Beyaz bir sayfa açtım

Galatasaraylı futbolcu Sabri Sarıoğlu, futbol yaşantısında beyaz bir sayfa açtığını ve bu sayfaya güzel şeyler yazmak istediğini belirtti.

Beyaz bir sayfa açtım

Sabri, Galatasaray Kulübü'nün aylık resmi yayın organı Galatasaray Dergisi'nin kasım ayı sayısındaki röportajında, maç içinde verdiği tepkiler nedeniyle daha sonra kendisine çoğu kez kızdığını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Sezon başından beri hakemlerle olsun, rakip oyunculara olsun, olumsuz gözüken davranışlarımı azalttım. Özeleştirimi iyi bir şekilde yaptım. Daha önceki yaptığım hareketlerim kötü niyetli değildi, ama hırslı bir oyuncuyum. Hırsımı bazen böyle olumsuz yerlere çekiyorum. O da beni kötü gösteriyor. İnsan yaptığı hatalardan ders almasını bilmeli.'' Belli bir kesimin, kendisindeki değişikliğini fark ettiğini anlatan Sabri, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''Fakat kötü zamanda eleştirilerin sesi daha yüksek çıkıyor. Yanlışlığı ortadan kaldırınca, takdirini almak daha sessiz oluyor. Ben aslında bunu çok fazla dile getirmek istiyorum, tepki toplarım diye söyleyemiyorum, çünkü motivasyon açısından çok önemli bu nokta. Kendime bu konuda beyaz bir sayfa açtım, bu beyaz sayfaya güzel şeyler yazmak istiyorum. Dikkat ederseniz, Gaziantepspor maçında bir penaltı pozisyonu vardı. Eski Sabri olsa, itirazında ısrar ederdi, ama ben penaltı pozisyonunun ardından hakeme 'Penaltı değildi' dedim. Hakem de bana 'penaltıydı' dedi. Saygı duyduğumu söyledim. Yani bu bir örnek ve benim için güzel bir şey.'' Bu konularda daha büyük futbolculardan uyarılar aldığını anlatan Sabri, ''Mesela Ergün Penbe'nin bana bu konuda uyarıları olurdu. Benim gördüğüm en centilmen oyuncudur. Bana çok kızdı bu tavırlarımdan dolayı. Bu sene yine kendisi ile başa baş konuşmalarımızda daha dikkatli olmamı söyledi. Tabii kendim de bu durumu çok sorguladım. 25 günlük bir tatil dönemimiz vardı. Bu dönemde kendimle baş başa kaldım. Geçmiş dönemlerdeki hatalarımı değerlendirme ve elekten geçirme şansım oldu. Bunda ailemin ve arkadaşlarımın da katkısı var'' ifadesini kullandı. ''TEPKİLER DOĞRU DEĞİL'' Taraftarların, takımdan başarı beklediğini anlatan Sabri, o başarı gelmeyince insanların hayal kırıklığına uğradığını, bazılarının fazla, bazılarının daha az tepki aldığını belirtti. Sabri, şöyle devam etti: ''Yıllardır bu kulüpteyim. 16. yılımı geçiriyorum. Tabii ki benden beklentiler fazla olacak. Daha iyi oynamamı isteyecekler. Bu beklentiler içinde ortada bir başarısızlık varsa, kendi payıma düşen kısmını üstlenmeliyim, ama bu tepkiler doğru mu, bence değil. Avrupa liglerini de izliyoruz. Bir oyuncu kötü şut ya da pas atsın, bir uğultuyla karşılaşmıyor. Alkışla destek alıyor. Bu, oyuncuyu da olumlu etkiler. Yani burada taraftar takımını olumlu yönde itiyor.'' Sabri, bu baskının kendisini etkileyip etkilemediğine ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı: ''Bu, baskının derecesine bağlı. Kötü bir şut çekiyorsun ve homurdanmalar oluyor. Bir sonraki pozisyonda insan mutlaka tedirgin olur ve 'Acaba şut çektiğimde kötü giderse baskı üzerime yoğunlaşır mı?' diye düşünür. Taraftarlar, futbolcuya verdikleri destekle, çekilecek bir şutun daha iyi olmasını sağlayabilirler. Tabii burada her şeyi taraftara yüklememek gerekir. İşin büyük kısmı futbolcuda, ama taraftar da etken, bu unutulmamalı.'' Maçlarda şut atma konusunda madalyonun doğru yüzünden bakmak gerektiğini belirten Sabri, ''Şut çekersiniz, top gol olabilir, dışarı gidebilir ya da kaleci kurtarabilir. Yani atak biter. İnsanlarda bunun hayal kırıklığı yaşanıyor. Futbol sonuç oyunudur ve şut çekmezsiniz gol olmaz. Denemek lazım. 10 şut çekersiniz, dokuzu dışarı gider, biri gol olur ve o gol maçta size galibiyeti getirir. Futbolcu, topu müsait pozisyondaki arkadaşına vermek yerine kaleye şut çekebilir. Bunun yanlış tercih olduğu top kaleye girmeyince ortaya çıkar. Kısaca şut imkanı yakalanmışsa futbolcu vurmalı'' görüşüne yer verdi. Sabri hep tartışılan oyuncu olması konusunda ise şunları kaydetti: ''Bunun baskısı var üzerimde. Zaten bu konuştuklarımız birbirini tetikliyor. İyi mi oluyor, kötü mü oluyor dersen, tabii ki kötü bir durum. Futbolcunun kafasında olumsuz ayrıntılar dolanmamalı. 2002-2003 sezonunda ilk oynamaya başladığımda, ne yaparsam yapayım destek görüyordum. Yeni bir yüzdüm ve herkes destekliyordu. Yıllar geçti ve yüzler eskidi, tolerans da azaldı. Bu aslında sadece benim sıkıntım değil. Türk futbolunun geleneği olmuş bu durum. Örneği sadece ben değilim. Birçok isim sayabilirim.'' Kadro dışı kaldığı dönem, hak etmediği şeyler yaşadığını kaydeden Sabri, ''Neler yaşadığımı bir-iki futbolcu arkadaşım bilir. Hatta tam anlamıyla sadece ben bilirim. O zamanki hocamızın kararıydı bu. Benim bu konuda da hatalarım olabilirdi, ama kadro dışı kalmamı gerektirecek bir şey yoktu. Bana yapılanların yanında, benim hatalarım dağın yanında fare gibi kalırdı. Sabrettim, bekledim. Tek başıma çalıştım. İsyan da etmedim, takımımı destekledim, çünkü ben Galatasaraylıyım. Galatasaray camiasını üzecek bir hareketin içinde hiçbir zaman bulunmam. Tabii bu olay tam anlamıyla bilinmeden yazılar yazıldı'' ifadesini kullandı. ''SAĞ BEK OYUNCUSUYUM'' Sabri, şu anda kendisini sağ bek oyuncusu olarak gördüğünü dile getirerek, şunları ifade etti: ''Yerime alıştım, ama yarın bakarsınız başka bir şey istenir benden, ona adapte olmaya çalışırım. Sağ bekte hatalar da yapıyorum zaman zaman, ama ayrımını iyi yapmak lazım. Bunlar orta sahadan sağ beke dönmüş oyuncuların yaptığı hatalar değil, her sağ bekin yapabileceği hatalar.'' ''KEITA İLE ARAMDA İYİ BİR UYUM VAR'' Sabri, önünde oynayan Keita ile iyi bir uyumunun olduğunu ifade etti. Bir sağ bekin en büyük görevinin bindirmek olduğunu belirten Sabri, şöyle devam etti: ''Trabzonspor maçında attığımız üçüncü golde güzel bir örnek var. Keita topu aldı, ben bindirdim. Rakip benle geldi. O orta yaptı ve gol geldi. Top gelir veya gelmez, bek o alternatifi yaratmalı. Keita ile aramda iyi bir uyum var. Ben çıktığımda, o benim kadememe geliyor. Bek oyuncuları 50-60 metrelik boş koşular yapıyor. Top kaybı olduğunda, o mesafeyi, belki de daha fazlasını geri koşmak zorunda. 10 pozisyonun altısında geri dönseniz, dördünde dönemiyorsunuz. Keita bu gibi pozisyonları çok iyi süzüyor. Dönemediğim pozisyonlarda yerime pozisyon alıyor. Futbol bir performans oyunu ve bu yardımlaşmalar çok önemli.'' ''GOL YEDİKTEN SONRA KENDİMİZİ BIRAKMAMALIYIZ'' Genç futbolcu, bu sezon erken form tuttuklarını, iki hafta içinde yaşanan puan kayıplarının ardından inanılmaz bir eleştiri olduğunu ve buna şaşırdıklarını anlattı. Eleştirilerin dozunda olmadığını kaydeden Sabri, görüşünü şöyle açıkladı: ''Son yılların en iyi çıkışını yakaladık. Kötü oynadığımız maçlar da olacaktır, ama genele bakmak lazım. Saha içinde mağlup duruma düşünce, ya da galipken, beraberlik golünü kalemizde görünce tabii ki bir demoralizasyon oluyor. Bu sıkıntıyı giderebilmek adına hocamızla, takım arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Trabzonspor maçının bir bölümünde bu sorunu yaşadık, ama aştık. Maçı çevirebildik. Profesyonel futbolcuyuz, gol yedikten sonra kendimizi bırakmamalıyız.'' ''HAYALLERİM ARASINDA AVRUPA'DA OYNAMAK VAR'' Futbola başlamadan önce hayalleri olduğunu ifade eden Sabri, ''Galatasaray'da ve milli takımda oynamak, bu hayallerimden ikisiydi ve onları gerçekleştirdim. Hayallerim arasında Avrupa'da oynamak da var. Galatasaray apoleti ile Avrupa'ya gitmek istiyorum. Bu, illa buradan gitmek istiyorum gibi algılanmasın. Buradan gidersem Galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda ayrılırım. Kulübümü ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmek isterim'' görüşünü dile getirdi. Sabri, Premier Lig maçlarını takip etmeyi sevdiğini kaydederek, şunları kaydetti: ''Çocukluğumdan beri İngiltere ligini takip ederim. Eğer bir sıralama yapacak olursak İngiltere, İspanya, İtalya ve Almanya şeklinde olur. Futbolcuya İngiltere'de verilen değer çok farklı. İşte geçen sene Tuncay'ın da forma giydiği Middlesbrough küme düştü, insanlar takımlarını alkışladı. İnsan hem şaşırıyor, hem de özeniyor. Yine Tugay ağabeye verilen değeri gördük. İngiltere'deki futbolcunun, 'Üzerimizde baskı var' gibi bir mazereti olamaz. Biz Liverpool maçına gittik, orada İngiliz taraftarından çok etkilendim. Bazı konularda taraftarımızın bilinçlenmesi gerekir. Galatasaray taraftarının da hakkını yemeyelim. Takımına inanılmaz sahip çıkıyor. Bizim tezahüratlarımız ve marşlarımız, bizleri inanılmaz şekilde motive ediyor.'' ÜÇLÜ ÇEKTİRMEK Derbi maçlardan sonra taraftarlara üçlü çektirmesiyle ilgili olarak yöneltilen bir soruyu Sabri, ''Türkiye'ye has bir tezahürat şekli. Bizim için klasik oldu. Taraftarlar benden böyle bir talepte bulunuyor, keyifle yapıyorum, ama yine bazı yazarlar bu olayı da başka tarafa çektiler. 'Rakip taraftarı tahrik ediyor' deniyor. Bu kötü bir tezahürat değil, rakibe yönelik bir tezahürat değil, ama bu şekilde yorumlayanlar var. Ben bunlara gülüp geçiyorum'' şeklinde yanıtladı. Taraftarlara da mesaj gönderen Sabri, şunları ifade etti: ''Onlar bizi, biz onları çok seviyoruz. Bana tepki verdikleri bir dönem oldu. Hiçbir zaman onlara kızmadım. Hayal kırıklığı tabii ki oldu, ama hiçbir tepkim olmaz taraftarımıza karşı. 'Onların bir bildiği vardır' dedim. Onlar da bu renkleri çok sevdiği için veriyorlar bu tepkileri. Taraftarlardan dileğim, desteklerini sürdürmeleri. Kötü günde mutlaka yanımızda olmalılar. Galatasaray taraftarı çok özel ve farkı bu şekilde ortaya koymalılar.'' Sabri, frikik atma konusunda Galatasaray'da bir şanssızlık olduğunu da ifade ederek, Galatasaraylı taraftarların, Hagi gibi frikik atan bir oyuncu istediğini, bu beklentiyi karşılamanın ise zor olduğunu belirtti.
<< Önceki Haber Beyaz bir sayfa açtım Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER