Yaklaşık 190 mi
lyon nüfusa sahip bu fakir Latin
Amerika ülkesinin tartışmasız en büyük zenginliği
futboldur.
Brezilya Tüm dünyanın da en bereketli
futbolcu kaynağıdır. Bu nedenle Dünya üzerindeki futbol kulüpleri, kadrolarını Brezilya'dan
transfer ettiği yeteneklerle takviye ederek hem gücüne güç katar, hem de taraftarını tribünlere çekmeyi başarır.
Peki Brezilyalı
futbolcular nasıl bu kadar yetenekli olabiliyor? Bu sorunun cevabı hiç şüphesiz yıllardır aranmakta; ancak kesin bir
yanıt tam olarak hala bulunamamaktadır. Bazıları bu soruyu, fakir
gençlerin bu oyundan başka kurtuluş çarelerinin olmadığı ve tüm gelişimlerinin yanında umutlarını bu yöne kaydırdıkları şeklinde cevaplıyor. Bazıları ise, futbolun krallarının hep aynı coğrafyada yetişmesini, uzun kumsallara sahip bu ülkede, çocukların plajlarda özgürce top oynayarak büyümeleri ile açıklamaya çalışıyor. Yani bu sava göre, kumda özgürce top oynayarak büyüyen çocuklar, sıkı disiplinli
Avrupalı yaşıtlarına göre daha gelişmiş top tekniğine ve futbol zekasına sahip olabiliyorlar. Brezilya'nın unutulmaz sol kanat
oyuncularından Leonardo'nun "Brezilya'da çocuklar her zaman oynar; ama son derece özgürlerdir. 8 yaşındaki çocuklara sağ bek oynamak zorundasın diyemeyiz" şeklindeki açıklaması bizlere oyuncuların yetişme şekli konusunda önemli bir fikir veriyor. Öyle veya böyle, Brezilya gençliğinin büyük bir çoğunluğu, ‘
Pele, Zico, Kaka,
Ronaldinho,
Ronaldo veya
Robinho' olabilmenin hayaliyle büyüyor. Sonuç olarak, Brezilya halkı futbolu seviyor ve tüm dünyanın bir numaralı futbolcu fabrikası olmayı sürdürüyor.
Dünyanın ve özellikle Avrupa kıtasının büyük kulüplerine baktığımızda kadrolarında Brezilyalı futbolcu barındırmayan
takımın olmadığı gözlemlenmektedir. Mutlaka en az bir Brezilyalı bu kulüplerde
forma giymektedir. Ve bu isimlerin, kulüplerinin aldıkları başarılarda göz ardı edilemeyecek derecede önemli roller oynadıkları görülür. Büyük çoğunluğu yer aldıkları takımların en önemli
yıldızı, taraftarında sevgilisi konumundadırlar. Bununla birlikte Avrupa'ya transfer olmuş her Brezilyalı başarılı olacak diye bir garanti ya da bir genelleme yoktur. Bizde bu yazımızda, Avrupa futboluna büyük paralarla transfer edilmiş; ancak daha sonraları, o veya bu sebeple, bekleneni verememiş bazı Brezilyalı futbolcuları sizlere tanıtmak istiyoruz. İşte transferleri bekleneni verememiş bir başka deyişle fiyaskoyla sonuçlanmış Brezilyalı yıldızlar:
DENİLSON (Real Betis)
Dünya futbol tarihinin belki de en büyük hayal kırıklıklarının başında Denilson gelmektedir. 1998 yılında, 21 yaşındaki futbolcu, Sao Paulo'dan
İspanyol kulübü
Real Betis'e transfer olduğunda herkesi şaşırtmıştı. Çünkü genç futbolcu, bir
sezon evvel Brezilya forması altında,
FİFA konfederasyon kupasında oynadığı futbolla
parmak ısırtmış ve turnuvanın en değerli futbolcusu seçilmişti. Bütün büyük kulüplerin transfer listelerinin bir numarasında o vardı. Ancak kimsenin beklemediği oldu. Real Betis onun transferini gerçekleştirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. İspanyol Kulübü, O dönemin
rekor fiyatı olan 32 milyon doları ödeyerek, Denilson'u devlerin elinden kaptı. Bu şekilde bir anda dünya futbolunun gündemine oturdu. Gerçekten üstün yeteneklere sahip bir futbolcu olan sambacı, o günlerde Betis taraftarına da büyük heyecan verdi. Ancak bu transfer hem Denilson'un kariyerine, hem de Real Betis'e büyük bir
darbe vuracaktı. Şampiyonluk umuduyla sezona başlayan Denilson'lu Real Betis hayal kırıklığı yaşayacak ve küme düşmekten kurtulamayacaktı.
İspanya'ya uyum sağlamakta sorun yaşayan genç futbolcunun en çok eleştirilen yönü, topu ayağında fazla tutmasıydı. O ise, bu eleştirilere sinirleniyor ve "Neden insanlar topla çok oynadığıma kızıyor anlamıyorum; topla oynamayı seviyorum; geçmişime baktıklarında topu fazla tutarak takımıma yaptığım katkıyı göreceklerdir” diyordu. İkinci ligde oynamak istemeyen Denilson ertesi sezon Brezilya ligine, Flamengo'ya kiralandı ancak orada da bekleneni veremedi. Döndüğü Betis'te beş sezon daha forma giyen yetenekli futbolcu, sıradan bir oyuncu olmanın ötesine geçemedi. Zaman zaman iyi maçlar çıkarsa da, hiçbir döneminde İspanya liginin büyük futbolcularından sayılmadı. Bu sürecin ardından bir zamanların en pahalı futbolcusu Denilson, 2005 yılında Bordeaux'a açıklanmayan bir
ücret karşılığında transfer oldu. Sambacı Fransa'da da eski şaşalı günlerinden çok uzaktı. Bir sezon kalabildiği Bordeaux'dan Suudi
Arabistan ligine transfer olan Denilson, burada ise, ancak 15 maç oynayabildi. Şansını bir kez de, Amerika'da denemek isteyen sol ayak, sekiz maç sonrasında Dallas'dan ayrıldı. Bu sezon başında
Palmeiras forması altında ülkesine geri döndü. Denilson ilerlemiş yaşına rağmen, tecrübesini kullanarak kendisine tanınan bu son fırsatı iyi değerlendirmek ve ülkesinde ikinci baharını yaşamak istiyor.
Kulüp takımlarındaki başarısızlıklarına rağmen Brezilya milli forması altında 61 maça çıkan Denilson'un kariyerinde bir Dünya, bir Konfederasyon kupası ve bir de Copa Amerika
şampiyonluğu bulunması ilginç bir ironi.
RAFAEL SOBİS (Real Betis)
Brezilyalı futbolculardan dili yanan takımların başında sanırım Real Betis geliyor. Bu takımın Brezilya'dan yaptığı transferler, her nedense çoğunlukla hayal kırıklığına sebep oluyor. Ancak Sobis'e, Denilson kadar yüksek bir ücret ödenmemesi ve onu sattıklarında para kazanmaları sanırız Betis'i sevindirmiştir. Brezilya'nın İnternacionel takımında yıldızı parlayan sambacı attığı goller ve oynadığı futbolla bir anda Avrupa'nın büyük kulüplerinin dikkatini çekmişti. Brezilya liginde oynadığı iki sezonda 28 gol atan başarılı forvet, 2006 yılında Brezilya liginin en başarılı onbirinde yer aldı. Milan'a transfer olacak derken, Real Betis'e transfer olması futbol otoritelerini şaşırttı. İspanyol ekibinde oynadığı iki sezon boyunca lige hep iyi bir giriş yapan genç futbolcu daha sonraları ise, o performansını hep arattı. Betis'e ilk transfer olduğunda burasının onun için daha önemli kulüplere basamak olacağını düşünenler, genç futbolcunun Birleşik Arap Emirliklerinden Al-Jazira takımına transfer olduğunu duyunca büyük hayal kırıklığına uğradılar.
Rafael Sobis'in de, bazı Brezilyalı futbolcular gibi kariyerinde ilerlemek yerine, maddi kazançlarını ön plana çıkarması futbolseverleri üzse de, yaşının henüz genç olması ona bir avantaj sağlıyor. Yirmi üç yaşındaki sambacıyı belki de önümüzdeki yıllarda yine Avrupa sahnesinde görebiliriz. Dokuz kez Brezilya
milli takım forması giyen genç futbolcu, 2008
olimpiyat oyunlarında üçüncü olan Sambacılarında kadrosunda yer alıyordu.
NİLMAR (O.Lyon)
Nilmar, Avrupa liglerinde transferde başarı oranı en yüksek kulüplerden biri olan Lyon'un verim alamadığı ender futbolculardan biridir. Sobis gibi Brezilya'nın İnternacionel kulübünde yetişen genç sambacı 20 yaşında 5 milyon paund'a transfer olduğu Lyon'da sonradan oyuna girdiği
Rennes maçında iki gol birden atınca,
Fransız kulübü çok umutlanmıştı. Ancak deyim yerindeyse ‘hevesi kursağında' kaldı. Bu goller Nilmar'ın o sezon ligde atacağı yegane gollerdi. Forvet hattında Wiltord, Govou ve
Baros gibi yıldızları bulunduran Lyon, genç golcüden umduğunu bulamadı. O yılı uzun bir süre yedek kulübesinde geçiren sambacı, ilginçtir ki, şampiyonlar liginde oynadığı maçlarda da ancak iki gol atabilecek: bu goller ise, ne yazıktır ki,
Fenerbahçe'ye nasip olacaktı. Ertesi yıl ülkesi takımlarından Corinthians'a kiralanan Nilmar'ın yıldızı bu takımda yeniden parladı. Ancak Lyon onu bir daha kadrosunda düşünmedi. Corinthians'a bonservisiyle birlikte transfer olan Nilmar bu takımda oynadığı 55 maçta 39 gol atma başarısı gösterdi. İki yıl oynadığı Corinthians'dan bonservisini bazı nedenlerle bedava alan genç yıldız Avrupa kulüplerinden
teklifler almasına karşın eski takımı İnternacionel'e transfer oldu. Burada da gollerini atmaya devam eden Nilmar, önümüzdeki yıllarda Avrupa futbolunda tekrar boy gösterebilir. Geçtiğimiz sezon sonunda Fenerbahçe ve Galatasaray'a transfer olacağı şeklinde söylentileri dolaşan Nilmar, Brezily
a milli takımı
teknik direktörü Dunga tarafından zaman zaman kadroya çağrılıyor.
KLEBERSON (Manchester United):
Brezilya, 2002 Dünya kupasını kazanırken Ronaldinho, Ronaldo ve Rivaldo kadar ön plana çıkan bir isim de orta sahada forma giyen Kleberson'du. Hatta şampiyon Brezilya'nın teknik direktörü Scolari bir çok yıldıza sahibim ancak en iyi futbolcum Kleberson açıklamasıyla, sambacının kalitesini gözler önüne seriyordu. Dünya Kupası sonrası bir çok Avrupa kulübünden teklif alan genç yıldız
İngiltere liginin devi
Manchester United'ı seçerek, kariyerinin en önemli sıçramasını yaptı. 6.5 milyon paunda transfer edilen Kleberson Manchester tarihinin de ilk Brezilyalı futbolcusu oldu. Ancak sonuçlar ne Kleberson için ne de Manchester United için istenildiği gibi olmadı. Sahaya çıktığı ikinci maçta omzundan sakatlanan başarılı futbolcu 2.5 ay sahalardan uzak kaldı. Döndüğünde ise hem kulübündeki hem de milli takımdaki formasını kaybetmişti. "Sıcak Brezilyalı”, "
soğuk İngiltere'ye” uyum sağlayamamış ve eski mutlu günlerinden çok uzaklara sürüklenmişti. İki sezon kaldığı İngiltere'de sadece 25 maça çıkabilen Kleberson, transfer edildiği fiyatın yarısından azına
Türkiye ligine, Beşiktaş'a gönderildi. Sambacının Ülkemizdeki macerası da hayal edilenden çok farklıydı. Bu birliktelik ne Kleberson'a, ne de Beşiktaş'a fayda getirmedi. Kleberson sözleşmesi henüz sona ermemesine rağmen Beşiktaş'tan ayrıldı ve ülkesine döndü. Bu hareketi nedeniyle Fifa tarafından dört ay futboldan men edilen Brezilyalı futbolcu, ayriyeten para cezasına da çarptırıldı. Halen ülkesi takımlarından Flamengo'da forma giyen Kleberson'un adı artık Brezilya milli takımıyla uzaktan yakından anılmıyor.
RAFAEL SCHEİDT (Celtic) :
1999 yılında Iskoçya'nın ünlü futbol takımı Celtic, yaklaşık 5 milyon paunda Brezilyalı savunmacı Rafael Scheidt'i transfer ettiğinde, tarihinin en kötü transferini gerçekleştirdiğini bilmiyordu. Kenny Dalglish ve John Barnes yönetiminde güçlü bir kadro kurmak isteyen Glasgow ekibinde, sambacı'nın transferi teknik heyetinde gözden düşmesinin en önemli sebeplerinden biri oldu. 5 milyon paund'luk maliyetine rağmen, sadece 3 maçta forma giyebilen Scheidt, adının
İngilizce okunuşu "pislik” kelimesini çağrıştırdığı içinde
rakip takımların renkli tezahüratlarına maruz kaldı. Sakatlıklar ve uyum sorunu Brezilyalı futbolcunun en büyük sıkıntısı oldu.
Kayıp geçen bir sezonun ardından ülkesinde Corinthians'a önce
kiralık, daha sonra da bonservisiyle birlikte verildi. Sambacı futboluyla değil; ancak transferindeki hayal kırıklığı ile dünya futbol tarihindeki yerini aldı. İngiltere'nin
Guardian gazetesinde 2001 yılında yazılan bir makalede Brezilyalı futbolcu "futbol tarihinin en kötü ikinci transferi” olarak gösterildi.
2006 yılında Botofago takımı tarafından serbest bırakılan Scheidt, şu sıralar Çin liginde Shaanxi Baorong takımında forma giyiyor.
Son Söz:
Yazımın başında anlattığım gibi Brezilya dünyaca ünlü yıldızlara sahip ancak, bu, transfer edilen her Brezilyalı başarılı olacak demek değil. Yukarda anlattığımız örnekleri daha bir çok isimle arttırmak mümkün. Ancak sizlere en öne çıkanları, tüm dünyaca bilinenleri tanıtmak, bilenlere de hatırlatmak istedim. Ülkemize de Brezilya'dan transfer olmuş ve hayal kırıklığına sebebiyet vermiş bir çok futbolcu geldi. Fatih Terim'in Galatasaray'ın başına geldiği ikinci dönemde transfer edilen Felipe ve Fabio
Pinto yüksek paralar karşılığı kadroya katılmış ancak beklenenden çok uzak performans sergilemişlerdi. Beşiktaş'ın Brezilya milli takımında da forma giyen Ricardinho ve Amaral'ı transfer etmesi, Trabzon
spor'un Bundesliga'nın yıldızlarından Marcelinho'yu renklerine bağlaması,hep hayal kırıklığı ile sonuçlanmış birlikteliklerdir. Ancak Brezilya kökenli bir ismin Milli takımımızda başarıyla forma giymesi ise bizim kazancımızdır.
Oğuzhan ÖZBEK / SamanyoluhaberTV spor koordinatörü
Kaynak: Futbol Extra