İşte
spor yazarlarının
Galatasaray -
Hamburg karşılaşması için yorumları:
SAMİ YEN'DE ŞOK HEZİMET - KARELER İÇİN TIKLAYIN
Levent Tüzemen (
Sabah): Kulübe Kaybetti!
İnsanın inanası gelmiyor. Dakika 48; Galatasaray
Baros'la ikinci golü buluyor ve çeyrek
finalin kapısından içeri giriyor. Herkes "Turu geçtik" diye sevinirken Guerrero üç dakika içinde attığı iki golle Ali
Sami Yen cehennemini Hamburg adına cennete çeviriyor.
Kenar
yönetim oyuna müdahale konusunda bu kadar aciz kalır mı? Bu kadar yanlış değişikler yapar mı? Pitroipa'ya önlem almaz mı?
Bülent Korkmaz sahaya doğru bir kadro çıkarmıştı. Serkan sağbekteydi, Sabri de hem hücuma çıkıyor, hem orta sahaya
destek veriyor hem de Serkan'a
yardım ediyordu. Ayhan oyunu mükemmel yönetiyor, fedakar
Arda maestro gibi oynuyordu. Baros, Hamburg
savunmasının arasına müthiş koşular yapıyordu. Çek yıldızın kazandırdığı
penaltı çabukluğunun, attığı gol de klasının ürünüydü. Ama kenar yönetimin zekası maçı okumaya yetmediği için Galatasaray kaybetti.
Hasan Şaş bu görüntüsüyle oyuna giriyorsa
Semih de en az Hasan kadar oynardı. Ama Bülent Korkmaz bu cesareti gösteremedi. 2-2'den sonra Lincoln'ü çıkarması ne kadar doğruysa, fiziksel olarak hiç hazır olmadığı tribünden bile görülen Hasan'ı (Bunca yıllık arkadaşlığın hatırına da olsa!!) sahaya sürmesi o kadar yanlıştı.
Turgay Şeren (Akşam): Enayice Yenilen Goller
Galatasaray'ın Hamburg karşısında bir değil iki şansı vardı. Ama maalesef Galatasaray bu iki şansı kullanamadı. Bırakın kazanmayı, golsüz berabere bile kalmayı beceremediler. Ali Sami Yen'i dolduranlar, Galatasaray'ın 2-0 önde götürdüğü maçı görünce önce sevindiler, alkışladılar. 'Biz
Kadıköy'e doğru gidiyoruz' dediler. Peki ya sonra!
Kadıköy neresi;
UEFA finalinin oynanacağı yer değil mi? Sonra Galatasaray durdu. Neden durdu, kimse bilmiyor? Önce beraberlik oldu. Arkadan Hamburg
takımı maçı kazandı. Söylenecek bir şey yok...
Galatasaray
futbol takımı şu anda bebeklerden kurulmuş bir takım olarak gözüküyor. Lincoln diyorsun. Nerede Lincoln? Ben Lincoln'ü sahadan çıkana kadar görmedim. Siz gördünüz mü? Ayağını şöyle bir kıpırdattı mı? O zaman neyi konuşuyoruz Allah'ınızı severseniz.
Sevgili Bülent; takımın 2-0 öndeyken neden takımda bir değişiklik yapmadın. Neden
oyuncularına hücum yerine defansif görevler vermedin? Neden oyunu soğutmaya gitmedin? Burada senin de büyük hatan var... Galatasaray
futbolcuları kendi yarı sahasına kapanmalıydı.
İki farklı galibiyeti korumalıydı. Ama kim koruyacak, kim korutacak? Galatasaray rakibin üstüne üstüne gitti, kontrataktan üç tane gol yedi.
Hakan Ünsal (
Star): Hayallerin Bittiği Kabus Gibi Gece
Seyirci stadı hınca hınç doldurmuş, zaferi seyretmeye gelmişti. İlk yarım saat geçtiğinde maçta en dikkat
çekici isim, usta bir defans oyuncusu gibi takımı yönlendiren ve Galatasaray'da bugüne kadar oynayan en
teknik stoper olan Kewell'dı... Sabri'nin çalışkanlığına, diğer oyuncuların mücadelesi de ekleniyordu.
Lincoln'ün yakın markajda etkisiz kalması ve Baros'un yalnızlığı, gol bulma şansını sıfıra indiriyordu. Takım için her şeyini ortaya koyan isim ise yine Arda idi. Geriye iyi yardım eden orta saha, Hamburg'un gelmeye çalıştığı dakikalarda, pozisyona girmesini engelliyordu.
atılan 2 gol Galatasaray'ı çok rahatlatmış olacak ki,
Bordeaux maçının ikinci yarısındaki kabus tekrar geri döndü. Yine 2 farkı yakalayan Galatasaray, yine kısa sürede yenilen 2 gol...
Herkesi şoke ettikten sonra toparlanan Galatasaray, ilk yarıda yaptığı iyi pas trafiğini tekrar devreye soktu. Maç Almanya'daki görüntüye döndü. Hamburg kendi alanına hapsoldu ama pozisyon da vermediler.
Lincoln, bir önceki Hamburg maçında hocasına yaptığı hareket sonrası, bu maçta sahadaki haliyle, kendisiyle ilgili yorum yapılamayacak kadar kötüydü.
Galatasaray, milli maç arasına girmeden önce,
Eskişehir maçını oynayıp, sakatlarının dönmesini bekleyecek. Elinde kalan tek hedefe çok daha sıkı sarılmak zorunda...
Ahmet Çakır (Zaman): Bu İş Tamam Derken...
Galatasaray, Hamburg karşısında tam işi bitirdi denilen dakikalarda yediği olmayacak iki golle UEFA Kupası'na
veda etti. Sarı Kırmızılı takım çok korkulan savunmasından ziyade
kaleci De Sanctis'in yediği gollerle yıkıldı.
Beklendiği gibi Kewell, stoper oynayacaktı. Mehmet Güven'in yerine Serkan
Kurtuluş 11'de şans bulmuş, Sabri de öne çıkarılmıştı.
İlk 10 dakika geride kaldığında durum Cim Bom için pek parlak görünmüyordu. Tarafsız gözle
bakan biri, 'Bu maçı maviler rahat kazanır' derdi. Özellikle Serkan Kurtuluş'un Jonathan Pitroipa'nın gölgesine bile yetişemeyişi ciddi sorun olacak gibiydi...
Bu arada stoper oynaması herkesi endişelendiren Kewell tam tersine savunmadan sakin ve dengeli çıkışlarıyla yeni bir
Popescu modeli ortaya koymuş gibiydi...
golle dağılan Cim Bom'un ikinciyi yemesi de sadece 2 dakika sürdü. Bu golde de kaleci yok gibiydi. Böylece tıpkı Bordeaux maçındaki gibi garanti görünen maç bir anda elden uçup gitmişti. Artık yeni bir mucize gerekiyordu. Kalan süre bunun için yeterli olmanın ötesinde fazlaydı bile. Ancak Bülent Korkmaz'ın
Ümit Karan ve Hasan Şaş ile hamle yapmaya çalışması, yaşanan çaresizliğin belgesi gibiydi.
Hamburg atakları karşısında tamamen dağılan Cim Bom'un bu golü ağlarında görmesi de gecikmedi. Serkan'ın yerine Nonda'nın alınmasıyla sıfırlanan savunma güvenliğinin bu sonucu vermesi normaldi.
Oyun başka türlü olsa "Yine de teşekkürler Galatasaray" deyip bu
defteri kapatırdık. Ancak gerçekten avucunun içindeki çeyrek finali verdi Sarı Kırmızılı takım. Üzücü olan buydu...
Cüneyt Tanman (
Takvim): Böyle Olmamalıydı
Futbolda olmaz olmaz diye birşey yok. İlk maçta deplasmanda 1-1'lik avantajlı bir skor Ali Sami Yen'de 55'e kadar 2-0 ve turu kaybediyorsunuz. Olmaz, oluyor. Bordeaux maçında mucize eseri tur gelmişti bu defa mucize gerçekleşmedi. Avantaj önemli ama koruma iç güdüsü, stresi de beraberinde getiriyor. Maçın ilk 30 dakikasında ve maç 2-1 olduktan sonra bunu çok açık olarak gördük. Oyunun ilk bölümlerinde topla oynama oranı Hamburg'un lehine yüzde 38'e karşı 63, olması bunun önemli bir göstergesi.
Oyuncuların çoğu elinden gelen herşeyi yaptı. Bir kişiyi hariç tutuyorum Lincoln.. Sahada bu kadar silik ve etkisiz olması bu kadar kötü oynaması mümkün değil. Dün
akşamki görüntüsü ancak kapris ve intikam olarak nitelendirilebilir. Bülent Korkmaz'ın hem kadro kurulumu hem de oyuncu değişiklikleri elinin çok bol olmadığını söyleyebiliriz. Ancak bunlar yapılabilirdi. Galatasaray elenmesine rağmen sahada aslanlar gibi mücadele eden oyunculardan da bahsetmek lazım. İlk sırayı Arda alıyor.
Galatasaray'da herşeyini vererek vazifelerini hakkıyla yerine getiren isimler oldu. Final hayali güzeldi, az kalsın hayalin ötesine geçecek ve gerçeğe dönüşecekti. Ne yazık ki olmadı. Böyle bitmemeliydi.
Yalçın Dümer (Fanatik): Sadece Arda
Florya'da ayakta kalmış futbolcu bulmak
karaborsa. Çare yok, kalan sağlar bizimdir. Bülent Hoca da öyle demiş, sürmüş ögrencilerini Hamburg önüne. Nerden bakarsak zor, hem de ne zor. Hayırlısı diyelim...
Kewell stoper göreviyle nostalji yaşıyor o bölgede sırıttığı gerçek, fakat attığı penaltı ömre bedel. Genç Serkan, Sabri'nin arkasında titremiyor. Sabri demişken bitmek tükenmeyen bir enerji, ah bir de son vuruşlar adrese gitse.
Gecenin starı malum kişi, maçtan önce Yürüyebiliyorsam oynarım' diyen ve sınırları zorlayan Arda. Penaltıya giden yolda o, Baros'un imzasında yine o. İki saçma sapan gol, tüm güzelliği yerle bir eden. İtalyan eldivenin katkılarıyla. Şaşkınız, saldırıyoruz umarsızca Bordeaux benzeri bir
sürpriz arayarak...
Evet Lincoln ve De Sanctis dışındaki herkesin emekleri heba oldu bir kaç dakika içinde. Yine de bizi buraya kadar umutlara taşıyan bu çocukları
tebrik ediyorum...