Şampiyonlar Ligi çeyrek
final rövanşında
Chelsea ile
Liverpool, önceki gece kolay kolay hafızalardan silinmeyecek bir 90 dakikaya
imza attı. İlk maçta Liverpool'u deplasmanda 3-1 yenen Chelsea, 4-4'lük skorla adını yarı finale yazdırdı.
Premier Lig'de şampiyonluğu kovalayan iki
takım, devler arenasında hem fiziksel hem de
psikolojik sınav verdi. Dünyanın dört bir köşesinden canlı olarak izlenen karşılaşma
futbol adına bir resital sundu. Atılan goller,
teknik adamların yaşadığı endişeler, tribün manzaraları, üzüntü ile sevinç arasındaki gelgitler adeta futbolun ruhunu yansıtıyordu. Hakemin bitiş düdüğünü çaldığında ister istemez geçen hafta sonu oynanan G.Saray-F.
Bahçe maçına gidiverdik. Dünyanın sayılı derbileri arasına soktuğumuz bu mücadelenin futbolumuza nasıl
darbe vurduğuna şahit olduk. Saha içi ve tribün görüntüleri ile ne kadar gerildiysek, futbol kalitesi olarak da o kadar sıkılmıştık.
Acaba bizim derbimiz Chelsea-Liverpool maçından daha mı zordu? Yoksa bizim evin çocukları maçın son dakikasına kadar kazanma ve kaybetme sınırında mı mücadele verdi? Takımlar,
taraftarlar,
futbolcular, statlar hatta oynanan futbol açısından büyük bir fark vardı. Drogba'nın 4. golden sonra tribünlere "bu iş bitti" işaretini yapması tur baskısı değil miydi? A kalite futbol sonrası iki takımın alkışlarla soyunma odasına uğurlanması imrenilecek sahnelerdi. Şimdi bizim futbol camiası G.Saray-
F.Bahçe maçındaki olayların neden meydana geldiğini araştırsın, tartışsın. Kulüpler başarısızlığın faturasını kesecek günah keçileri arasın. TFF bir tezgah kurmadığına kamuoyunu inandırmaya çalışsın. Taraftar
destek veriyorum diyerek arkasında bıraktığı çirkinlikleri görmemeye devam etsin. Bizler de Chelsea-Liverpool maçında olduğu gibi sergilenen güzel enstantaneleri hayranlıkla izleyerek "Neden bizde yok?" sorusunu sorup tartışmaya devam edelim.
İŞTE MAÇIN GOLLERİ