Bir daha UEFA zor

Fenerbahçe'ye rakip olan Newcastle'ın yıldızı, "Ön elemelerde ya da birinci turlarda 3. sınıf rakipleri zar zor eleyen takımların, 'UEFA Kupası'nı alacağız' demeleri bana ters geliyor. Parayla başarı

Bir daha UEFA zor

Emre Belözoğlu Newcastle'de mutlu bir Türk futbolcusu. Keyfi yerinde. 1 milyonu aşkın nüfusu bulunan kentte onu tanımayan yok. Hatta sokağa çıkarken bile şapka takmak zorunda kalıyor. Bu sevgiden şikayetçi değil. Ama şapkasız çıkarsa tüm günü imza atmak ya da fotoğraf çektirmekle geçiyor. O yüzden kamuflajla dışarıya çıkabiliyor. Evi ünlü millenium köprüsünün hemen yanında bir apartman katı. Ama öyle bizim bildiklerimizden değil. Dubleks ve son derece konforlu. Ayda 3000 paund kira ödüyor. Yani Türk parası ile 10 milyara yakın. Yan dairede ise İnter'den takım arkadaşı Martins. Dairesinden tüm kent gözüküyor. Bir köşede plazma televizyon. Bir de bilgisayar var. Mutfak geniş. Televizyon ve bilgisayar dışında tüm eşyalar evde zaten varmış. Kulüp kente geldiğinde ilk altı ay ister otelde, ister evde, nerede kalırsa kalsın parasını ödemiş. Sonra kendisi ödemeye başlamış. Milliyet'le paylaştı Arabası son model Mercedes. Yakında Porsche gelecek. Cem isimli bir yardımcısı var. Her işine o koşuyor. Hatta yemeklerini bile yapıyor. Menajeri Ahmet Bulut ise onu hiç yalnız bırakmıyor. Tabii ki, Türkiye özlemi hiç bitmi-yor. Oraya gittiğimizde oturup saatlerce konuştuk. Geçmişi ve geleceği anlattı. Konuşmayı özlediği hemen belli oluyordu. Dertlerini, sıkıntılarını, mutluluklarını Milliyet'le paylaştı. Fotoğraf için onu bir çocuk parkına götürdük. "Yapma abi" dedi, yaptık. Bir saat orada kaldık, sonra koşarak uzaklaştık. Arkamızda Newcastle formalı 100 kadar çocuk da koşuyordu. Hepsinin elinde kalem ya da fotoğraf makinesi vardı. Keyifli bir röportaj oldu. Hiç bir soruya da "Hayır bunu geç" demedi. *** Galatasaray ile çok önemli bir iş yaptık. Ancak bu başarıyı bir Türk takımının bir daha yakalayacağını sanmıyorum. İnşallah olur, yanılırım. Ancak şu var; bugün ön elemelerde ya da birinci turlarda 3. sınıf takımları zar zor eleyen, sıkıntı çeken takımların UEFA kupasını alacağız demesi biraz ters geliyor. Bu işler öyle kolay değil. Biz dediğim gibi Türk futbol tarihinin en iyi takımıydık. Bu kupayı, ancak beş yıl sonra alabildik. Başarı birden gelmez. Ayrıca bu takımlarda Hagi ve Taffarel ya da Popescu göremiyorum. Hani neredeler? Başarı para ile de gelmez. Fatih hoca beş yıl sonra o takımla maçtan önce beş dakika maç toplantısı yapıyordu. Bu işler kolay değil. Parayla başarı olsa, İnter olurdu. Yurt dışında seni en çok şaşırtan nedir? Futbolcu kesinlikle baskı altında değil. Sahaya çıkıp, huzur içinde rahat rahat oynuyor. Seyirci tepkisi yok, medya baskısı yok. Üstelik çok ender durumlarda kamp yapıyoruz. Yani saat 20.00'de maç var. Biz 18.30'da evimizden kalkıp stada gidiyoruz. Sonra maça çıkıyoruz. Çünkü adam bana ya da diğerlerine güveniyor. Bu güven ortamında ne yapabilirsin? Böyle bir hocayı nasıl rencide edebilirsin? Bu yüzden asla suistimal olmuyor. Kampta ne yapıyorsak, evde de onu yapıyoruz. Bu önceleri beni çok şaşırttı. Sonra alıştım. Bir de beni şu şaşırttı; İnter'de de böyle bir ortam vardı. Ama bu kadar iyi bir ortama rağmen hiç kimse kapasitesini tam olarak ortaya koymuyordu. Bir bakın kaç sene şampiyon olamamışlar. Son seneyi saymıyorum. Saygı ön planda Yani yenilsen de, ortaya çıkıp dolaşabiliyorsun öyle mi? Evet kesinlikle öyle. Örneğin Newcastle'da. Yenildin diyelim. Ertesi gün kafeye gidip rahatlıkla oturabilirsiniz. Hem de isterseniz kız arkadaşınızla oturun. Tamam, taraftarları üzülüyor. Ama yanınıza gelip sadece çok kibar şekilde "Neden böyle oldu? Keşke yenilmeseydik" diye konuşuyorlar. Ama Türkiye'de yenildiğiniz maç sonrası isterseniz bir kafeye, anne ya da babanızla gidin, hiçbir şey farketmiyor. Bir sürü küfür yiyip geri dönüyorsunuz. Orada bize saygı duyuyorlar. Bu saygı yenilgiyle gitmiyor. Galatasaray'da para konusunda çok sıkıntı çektiniz. Orada sistem nasıl. Zaman zaman gecikiyor mu? Hayır kesinlikle öyle bir şey yok. Ayın birinde para bankada. Asla şaşmaz. Hatta ay başı hafta sonuna rastlıyorsa, cumadan yatırıyorlar. Kaç yıldır buralardayım bir kere gecikme olmadı. Bir olay anlatayım. Biliyorsunuz İnter'den ayrıldım. Buraya geldim. Aradan zaman geçti. Bir baktım Milano'dan telefon. "Primleriniz var. Lütfen gidin bankadan alın". Yorumunu siz yapın. bBayern 14 milyon euro verdi Galiba bu ortamda geri dönmeyi düşünmüyorsun. Hayır. Siz olsanız döner misiniz ? Dönersem geri adım atmış olurum. Türkiye'de herşeyi yaşadım. Avrupa Şampiyonu olduk. Dünya Kupası'nda yarı final oynadık. Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en önemli takımında yer aldım. Bu kadar huzurdan sonra yeniden Türkiye'ye dönmeyi düşünmüyorum. Ama ileride ne olacağını asla bilemezsiniz. Hatta bazen döneyim diye düşünüyorum. Ayrıca annem de dönmemi çok istiyor. Ama vazgeçiyorum. Bu kadar huzurdan sonra oraya gidip, yeniden stres altına girip, nasıl etkileneceğimi bilemiyorum. Hayatımı oturttum. 4 sene sözleşmem var. Burada beni çok seviyorlar. Beni göndermezler. Bu sene Bayern Münih benim için Newcastle United'a 14 milyon euro verdi. Hem de nakit. Ama kabul etmediler. O parayı ellerinin tersi ile kibarca ittiler. Bir de Fenerbahçe hikayesi var galiba. Var. Ama şunu söylemek istiyorum. Ben, kesinlikle Fenerbahçe forması giymem demedim. Geleceğin ne göstereceğini asla kimse bilemez. Kimileri gibi "Kefen giyerim, o formayı giymem" diye asla konuşmam. Onların sonra ne olduğunu herkes gördü. Ama bu düşüncelerim Fenerbahçe'de oynayacağım anlamına da gelmez. Tamam Galatasaraylıyım. Orası doğduğum yer. Ama bugünden Galatasaray'a dönerim de diyemem. Fatih Akyel'i gördünüz. Onu istemediler. Trabzon'a gitti. Belki de beni de istemezler. Aurelio konusunda ne düşünüyorsun? Tabi ki bu konuda iki ayrı düşüncem var. Birincisi bu olay, Türk futbolcusuna bir mesaj olmalı. Yani Türk futbolcusu şapkasını önüne koyup çok iyi düşünmeli, neden o bölgede Fatih hoca bir Brezilyalıyı tercih etti diye. Aurelio'ya karşı değilim. Ayrıca onun da iyi futbolcu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kulübü ya da kendisi bu işe bir takım çıkarlar uğruna girmediyse ne mutlu ona. Bu kararı veren Fatih hocaya da saygı duyuyorum. "Yeni Hagi nerede ?" Galatasaray'ı sürekli takip ediyorum. Şu anda ciddi bir alt yapı kaynağı var. Gelecekte onlardan çok iyi şekilde yararlanmaları gerekiyor. Ama bu çocukların önlerini açmak lazım. Bizim de zamanında önümüz çok açıktı. Sabri'den sonra bir tıkanma oldu. Bu tıkanma olmamalı. Son yıllara şöyle bir bakıyorsunuz. Dış transfere 40 - 50 milyon dolara yakın para harcamışlar. Galatasaray'ın bütçesi ne ki, bu parayı sokağa atıyorlar. Hadi, Hagi gibi iki üç kişi getirirsin anlarım. Bu bir kumar. Yani kumar amaçlı para harcanmış. Ben, Galatasaray taraftarıyım. Ve bu takımda harcanan paralar karşılığında yeni bir Taffarel, yeni bir Hagi görmek isterim. Ama göremiyorum. Fenerbahçe heyecanı UEFA Kupası kurasında Fenerbahçe çıkınca hocası hemen Emre'yi aramış. İlk bilgileri telefonla almış. Emre Fenerbahçe çıktığı için çok mutlu olmuş. Genç futbolcu "Fenerbahçe, Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birisi" diye başlıyor söze ve " Şu anda kötüler. Ama biz de kötüyüz. Her takımda bunlar olabilir. Çok zor bir maç olacak. Üstelik grupta her maç zor. Herkes eşit düzeyde. Herkes bu kupayı alabilecek güçte. Ben zor demek istemiyorum, sadece keyifli diyebilirim" yorumunu yapıyor. Polis hayran olunca Emre bir gün Newcastle sokaklarında arabasıyla gezerken hatalı sollama ya da kırmızı ışıkta geçiş yapmış. Bir polis arabası ortaya çıkıp, Emre'yi durdurmuş. Normal şartlarda ehliyeti hemen elinden alınması gerekiyormuş. Hem de bir ya da iki yıl boyunca. Emre "eyvah yandık" diye düşünürken, polis arabanın yanına gelmiş. Emre'yi hemen tanımış. Bir süre düşünmüş ve sonra "Bak Emre. Her maça giderim. Formamın arkasında da Emre yazıyor. O yüzden ehliyetini almayacağım. Sadece para cezası yazacağım haberin olsun. Ama bir daha dikkatli ol" demiş. Emre diyor ki; "Böyle bir şey İngiltere'de çok zor. Ama oldu işte. Ehliyeti kurtardık." MİLLİYET

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER