2014 Dünya Kupası başlamadan önce turnuvanın favorisi, elbette son şampiyon İspanya’ydı. 44 yıl aradan sonra Euro 2008’de şampiyon olan Matadorlar, aynı başarıyı 2010 Dünya Kupası ve Euro 2012’de tekrarlayarak kırılması zor bir rekorun sahibi olmuştu. Del Bosque’nin tecrübesi, İniesta, Xavi, David Silva ve Fabregas’ın uyumu, İspanya’yı sadece grubun değil, kupanın da en büyük favorisi yapmaya yetiyordu.
Ancak beklenen olmadı. Hollanda karşısında bozguna uğrayan Boğalar, Şili önünde de hayal kırıklığına uğradı. İlk yarıda kalesinde gördüğü gollerle rakibine boyun eğen İspanya, turnuvaya erken veda etmek zorunda kaldı.
Mario Kempes, askeri cunta ve portakal renkli formaların başrolde olduğu 1978 Dünya Kupası ev sahibi Arjantin’in ellerinde yükselmişti. 1982 İspanya’da büyük favori olarak gösterilen tangocular, ilk grubu geçmesine rağmen İtalya ve Brezilya ile birlikte mücadele ettiği ikinci gruptan puan çıkartamayarak hayal kırıklığına uğramışlardı.
Aynı hezimeti Güney Kore ile Japonya’nın ortaklaşa düzenlediği 2002’deki Dünya Şampiyonası’nda Fransa da yaşamıştı. 1998 yılında ZinedineZidane önderliğinde kariyerinin zirvesine çıkan Horozlar, Danimarka, Senegal ve Uruguay'ın da bulunduğu grupta fileleri havalandıramadan evine dönmüştü.
2006 Dünya Kupası'nda orta sahada Camoranesi – Pirlo - Perrotta üçlüsü ile futbola yeni bir diziliş getiren İtalya, Zidane önderliğindeki Fransa'yı penaltılarla yenerek tarihinin 4. zaferine ulaşmıştı. 24 yıl sonra mutlu sona ulaşan Gök mavililer, 2010 Dünya Kupası’nda grup sonuncusu olarak turnuvaya erken veda etti.
1978'den önce daha farklı bir formatta oynanan Dünya Kupası finallerinde aynı durumu 1950’de İtalya ve 1966’da Brezilya yaşayarak şampiyon olarak geldikleri turnuvadan elleri boş dönmüştü.