GALATASARAY maçından önce
Baroni'nin ateşlediği olaylar.
Beşiktaş maçında da
Bilica'nın... Bir de
Bobo'nun
penaltı kaçırması. İsterseniz tersten başlayalım.
Mustafa Denizli'nin maçtan sonraki beyanatlarını dinlemedim. Daha sonra Hürriyet'teki yazımda sevgili Mustafa'ya seslendim. Dedim ki: “Penaltıyı Brezilyalı Bobo'ya değil, Şilili Tello'ya attırırdım.” Dün bu konuda çok sayıda
telefon geldi. Söyleyeceğim çok açık ve nettir. Bobo Brezilyalıdır. Beşiktaş'ta oynayan yine Brezilyalı arkadaşı Nobre vardır. Fenerbahçe'nin Brezilyalı kaptanı
Alex bunlarla çok samimi arkadaştır. Bunlar ailece görüşürler, gece gündüz beraberlerdir.
Karar verememiş
Öncelikle Bobo'nun kasıtlı bir şey yapacağı fikrinde değilim ama Mustafa Denizli'ye hafta içinde “Penaltı olursa ben atacağım” demesi ve sürekli penaltı çalışması biraz tuhaf geldi. Mustafa Denizli de bu konuda rahatsız olmuş ki, “Önce karar veremedim, sonra çalıştırdım” demiş.
Kendi ipinle asıl
Mustafa'ya şunu söylerim. İnsan hayatta her gün yeni bir şeyler öğreniyor,
ders alıyor. Tecrübeli bir hocasın ama kararsızsan yapmayacaksın. Ne dersin sevgili Mustafa. Başkasının ipiyle kuyuya düşmektense kendi ipinle asılmak daha iyi. Bakınız size iki tane maçtan bahsettim. Hep assolist Brezilyalılar. Baroni ve Bilica. Arsene Wenger'in o sözü müthiş: “Bir Brezilyalı yarar, ikisi karar, üçü zarar...”
Erman Toroğlu