sonuçta hocanın düşüncesini anlamıştım. Yani
Delgado'nun menajeri arasaydı ona da mı yollayacaklardı. Hocamızın geçmişine ve yaşına duyduğum saygıdan dolayı tartışmak istemedim ve konuyu kapattım. Çünkü ben Beşiktaş'tan ayrılırken hocası ile
kavga edip ayrılan bir oyuncu olmak istemedim. Beşiktaşlı duruşu ile ayrılmak istedim. Emek verdiğim bir yerin arkasından konuşarak giden biri olmam ben. Teşekkür ettim. Umarım takım
şampiyon olur dedim ve ayrıldım."
"MUSTAFA HOCAYI BAŞARILI BULMADIM"
"
Ertuğrul Sağlam bu takımdan giderken 4 galibiyeti, 2 beraberliği vardı. Ben de dört maç oynadım 3 kez galip geldik, bir kez berabere kaldık. Eğer sezonun ilk yarısı sonunda bir
fatura çıkartılması gerekiyorsa dört mağlubiyetten bir şey çıkarmak gerekiyordu. Ben o dört maçta ta yoktum ama olabilirdim de. O gün oynayan arkadaşlarıma haksızlık etmek istemem. Onlar kötü oynadı, onlar gitsin d
emek istemiyorum. Sonuçta
ihalenin bizim üzerimize bırakıldığını düşünüyorum. Ben Beşiktaş'a gelmek için çok çalışmıştım. Burada oynarken de çok çalıştım, ama nasip buraya kadarmış. Benim tek üzüldüğüm nokta ortada hiç bir şey yokken bu şekilde gönderilmem oldu. Eğer birilerinin gitmesi gerekiyorsa bir çok isim gidebilirdi veya başka sebepler aranıp farklı isimlerde gidebilirdi. Birileri üzerine hiçbir şey almayıp sorumluluğu başkasına yıkmak istedi. Onlardan biri de ben oldum. Bu muameleyi hak etmediğimi düşünüyorum. Son olarak ben
Bursaspor maçında oynadım. İyi de oynadığımı düşünüyorum ve dışarıdan da böyle yorumlar aldım. Ama daha sonra kadroya giremedim. Gittiğim için çok üzülmüyorum ama mutlu da değilim. Bu forma ile futbolu bırakmak gurur verirdi. Yönetim kurulundan da kimse ile konuşmadım. Zaten ben onlarla ilgili açıklama yapmam. Sonuçta yıllarca beraber çalıştık. Onların arkasından konuşmam ve konuşturma da. Biz bir
aileydik ve üzüldüğüm bir çok konu benimle beraber gidecek".
"ARKADAŞLARIM ÇAĞRILIRKEN HEP ARKALARINDAN BAKTIM"
"Oynadığım dönemde de, oynamadığım dönemlerde de bana hiç
destek olmadılar. Taraftar beni bir kere bile yanına çağırmadı. Tek üzüntüm bu oldu. Keşke beni daha çok içlerine sindirebilselerdi. Arkadaşlarım çağrılırken hep arkalarından baktım" dedi."Ben üç buçuk yıl bu takımda oynadım ama hiç bir zaman rahat olmadım. Bu durum benim içimde hep bir kırgınlık yarattı. Hiç bir zaman tam anlamıyla rahat olamadım. Beşiktaş
taraftarı Türkiye'de takımına verdiği desteğe hep bir numara olarak anılır. Ama oynadığım dönemde de, oynamadığım dönemlerde de bana hiç destek olmadılar. Beni bir kere bile yanlarına çağırmadılar. Tek üzüntüm bu oldu. Ben bu takımda 80-90 maça çıktım. Bu karşılaşmalarda bana destek olduklarında daha iyi oynadım. Keşke beni daha çok içlerine sindirebilselerdi. Arkadaşlarım çağrılırken hep arkalarından baktım. Keşke bana üvey evlatmışım gibi davranmalardı. Ben kimseyi suçlamıyorum ama bana daha fazla destek verselerdi ben bambaşka bir futbolcu olurdum. Çünkü ben destek görmediğim zaman performansımı yüzde 60'dan daha yukarıya çıkaramıyorum. Sonuçta içimde kalan tek burukluk o oldu. Sanki beni hiç içlerine sindirmediler."
" BİR ÇOK YERLİ OYUNCUYU SİLİP ATTILAR"
"Bu takımda
yabancılara hep daha çok destek verildi. Hem içeriden, hem de dışarıdan, her zaman daha çok destek gördüler. Kötü oynayan yabancı bir futbolcu 6 -7 hafta formasını kaybetmeden oynadı. Bu durum bir çok
yerli futbolcunun da moralini bozuyordu. Bu durumları hep kendi aramızda konuşarak hallettik. Ama Beşiktaş'ta her zaman öncelik yabancı
futbolculara oldu. Eğer başarılı olabilseydik biz de onların arkasında dururduk ama başarıda gelmedi. Yabancıların hepsini oynatacağız diye bir çok yerli oyuncuyu silip attılar. Bize bir maç bile tahammül edemeyenler yabancılara kötü oynadıklarında bile destek oldular."
"HİÇ YAŞAMADIĞIM SIKINTILARI BURADA YAŞADIM"
"Kimse kendinde hata bulmadı ve hatalılar Seric ve Ali Tandoğan dendi. İhaleyi bize bıraktılar. Bence iğneyi başkasına çuvaldızı kendilerine batırmalılar". "Bugün itibari ile Mustafa hoca ile sorun yaşadığım için arkasından konuşacak biri değilim ama bir gerçek var. Her şey ortada. Ben her zaman futbolcunun yanındayım ve onların
mağdur duruma düşürülmesini istemem. Kaybettiğimiz maçlardan sonra da futbolcuların hatalı olduğu ifade edildi. Keşke bizim bir aile olduğumuz ve hataların herkes tarafından yapıldığı söylenseydi. Öyle olmadı ve bireysel olarak futbolculara yüklenildi. Futbolcular
hedef gösterildi. Tekrar söylüyorum. Ben ayrıldığım için bu açıklamayı yapmıyorum. Dışarıdan biri olarak baksam da Mustafa Hocayı başarılı bulmadım. Bundan sonra başarısız olsun demiyorum ama her şey ortada. Ben arkadaşlarımın başarılı olmasını ve
şampiyonluk yaşamasını çok isterim. Kimse kendinde hata bulmadı ve hatalılar Seric ve Ali Tandoğan dendi. İhaleyi bize bıraktılar. Ayrıca ben Mustafa Hoca'nın bazı gazetelerde "İçimizden bazı oyuncular takımın huzurunu kaçırıyor" diye bir açıklamasını duydum. Yine suçun başkalarına atıldığını görüyoruz. Bence iğneyi başkasına çuvaldızı kendilerine batırmalılar. Benim kesinlikle takımın huzurunu bozucu bir hareketim olmadı. Ben hocanın arkasından konuşan biri olmak istemiyorum ama sonuçta benim de canım yandı. Bana yapılanın haksızlık olduğu düşünüyorum. Ama üzgün değilim. Çünkü ben hayatımda hiç yaşamadığım olayları burada yaşadım. Hiç yaşamadığım sıkıntıları burada yaşadım. Ama kulübüme hep sahip çıktım".
"DELGADO İLE HİÇ BİR TÜRK OYUNCU KONUŞAMIYOR Kİ"
"Delgado ile hiç bir Türk oyuncu konuşamıyor ki. Diyalog kuramıyoruz. Kendisi zaten çok mülayim ve sakin bir oyuncu. Kaptanlık yapamayacak bir adam değil ama o da kendi sıkıntıları ile uğraşmaktan
kaptanlık yapamıyor. Nobre çok iyi bir insan ve çok iyi bir futbolcu. Ama en azından Türk bir futbolcunun ikinci kaptan olması daha iyi olurdu".
DHA