Lucescu,
Demirören'e yaptığı kıyağı anlatırken, Uluç ve Papilla'yı topa tuttu. İşte
Vatan gazetesinden
Gökmen Özdemir'in röportajı...
Mircea Lucescu Türkiye'de 4
sezon çalıştı. Ama bıraktığı etki neredeyse Fatih
Terim veya
Mustafa Denizli tadındaydı. Hiç unutulmadı. Her başı sıkışan hâlâ onun adını anıyor. Açık açık söylemek lazım... Seveni de çok sevmeyeni de! G.Saray'ın
UEFA Kupası zaferinin üzerine,
Fatih Terim'in yerine geldi. İlk sezonunda yerden yere vuruldu. Ama Süper Kupa'yı kazandı.
Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek
final oynadı. İkinci sezon adını çoğu G.Saraylı'nın bile hatırlamadığı yabancılarla, UEFA Kupası sonrası kulüpten ayrılan büyük Türk yıldızların yokluğunda,
şampiyonluğu elde etti.
Şampiyonlar Ligi'nde
Barcelona,
Liverpool, Roma gibi devlerle son maça kadar çeyrek final oynamayı kovaladı. Ama
İstanbul'da bir ofsayt gole teslim olup, son anda elendi. Türkiye'de mağlubiyeti kabullenemeyen
seyirci yapısına rağmen, G.Saray tribünleri grubun son maçında, Barça karşısında
takım 1-0 gerideyken 70'inci dakikanın ardından takımı sürekli alkışlayarak mücadeleye duyduğu saygıyı gösterdi.
ŞAMPİYONLUĞUMU ÇALDILAR
Terim'den aldığı koltuğu Terim'e teslim edip zorunlu olarak
Beşiktaş'a gitti. 100. yılında Beşiktaş'ı şampiyon yaptı. Bu
şampiyonluk 1995'ten günümüze
siyah-beyazlı takımın kazandığı ikinci ve son zaferdi. Bir sezon sonra Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea'yi Londra'da devirdi. Beşiktaş'a gerçek bir
Avrupa serüveni yaşattı. Ama 11 puan öndeyken şampiyonluğu F.
Bahçe'ye kaptırdı. Kazandıkları kadar kaybettiği bu şampiyonluk da hâlâ hafızalarda. “Şampiyonluğumu çaldılar” diyor... Belki haklıdır. Belki de değil...
Son 5 sezondur Ukrayna'da Shakhtar Donetks'i çalıştırıyor. Ama hâlâ bizim
gündemimizde Ukrayna'dan daha çok yer buluyor. Çünkü herkes çok iyi biliyor ki Türkiye ile ayrılışı yarım kalan bir öykü gibiydi. Geri dönmesi muhtemel... Kendisi ile bağlarımı hiç koparmadım. Sürekli görüşüyorum. Son olarak da G.Saray'ın
Benfica deplasmanında,
Lizbon'da karşılaştık. O da takımının Şampiyonlar Ligi mücadelesi için Lizbon'daydı.
Sporting Lizbon ile oynadılar. Bu süre içerisinde kendisiyle yine uzun uzun oturup konuşma fırsatı buldum. 4 Kasım'da Beşiktaş'ın
teklifinin daha dumanı tütüyordu. Şimdi ise G.Saray kapısını çaldı. Ben de
telefon açıp yaptığımız görüşmeyi tazeledim ve sizler için derledim. Lucescu Türkiye'ye gelir mi? Türkiye ile bağları ne durumda? Hâlâ şampiyonluğunun çalındığına inanıyor mu?
Hıncal Uluç'un eleştirileri için ne diyor? İşte bu soruların cevabı...
Demirören: Gelmiyorum deme lütfen!
Beşiktaş'tan teklif aldınız yeniden... Neden kabul etmediniz?
Açıkçası buna teklif diyemem. Çünkü
Yıldırım Demirören'e teklif yapma imkanı pek kalmadı. O dönemde (Beşiktaş'ın Metalist'e 4-1 yenilip elendiği gün) Ukrayna'dan ayrılma ihtimalimin imkansızlığını kendisine anlattım.
Bana “Tamam ama yardımına ihtiyacım var. Gündemi değiştirmem lazım. Seni Türkiye'den ararlarsa 'Gelmiyorum' deme lütfen” dedi. Demirören benim arkadaşım. Yardıma ihtiyacı varsa ederim. Kendisiyle ne para konuştuk, ne de kontrat süresi. Ağır bir yenilgi almışlardı. Onu anlayışla karşılamak lazım.
Hep F.Bahçe'yi çalıştırmak istediğiniz söyleniyor. Neden F.Bahçe?
Futbolcular gibi
teknik direktörlerin de motivasyona ihtiyacı oluyor. Türkiye'de üç büyükle 3 şampiyonluk kazanma isteği de bir motivasyon. Ama F.Bahçe bir fantazi... Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ortada gerçekler var. Fatih Terim ve Mustafa Denizli de 3 takımla, 3 ayrı şampiyonluk kazanmak istemez mi? Söylediğim gibi bu bir fantazi. Neden fantazi olduğunu tüm Türkiye çok iyi biliyor.
Sayemde meşhur oldu
Sizi eleştiren sadece Hıncal Uluç değil. Mesela bizim hâlâ unutamadığınız Beşiktaş-
Samsun maçının hakemi
Cem Papila da sizi ağır dille eleştiriyor. O da yorumcu oldu. (Gülüyor) Bak sayemizde o da hakemlikten sonra meşhur olmanın yolunu bulmuş. Şimdi bizim maçı öyle yönetmese Cem Papila kimdi Türkiye'de? Kim tanırdı onu? O gün geldi. Üzerine düşen görevi yaptı. Hem o maçı hem de sonrasını kaybetmemizi sağladı. Ama galiba o da hakemliği olaylı şekilde bıraktı. Acaba neden? (Bu sırada masada bulunan Lizbon'da Lucescu'yu ziyarete gelen Beşiktaş'ın eski oyuncusu Brezilyalı Zago da söze girip şunları söylüyor: Birinci sarı kartım haklıydı. Ama ikincisinde dokunmadım bile. Zaten saha içerisindeki tavırlarından o gün ne için bizim maça geldiği belliydi.)
Rövanş almak için döneceğim
Peki G.Saray?
G.Saray'ın ne kadar UEFA Kupası kazanma şansı varsa, burada benim de Shakhtar ile kazanma şansım var. Ayrıca Rinat Ahmedov (Başkanı) ile çok iyi bir dostluğumuz var. Sezonu burada tamamlayacağım. G.Saray'a yaptığı teklif için teşekkür ederim.
Türkiye'ye dönecek misiniz?
Birgün mutlaka... Çünkü orada hem yapacak çok işim, hem de alınacak çok rövanşım var. İstanbul gibi dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşamak, yeniden Türk insanının içinde olmak heyecan verici olur. Türk futbolunun potansiyeli, seyircinin
rakip üzerinde kurduğu
baskı, oradan gerçek bir
Avrupa Şampiyonu çıkarma isteği doğuruyor insanın içerisinde. Belki bir gün Türk takımlarından biriyle bir Avrupa Kupası kaldırırım... Ukrayna'da 5 sezon geçirdim. Artık benim için de takım içinde değişiklik zamanı geldi. Belki de sezon sonu...
Çavuşesku benzetmesi dikkat çekmek içindi
O zaman hemen sormalıyım... Sizi kimler istemiyor?
Mesela Hıncal Uluç geçenlerde “Eğer Lucescu G.Saray'a gelirse taraftarlığı bırakırım. Çünkü o Türklüğe
hakaret etti. Türkiye'yi Çavuşesku dönemi Romanya'sına benzetti” diye yazdı.
Gerçekten Türklüğe hakaret ettiniz mi?
Yanlış hatırlamıyorsam bir gazeteciyi 5 kurşunla vurulduğu için evinde ziyaret ettim (
Ahmet Çakar). Türkiye'de bir milli
futbolcu bahis şikesi yaptığı için ceza aldı. Benim dönemimde yapılan bir
teşvik primi devlet tarafından ortaya çıkartıldı. Benim dönemimdeki hakemlerin çoğuna meslekten el çektirildi. Buradan bir kez daha söylüyorum. Benim Türkiye'de iki şampiyonluğum çalındı. Siz bu şartları Türkiye'ye yakıştırıyorsanız o zaman başka... Çavuşesku benzetmem tamamen dikkat çekmek için yapılmış bir durum benzetmesidir. Ne Türklere, ne de Türkiye'ye hakaret etmem. Çünkü o ülkeyi, galiba bazılarından daha çok seviyorum. Kafalarında hikayeler yazmasınlar. Artık benim dönemimin federasyonu da yok. Sayın Uluç'un takılıp kaldığı noktaya bir daha dönüp bakmasını rica ediyorum.
Gelirsem, en az riskle gelirim
Türkiye'den ayrılalı neredeyse 5 yıl oldu. Sizce Türkiye'de hâlâ neden unutulmadınız? Neden her sıkışan gelip sizin kapınızı çalıyor?
Bu soruların cevabını hem biliyorum, hem de bilmiyorum. Türk insanını tanıdığımı düşünüyorum. Yapılan iyi şeyleri değerlendirip insanın hakkını veriyorlar. Galiba iyi işler yaptım (Gülüyor). Belki de ondan tekrar gelmemi istiyorlardır. Haksızlığa uğradığımı ben düşünüyorsam, onlar da düşünüyordur. Ortada gerçekler var. G.Saray ile Beşiktaş'ta hâlâ arkadaşlarım var. Beni düşünmeleri normal. Hem onları hem ülkeyi tanıyorum. Bence Türkiye'de neden istendiğimi değil, neden istenmediğimi tartışmalıyız. Çünkü çok iyi biliyorum ki beni isteyenler kadar istemeyenler de var. Bu sebepten, bir daha Türkiye'ye gelirsem en az riskle geleceğim. Beni gerçekten isteyen, benimle beraber yürümeye hazır bir ekiple çalışmak isterim. Günü kurtarmak değil kalıcı bir yapı kurmalıyım. Türkiye'deki büyük potansiyel beni cezbediyor.
***
Öte yandan Beşiktaş Kulübü Başkanı
Yıldırım Demirören, eski teknik direktörleri Mircea Lucescu'nun kendisiyle ilgili bir gazetede çıkan açıklamalarını yalanladı.
Demirören, kulübün resmi internet sitesinde yer alan açıklamasında, Lucescu'nun ''Yıldırım beni idare et'' başlığıyla çıkan haberdeki ifadelerini yalanlayarak, ''Her büyük takımın yenilgisinden sonra Türkiye;de gündem yaratmak ve kendi piyasasını canlı tutmak için bu tarz demeçler veren Mircea Lucescu'nun bugün şahsımla ilgili yaptığı açıklamaların hepsi gerçek dışıdır. Lucescu ile yaptığımız görüşmede bugün bir gazetede yer alan ifadelerin hiçbiri tarafımdan kullanılmamıştır'' görüşlerine yer verdi.