Asla vazgeçmeyeceği sevdasını anlattı

Milli Takımımızın ilk devşirme futbolcusu olan, Mehmet Aurelio, milli takım formasından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Asla vazgeçmeyeceği sevdasını anlattı

İspanya Ligi'nde de "Mehmet" adını kullanmayı sürdüren Mehmet Aurelio, Futbol Federasyonu'nun çıkardığı aylık TamSaha dergisine verdiği röportajda, "Türkiye'den ayrılınca Milli Takım'da oynamaz" diyenleri de şaşırtarak her davete koşa koşa geldiğini söyledi. Hangi takımda ve ülkede oynarsa oynasın Türk Milli Takımı'nda oynamaktan vazgeçmeyeceğini, çünkü Türkiye'yi ve Türk Milli Takımı'nı çok sevdiğini söyleyen Mehmet Aurelio'nun röportajının ayrıntıları şöyle; Fenerbahçe taraftarı senin yokluğunu fazlasıyla hissediyor. Bu konuda neler söylersin? Fenerbahçe taraftarları gerçekten muhteşemdi. Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda yaratılan atmosfer sayesinde birçok takımı dize getirdik, önemli başarılar elde ettik. Bana gösterdikleri sevginin farkındaydım, bundan çok memnun oldum. İçlerinde bulunan hislerin karşılığının bende de olduğunu bilsinler. Türkiye'de yabancı futbolcular el üstünde tutuluyor. İspanya'da da aynı ilgi ve sevgiyle karşılandın mı? İspanya'da gördüğüm ilgi Türkiye'de gördüğüm ilgiye büyük ölçüde benziyor. Herkes benimle ilgileniyor, taraftarlar beni çok seviyor. Benimle fotoğraf çektirip imza almaya çalışıyorlar. Orada da taraftarlar kulüplerine ve futbolcularına tutkuyla bağlı. İspanya'da golcü bir kimliğe büründün. Aslında seni Trabzonspor'dan tanıyanlar hücum yönü çok iyi bir oyuncu olduğunu biliyor. Fenerbahçe'de ise ön libero alarak belli sınırlar içinde kalmak zorundaydın. Sen hangi bölgede oynamaktan daha çok memnunsun? Söylediğiniz gibi, Trabzonspor'da oynadığım dönemde forvet arkası olarak görev aldığım birçok maç oldu. Ancak Fenerbahçe'ye geldikten sonra savunma ile orta saha arasında iletişimi sağlayan bir oyuncu haline dönüştüm. Real Betis'te oynadığım mevki yine aynı. Yani ön libero olarak oynamaya devam ediyorum. Milli Takım'da da buna paralel olarak gidiyor. Sadece Real Betis'teki Teknik Direktörümüz Paco Chaparro beni bazen ileriye çıkmam konusunda uyarıyor. Ben de arkadaşlarıma destek verebilmek için ataklara katılıyorum. Bu ileri çıkışlarım gerçekten fayda sağlıyor galiba, çünkü Numancia ile oynadığımız maçta iki gol birden attım. Türkiye'ye gelen yabancılar için hep bir alışma devresinden söz edilir. Oysa sen İspanya'ya çok çabuk adapte oldun. Bunu nasıl açıklıyorsun? Türkiye'de uzun bir süredir forma giydiğim için bu problemi çoktan halletmiştim. İspanya'da ise her ne kadar Portekizce-İspanyolca birbirine yakın olsa da sosyal hayata ve yeni yaşam alanınıza alışmanız için biraz süre gerekiyor. İstanbul gibi büyük bir metropolde beş yıl futbol oynadım. Büyük kentin canlılığına ve onunla birlikte gelen bir sürü etkene alıştım. Şimdi yaşadığım Sevilla ise küçük ve sakin bir şehir. Artık küçük şehirde yaşamaya kendimi adapte etmeliyim. Henüz taşınma meselesini halledemedim. Bunu gerçekleştirdikten sonra problem kalmayacağını düşünüyorum. Zaten ben de ailem de yeni şehrimizi sevdik. Sevilla'nın daha küçük olduğunu söyledin. Sence küçük şehirlerde mi yoksa İstanbul gibi büyük kentlerde mi yaşamak daha eğlenceli? Biliyorsunuz, Türkiye'ye Rio de Janeiro gibi büyük bir şehirden geldim. Bu yüzden kalabalıkta yaşamanın ne demek olduğunu iyi bilirim. Ancak benim için iki türlü şehirde yaşamak da eğlenceli. Hepsinin kendine göre güzellikleri var. Bu arada İstanbul'un çok güzel bir şehir olduğunu ve orada olmaktan her zaman mutluluk duyduğumu da belirtmeliyim. Türkiye'den ayrıldıktan sonra Milli Takım'da bir daha oynamayacağın öne sürüldü. Ama sen sanki Türkiye'de doğup büyümüş bir oyuncu gibi milli görevini sürdürüyorsun. Bu konuda neler söylersin? Gerçekten bilmiyorum. Samimimi söyleyeyim, neden böyle yazılar çıkıyor onu da hâlâ anlayabilmiş değilim. Sonuçta ben profesyonel bir futbolcuyum. Şimdi yeni kulübüm için ter döksem de her zaman Türk Milli Takımı'na yardımcı olmayı sürdüreceğim. Bugüne kadar elimden gelenin en iyisini yaptım ve yapmaya devam edeceğim. Hangi ülkede futbol oynarsam oynayayım Milli Takım'a hizmet edeceğim. Çünkü Milli Takım'ı ve Türkiye'yi çok seviyorum. MEHMET İSMİNİ SEVİYORUM Buna paralel olarak şunu sorabilirim; İspanya'ya transfer olduğunda yine birçok kişi "Marco Aurelio" adını kullanacağını tahmin etti ve "Mehmet" ismini kullanınca gerçekten şaşkınlığa uğradı. Tabii benim de içinde olduğum büyük bir kesimin bundan çok mutlu olduğunu da söylemem lâzım. Bu soru bana İspanyol gazeteciler tarafından da birçok kez soruldu. "Neden Marco değil de Mehmet?" dediler. Mehmet ismini seviyorum. Bu şekilde anılmak ve onu kullanmak hoşuma gidiyor. Beğendiğin ön liberolar hangileri? Claude Makalele ve Patrick Vieira ilk aklıma gelen isimler. Her ne kadar ön libero olmasa da Steven Gerrard çok beğendiğim bir futbolcu. Türkiye'de oynanan futbolla İspanya'da oynanan futbolu karşılaştırdığında neler söyleyebilirsin? İspanya'da futbol Türkiye ile karşılaştırıldığında daha teknik ve hızlı gözüküyor. Türkiye'de de futbolun teknik yönü ağır basıyor, iyi oyuncular var. Bunun yanında Türk futbolu fizik güç de gerektiriyor. Senden İspanya ile oynayacağımız iki maçla ilgili bir değerlendirme almak isteriz. Açık söylemek gerekirse, geçtiğimiz Avrupa Şampiyonası'nda gerçekleşmeyen final mücadelesi şimdi olacak gibi gözüküyor. 2010 Dünya Kupası'na katılabilmek için final maçları da diyebiliriz. İspanya oynadığı futbolla ve kadrosuyla Euro 2008'i kazanmayı hak etmişti. Ancak biz de kazandığımız maçlarla ve geldiğimiz nokta açısından turnuvanın en sansasyonel takımıydık. 2009'da oynanacak iki maç da gerçekten büyük bir çekişmeye sahne olacak. İSPANYOLLAR TÜRKLERİ SEVİYOR İspanyollar Türk futboluna nasıl bakıyor ve bizim yapacağımız maçlarla ilgili neler düşünüyor? İspanyolların Türklere karşı bir sempatisinin olduğunu söylemeliyim. Milli Takımımızı da seviyorlar. Benim duyduğum kadarıyla takımımızdan övgüyle söz ediyorlar. 2002 Dünya Kupası'nda elde edilen üçüncülük, son Avrupa Şampiyonası'nda oynanan futbol hafızalarda. Oyuncuların isimleri ezbere biliniyor. Eleme grubundaki maçların çok zor geçeceği ve İspanya'nın işinin kolay olmadığı yazılıp çiziliyor. Belçika ve Estonya maçlarında kaybedilen puanlar beklenmedik oldu. Sence burada rakiplerin üstün direncinin yanında başka etkenler de rol oynadı mı? Bu takımların ikisi de bize karşı dirençli bir performans sergiledi. Kâğıt üzerinde zayıf gözüken rakipler, sahaya çıktığınızda aynı şekilde olmayabiliyor. Bu maçlarda da yaşanan buydu. Rakipleri hiçbir zaman küçük görmemek gerekir; çünkü hiçbir maçı oynamadan kazanamazsınız. Bir de futbolda geçmişle yaşanmaz. Bu yüzden, artık bu maçların ardından spekülasyon yapmak niye? Üç puan alamadık belki ama puansız da ayrılmadık. Her iki takımla da yapacağımız rövanş karşılaşmalarında bu kez galibiyeti yakalayacağımızı tahmin ediyorum. Dünya Kupası'na yükselme şansımızı nasıl görüyorsun? Şu anda 12 puanlı İspanya'nın dört puan gerisinde ikinci sıradayız. İyi bir takımımız var, iyi futbol oynuyoruz. İnşallah finallere gideceğiz. Real Betis'in ligdeki durumunu nasıl görüyorsun? Şu anda orta sıralarda mücadele ediyorsunuz? Takımımız yavaş yavaş iyi futbol oynamaya başladı. Umarım daha da iyi olacağız. Hedefimiz ligi beşinci ya da altıncı sırada bitirerek UEFA Kupası'na yükselebilmek. "İspanya'da oynamış olmak benim hayalimdi, artık bu yeter" diyor musun? Bundan sonraki hedef ne olacak? Küçük yaştan beri İspanya Ligi'nde futbol oynamayı hayal etmiştim. Ne zaman gerçekleşeceğini bilmiyordum. Şimdi bu hayalime kavuştum ve mutluyum. Açıkçası, gelecek hakkında şu anda hiç düşünmüyorum. Çünkü halimden memnunum. Betis ile üç yıllık sözleşmem var ve sadece Betis'te iyi futbol oynamaya odaklandım. CİHAN
<< Önceki Haber Asla vazgeçmeyeceği sevdasını anlattı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER