31
Ağustos-18
Eylül tarihleri arasında Litvanya'da düzenlenecek 2011
Avrupa Basketbol Şampiyonası için tüm
takımlar
hazırlıklarının son aşamasına geldi.
Almanya, B grubunun göz kamaştıran isimlerinden biri. Takımın
yıldızlarından Dirk Nowitzki'yi tartışmak bile bana göre çok yanlış. Nowitzki, dünyadaki her takım için son derece önemli ve faydalı bir
oyuncu. Nowitzki'nin şöyle bir özelliği var. Takımı bozan değil, takım yapısına uygun en önemli yıldız bir basketbolcu. Zaten oturmuş bir kadrosu bulunan ve Alman disiplininde oynayan bir takımın Nowitzki ile daha da kuvvetleneceğini düşünüyorum.
Bana göre Avrupa şampiyonasındaki en tehlikeli rakiplerimizden bir tanesi.
Almanya bizi İzmir'de ve Almanya'daki turnuvalarda iki maçta da yendi. Bir tanesinde Nowitzki yoktu. Alman takımının genel yapısına baktığımızda çok iyi
savunma yapan ve skor yönünden çok büyük silahları olmamasıyla birlikte Nowitzki gibi bir süperstara sahipler. Her pozisyonda sayıya Chris Kaman gibi NBA patentli oyuncuyu getirip bir tecrübeli uzun daha kattılar. Benim çok beğendiğim Dirk Bauermann gibi çok önemli bir coacha sahip. Bauermann takıma çok hakim. Alman coach, her maçta aynı standartta savunma düzenini sahaya yansıtıyor. Almanya'yı bu turnuvada önemli bir yerlerde görebileceğimizi düşünüyorum. Bizim gibi onlar da çok güçlü bir gruba düştüler.
İspanya gibi,
Sırbistan gibi, Almanya ve
Türkiye ile beraber bu
takımlarla sadece 4 takımın çeyrek finale çıkıyor olması da büyük şanssızlık.
Fransa ise her zaman her turnuvada şu görüntüyü verdi: "Çok yetenekli
atlet oyunculardan kurulu bir takım." Fakat bugüne kadar takım olgusunu sahaya yansıtamadı. Bu turnuvaya çok daha özellikleri olan NBA'de kendini ispatlamış hem
genç hem de tecrübeli oyunculardan kurulu bir ekiple geliyorlar. Çok tehlikeli bir durum. Çok fazla istikrarı olmayan, ama iyi günlerinde herkesi yenebilecek potansiyeli bulunan bir takım. Almanya gibi her maçta aynı disiplinle oynayan bir takım görüntüsünden de uzaklar. Fransa, her takımı yenebilir. Ama her takım da onları kötü günlerinde yakaladığında yenme şansına sahip. Çok yetenekli oyunculara sahipler. Önemli NBA patentli oyuncularına sahip. Tıpkı Almanya gibi onlar da Sırbistan ve
İtalya'nın arasından sıyrılıp ilk üçe girip, bir sonraki grupta ilk dörde girmenin mücadelesini verecekler.
İtalya uzun bir dönemden beri
milli takım seviyesinde önemli başarıya hasret. Tabii bunda önemli unsur, uzun zamandır yıldız oyuncu yetiştirememeleri. Takım olgusundan uzak bir basketbol oynamaları. İtalya, Barmiani gibi NBA'de başarılı olmuş bir oyuncuya sahip. Ve gerçekten başarıya hasret olmamaları da onları amacına ulaştırabilir. Onlar da Fransızlar gibi takım olabilirlerse çok can yakabilirler. Çok zor bir grupta oldukları için ilk üçe girmekte zorlanacaklar. Sırbistan, Almanya ve Fransa gibi önemli rakipleri var. Bana göre en büyük avantajları iyi savunma yapmaları ve sert basketbol oynamaları.
Hazırlık maçlarında izlediğim kadarıyla Sırbistan geçen seneki görüntüsünden uzak. Geçtiğimiz turnuvalarda son derece iyi oynuyorlardı. Takım olgusundan keyif alan ve birbirine çok bağlı, birbirini çok iyi tamamlayan oyuncular vardı. Bu turnuva öncesinde Sırbistan'ı birçok oyuncunun kendi takımlarında fazla süre alamamalarından ve sezonu başarısız geçirmelerinden dolayı eski başarılı görüntüsünden uzak gördüm. Fakat çok tecrübeli ve başarılı bir coacha sahipler. Hazırlık dönemini iyi geçirdilerse, grubun ve turnuvanın en önemli favorisi. Genç yaşlarına rağmen çok büyük tecrübeye sahip bir takım. En büyük özellikleri her türlü şartta sayıya yakın olmaları. Sayı potansiyeli çok yüksek olan bu takım özellikle ikili oyunlarda zaten çok başarılı. Var olan savunma zaaflarını biraz kapatabilirlerse pozitife çevirebilirlerse bu turnuvada
madalya şansı en yüksek takımlardan birisi olabilirler.
Letonya ve
İsrail'in önlerinde çok zorlu 4 takım var. Bunları aşıp bir üst tura geçmeleri oldukça zor. Ben İsrail'in can yakabileceğini düşünüyorum. Letonya da çok enteresan bir takım. İki takımın da bir üst tur şansının çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
İbrahim Kutluay - Zaman