Ilk olarak Galatasaray Tekerlekli Sandalye ve Sutopu takımlarının kazandığı başarıları değerlendiren Adnan Polat, "Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, bu sezonu değil, geçen sezonu da namağlup kapattı. Sadece Türkiye Şampiyonu değil, Avrupa dördüncüsü de oldular. Bu sezonu sportif anlamda değerlendirdiğimiz vakit, su sporlarımız, Tekerlekli Sandalye Basketbolu ve bireysel şampiyonluklarımız oldu. Bu dönemde bize gerçekten büyük güç verdiler, katkıda bulundular. En azından maneviyatımızı yükselttiler. Ben onun için her iki şubeyi de tebrik ediyorum. Gelecek sene Tekerlekli Sandalye Basketbolu'nda Avrupa'da en azından final oynayacağımızı ümit ediyorum" diye konuştu. Futbol Takımının idmanlarını takip etmek istediğini belirten Adnan Polat, idmanlara işlerinin yoğunluğundan dolayı gidemediği dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün idmanlara gelip izlemek için yanıp tutuşuyorum ama zamanım yok. Aldığımız futbolcuların takıma büyük güç katacağı ve katkı sağlayacağından eminim. Ama benim beklentim esas bu rekabette evvelki sene şampiyon olan takımımızın oyuncuları da burada. Onların çok büyük bir çıkış yakalayacağını düşünüyorum. Takım halinde Türk futbolunda hem seyir zevki yüksek hem de iyi neticeler alan bir Galatasaray seyrettirmeyi umuyoruz" -"SEYIRCISIZ MAÇLAR DEZAVANTAJ"- Adnan Polat yeni transferler ve beklentiler konusunda ise şunları söyledi, "Transferler gerçekleşirken en büyük teşekkürü Adnan Sezgin ile Haldun Üstünel'e etmek lazım. Çünkü aldığımız kararları uyguluma konusunda bir buçuk ay boyunca gece gündüz koşturdular. Ben Ikisini de kutluyorum. Hedeflediğimiz tüm transferleri gerçekleştirdiler. Beklentimiz yüksek ama şuan için bir şey söylemek erken. Bizim en büyük sıkıntımız liglere seyircisiz başlamak. Beş maç aldığımız ceza. Seyircisiz oynamamız bizim için çok büyük bir dezavantaj. Bu bize çok büyük bir sıkıntı yaratıyor. Çünkü Galatasaray taraftarı, Galatasaray'ın ruhudur, bizi canlı tutan, motive eden, koşturan, başarıya ulaştıran taraftarımızdır. Onlarsız futbolun pek tadı tuzu olmuyor. Gönlümüzden geçen bu beş hafta seyircisiz dönemde Ali Sami Yen'de çıkacağımız maça lider olarak çıkmayı arzu ederek her maçımıza çıkacağız. Inşallah bir araya geleceğimiz o günde çok güzel bir tablo oluşturacağız. Galatasaray takımı bir değişim içinde şuanda, bu değişim süreci de bir sezonda yapılamaz. Bunun bir süresi lazım bu süreçte iki, üç sezonluk bir süreç olarak kabul edilmeli. Bizim için UEFA Kupası'nda çeyrek finalin altındaki bir sonuç başarısızlıktır. En az çeyrek final ve üstünü hedefleyip düşünmemiz lazım. O anlamda mücadelemizi yapıyoruz. Başlarında da Feldkamp gibi çok tecrübeli bir hoca var. Ben kendisiyle geçtiğimiz dönemlerde de çalıştım, kendisini çok iyi tanıyorum" Polat, mali çalışmalar hakkında da şu açıklamaya yaptı: "Bunun dışında mali olarak ciddi çalışmalarımız var. 2006-2007 senesinden hiç bir borcumuz yok. Profesyonel takımımızın çok cüzi bir alacağı var. Onu da lig başlamadan zaten ödeyeceğiz. UEFA'daki tüm davalarımız sona erdi. Ribery davası hariç hepsini kazandık. Bir çoğununda borcunu ödedik. Bizim için önemli olan konulardan bir tanesi de Seyrantepe'de yapılacak olan stadyum. Ağustos ayının içinde temeli atılır. Tabi onunda temelinin atılması, Galatasaray'a yeni bir soluk aldıracak. Güzel günler yakın. Başta Sayın Başkanımız olmak üzere tüm ekibimiz canını dişine takarak çalışıyor. Galatasaray taraftarını benim kadar yakından tanıyan herhalde az insan vardır. Çünkü ben otuz seneden beri bu taraftarla beraber yaşadım. Tribündeki şarkılar gibi beraber ağladık beraber güldük. Son Fenerbahçe maçındaki olaylar bizi çok üzdü. Ben tüm taraftarlarımızı eleştirdim Galatasaray'a yakışmayan hareketler oldu. Ama beni en çok üzen hadise, o gün kapılardaki güvenlik görevlilerinin bazıları nasıl kontrol ettilerse bilemiyorum, bizim stadımıza belki de hayatında ilk defa gelen böyle ellişerli, yüzerli gruplar vardı. Bu gruplar kapalı tribünde, açık tribünde ve numaralı tribününe, ilk defa Ali Sami Yen'e gelen kimin organize ettiğini bilemediğimiz gruplardı, içeri girer girmez koltukları, suları sahaya attılar.. Koltukları ve suları atanları çapulcu olarak adlandırdım, hala da çapulcu olarak adlandırıyorum. Bu tür eylemleri yapanları ben başka bir şekilde tanımlandıramıyorum"