TBF Başkanı Turgay
Demirel,
Erkek Milli Takımlar Teknik Koordinatörü Bogdan
Tanjevic,
A Milli Takım Menajeri
Harun Erdenay, Başantrenör
Orhun Ene ve Kaptan Hidayet
Türkoğlu,
Abdi İpekçi Spor Salonu'nda basının karşısına çıktı.
Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı
Turgay Demirel ve Milli Takım kurmayları,
A Milli Takımı'nın 2011
FIBA Avrupa Şampiyonası'ndaki mücadelesini tamamlayarak yurda dönmesinin ardından bir
basın toplantısı düzenleyerek medya mensuplarıyla bir araya geldiler.
Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen toplantıya TBF Başkanı Turgay Demirel'in yanı sıra Erkek Milli Takımlar Teknik Koordinatörü
Bogdan Tanjevic, A Milli Takım Menajeri
Harun Erdenay, A Milli Takım Başantrneörü Orhun Ene ve A Milli Takım Kaptanı
Hidayet Türkoğlu konuşmacı olarak katıldı. TBF yöneticileri ve yetkilileri ile çok sayıda basın mensubu da toplantıda hazır bulundu.
Açılış konuşmasını yapan Başkan Demirel, toplantıya katılan basın mensuplarına teşekkür ederek, "Bugün burada sizlere hem Federasyon Başkanı olarak ben, hem de Milli Takımlar
teknik sorumlu arkadaşlarımız,
kaptanımız, koçumuz, menajerimiz ve Milli Takımlar Teknik Koordinatörü Sayın Bogdan Tanjevic ile beraber son Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı değerlendirmek üzere bir araya gelmek istedik. Bildiğiniz gibi bugüne kadar bu şekilde bir toplantıyla basının önüne çıkıp turnuva sonrası bir değerlendirme imkânı bulamıyorduk.
Genelde
şampiyondan dönüşte
oyuncuların
tatil ihtiyacı hem teknik kadronun diğer sorumlulukları nedeniyle ekipler havaalanından itibaren dağılıyorlardı. Ancak bu sefer
erken döndüğümüz sizlerle beraber böyle bir değerlendirme toplantısı yapalım istedik. Bunun yeni bir başlangıç olacağını düşünüyorum.
Türkiye'de kalıp organizasyonu uzaktan takip eden ve daha çok şey öğrenmek isteyen siz basın mensuplarına böyle bir fırsat vermek istedik. Bugün bizim yapacağımız açıklamalardan çok sizlerin soracaklarınıza
cevap vermek için buradayız.
Önce bir
takım kısa açıklamalar yapacağım. Sonra bizlere basında yer alan veya almayan her konuda istediğiniz soruları sorabileceğiniz bir ortam olacağını düşünüyorum.
Herkesin çekinmeden aklındaki veya okuduğu konularla ilgili her türlü sorunu dile getirmesini bekliyorum. Böylelikle saman zaman hiçbir şey sormadan ve öğrenmeden yapılan haksız eleştirilerin yerine en azından doğrular bizim açımızdan ifade edildikten sonra yorum yapabilirsiniz" dedi.
"AVRUPA ŞAMPİYONASI'NDAN ERKEN DÖNÜŞ BİZLER İÇİN HAYAL KIRIKLIĞI OLDU"
TBF Başkanı Turgay Demirel, A Milli Takımımızın EuroBasket 2011 A Grubu'ndaki mücadelesini de, "Öncelikle Türk Basketbolu'nun geldiği nokta itibarıyla ve Dünya'da 6. sırada bulan bir
ülke olarak Avrupa Basketbol Şampiyonası'ndan bir hafta erken dönmüş olmak bizler için hakikaten büyük hayal kırıklığı oldu.
Çünkü giderken de ifade ettiğimiz gibi biz bu Avrupa Basketbol Şampiyonası'na Olimpiyat hakkını direkt elde etmek için hazırlanmıştık. Bunu hepimiz çok istiyorduk.
Ancak
kura çekiminden itibaren takip ettiğiniz gibi oldukça güçlü bir grupta başladığımız Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda bu arzuladığımız noktaya ulaşamadık.
Geçen sene
Dünya Basketbol Şampiyonası sırasında değişen statülerle turnuvadaki takım sayısı 16'dan 24'e çıkarılmıştı ve sadece Avrupa Şampiyonaları gözetilerek yapılan kura çekiminde de FIBA Dünya sıralamasındaki ikinci, beşinci ve altıncı olan
İspanya,
Litvanya ve Türkiye aynı gruba düşmüştü.
Yine B Grubu'nda
Sırbistan,
Almanya,
Fransa ve
İtalya yani Dünya sıralamasındaki sekizinci, on ikinci, on dördüncü on beşinci ülkeler aynı gruba düşmüştü. Bu
takımlardan sadece dördü çeyrek
finale yükselebilecekti.
Oraya bu müsabakaları kazanacağımıza gerçekten inanarak gittiğimizi ifade etmiştim. Orada da Basketbol Milli Takımımız oynadığımız ilk iki maçı farklı kazanarak
hazırlık maçlarının aksine çok istekli ve hazır olduğunu göstermişti.
Sonra Litvanya maçını maalesef belki de ev sahibi avantajına kaybettik ve son saniyelerde belli olan bir sonuçla ilk mağlubiyetimizi aldık. Daha sonra
Polonya maçı hakikaten bir
iş kazası gibi oldu. 1 sayıyla yenildik ve morallerimiz biraz bozuldu.
Ertesi gün de turnuvaya devam edebilmemiz için sadece kendi elimizde olmayan bir netice gerekiyordu. Ama her ülke
milli takımında olduğu gibi Büyük Britanya'da kendi ülkesi ve bayrağı için oynayarak zaten daha kuvvetli olduğu bir rakibi yendi ve bizim turnuvaya devam etme şansımızı sürdürmemize yardımcı oldu.
O maçtan sonra belki morallerin de yükselmesiyle İspanya gibi çok güçlü bir basketbol ülkesinin milli takımını yendik grupları üç takımla birlikte birer galibiyetle kapatarak bir sonraki aşamaya geldik" sözleriyle değerlendirdi.
"AVRUPA'NIN EN GÜÇLÜ ÜLKELERİNDEN BİRİSİ OLMAK HEDEFİNDEN VAZGEÇMEDİK"
12 Dev Adam'ın ikinci turdaki performansını da yorumlayan Başkan Demirel, "Burada oynadığımız üç karşılaşma da birbirine çok yakın şekilde geçti.
Üçüncü sırada başladığımfolacağını düşünüyorum. Türkiye'de kalıız için ilk olankiye'de kalıp organizasyonu uzarak grup birincisi ile oynadık. Fakat gerçekten üzücü bir şekilde 3 maçta da sahadan mağlup ayrıldık.
Özellikle geçen sene 11 Eylül'de Sırbistan ile İstanbul'da yaptığımız maçın son 4 saniyesinde yakaladığımız fırsat ve aldığımız olumlu sonucun aksine bu sefer değerlendiremediğimiz bir atışla ve çok kötü bir faul yüzdesiyle buraya erken ve
hedeften şekilde bir şekilde döndük. Tabii bütün bunları değerlendirmek için söylenecek çok şey var.
Fakat hem teknik kadromuz hem de
sporcularımız bugüne kadar olduğu gibi bu turnuvada da ellerinden gelenin en iyisini yapmak, en iyi mücadeleyi ortaya koymak için sahaya çıktılar.
Mücadele açısından belki zaman zaman tempo düşüklüğü gözükmesine rağmen genel anlamda bir eksiklik yaşadığımızı söyleyemeyiz. Herkes çok istekliydi, kazanmak istiyordu ve verdikleri söz tutarak Olimpiyatlara gitme hedefindeydi.
Ama bazen basketbolda
küçük detaylar neticeyi belli ediyor ve ya bir şampiyon çıkıyor, ya da turnuvadan elenen takımlar oluyor. Bu kez de böyle oldu. Sırbistan maçının son topunda daha önce yaşadığımız benzer son maçlar gibi küçük hatalarla kaybettik. Bu bizi demoralize etse de Türkiye'nin basketbolda her zaman Avrupa'nın en güçlü ülkelerinden birisi olması hedefinden vazgeçirmiyor.
Bu turnuvaya erken
veda etmemize ve Olimpiyat şansını kaçırmamıza rağmen Türkiye, Avrupa'nın en güçlü basketbol ülkelerinden biri olarak yoluna devam edecek. Hem tecrübeli, hem de
genç oyuncularımız önümüzdeki süreçte de Milli Takım'ın daha da başarılı olması için ellerinden geleni yapacaklardır.
Çünkü Türkiye gerçekten çok önemli bir basketbol ülkesi olmuştur. Saten Avrupa'nın ilk 6 ülkesi arasında yer almak bunun göstergesidir. Tabii ki amaç bu turnuvalarda istikrarlı bir şekilde hep başarılı olmaktı.
Şimdi kendi aramızda ve sizlerle tekrar değerlendirdikten sonra önümüzdeki sürece nasıl devam edeceğimizi, nasıl bir program yapacağımızı, bu başarıları nasıl sürekli kılacağımızı tartışarak en doğruyu bulmaya çalışacağız. Bu açıklamalardan sonra sizlere soru sorma fırsatı vermek istiyorum. Sizleri aydınlatmak istiyoruz. Bugün burada bunun için varız" ifadelerini kullandı.
ORHUN ENE: "SERBEST ATIŞ KAÇIRMAK VİRÜS GİBİ"
A Milli Takım Baş antrenörü Orhun Ene, Litvanya'da düzenlenen
Avrupa Şampiyonası'nda başarıya ulaşmak için çok çalıştıklarını ancak istedikleri hedefe ulaşamadıklarını söyledi.
Ene, Ay Yıldızlılarımızın
savunma yönü güçlü bir takım olduğunu söylerken, "Oyunun savunma yönüyle oyunda fark yaratan, savunmada yakaladığımız tempoyla daha iyi hücum edebilen, savunmayı öncelikli taraf olarak seçen bir takımız. Bu
2010 FIBA Dünya Şampiyonası'nda da Polonya'da düzenlenen 2009 Avrupa Şampiyonası'nda da böyleydi. Milli Takımlar kulüp takımları gibi değil.
Belirli süreç içerisinde en kolay yapabilecekleri şeyi, olması gereken, bütün farkı yaratan, iyi savunma yapan takımlar şampiyonada bir seviyeye geliyorlar. Hücum düzenleri belki kulüp takımlarında 6 ile 8 ay içerisinde oturabiliyor.
Biz hücum düzenlerimizde süregelen düzenlerimizde de çok büyük değişiklikler yapmadık. O hücum organizasyonumuzda geçmişten gelen şekilde, temelde çok farklılaştırmadan oynadık. Dünya ve Avrupnkiye'de kalıp organizasyonu uzaa Şampiyonaları'nda oyuncuların daha kolay adapte olabileceği şeyler seçiyoruz.
Burada kalkıp farklı opsiyonları, farklı formasyonları olan hücumlar seçilmiyor, bu oyuncular bütün liglerde hemen hemen aynı kalıpları oynuyorlar. Yani topa yapılan perdelemelerle, katlarla, içeriden ve dışarıdan oynuyorlar.
Bunların dili zaten aynı. Ama bu süreçte biz ağır idmanların sonucunda hazırlık maçlarında da o ritmi, ağır idmanlardan dolayı yapamadığımızı düşünüyorum. Hücuma daha fazla, orada da o detayların üzerinde durmamız gerekiyor. Oynanan oyuna hücum olarak yapılan organizasyonda, bu oyuncuların kulüplerinde de yapılan organizasyonlardır.
Farklı kalıplar değil. Bu oyunlar, bütün antrenörler tarafından uygulanan kalıplar" dedi.
"BAŞARI KAZANMAYI ÇOK ARZULADIK"
2011 FIBA Avrupa Şampiyonası'na hedeflerle gittiklerini de kaydeden A Milli Takım Baş antrenörü Orhun Ene, "Avrupa Şampiyonası tabii ki kolay değil. Siz elbette bir hedef koyuyorsunuz. Herkes giderken bir hedef koyuyor. Biz koyduğumuz hedefte ve geçmişte yapamadığımız şeylerden biri olduğu için, başarıyı kazanmayı çok arzu ettik.
Oynadığımız takımlarla beraber her zaman kafamızda koyduğumuz şeyleri gerçekleştiremiyorsunuz. Bugün almış olduğumuz sonuç bir başarı değil, hayal kırıklığı.
Bizim daha büyük beklentimiz vardı. Oynadığımız maçlar ve yenildiğimiz takımlar, bizim yenilebileceğimiz takımlardı. Muhakkak o takımlarla aynı maçları, bu turnuva ülkemizde olsaydı kazanabilirdik. Ama oraya gittiğimizde maçı kazanmaya getirdiğimiz noktalarda bir dakika içerisinde kaybediyorsunuz.
Bugün oynadığımız hiçbir takıma karşı farklı geri düştüğümüz süreçler olmadı. Kazanma adına kazanmak için büyük mücadele ortaya koyduk. Kamp dönemi içerisinde de gayret ortaya koyduk. Maçı kazanmak için iyi oynamanız gerekiyor.
Ama son bir dakikada ya da maçın belli bir bölümünde o bir dakika çok önemli bölüm oluyor. Yaptığınız hataları değerlendirebilen takımlarla oynuyorsunuz. Onlar da bu hedef doğrultusunda başarılı olmak istiyorlar. Bazen siz kazanabiliyorsunuz, bazen onlar kazanabiliyorlar. İspanya ve Litvanya ülkemize
rakip olduklarında her zaman biz kazanabiliriz diyemeyiz. Ama turnuvaya giderken arzuluyoruz bunu, ama oraya gittiğimiz zaman böyle olamayabiliyor" diye konuştu.
"GEÇEN YIL KAZANILAN BAŞARI, KURULAN SİSTEMİN DEVAMIDIR"
Erkek Milli Takımlar Teknik Koordinatörü Bogdan Tanjevic ile uzun süredir birlikte çalıştıklarını belirten Orhun Ene, "Bogdan Tanjevic ile birlikte 6-7 senelik yapı içerisinde, özellikle 2010 FIBA Dünya Şampiyonası'nda alınan başarı, kurulan bir sistemin devamıdır. Ben o süreçte onunla birlikte olan biri olarak, böylesine tecrübeli bir isimden yararlanabilmek, hem benim hem de Milli Takım açısından büyük
kazanç olduğunu düşünüyorum.
Beraber çalıştığımız süreç içinde kendisini de yakından tanıdığım için çalışmalarımıza direkt olarak karışmamış ancak fikirlerini her zaman dile getirmiştir. Tanjevic, beklentilerini her zaman söylemiş ve çoğu zaman da bana kızmıştır. Elbette bu süreç içerisinde ondan aldığım ve uyguladığım, aldığım ancak uygulamadığım şeyler de olmuştur" açıklamasında bulundu.
"SERBEST ATIŞ KAÇIRMAK VİRÜS GİBİ"
Basrupnkiye'de kalıp organizasyonu uzaın toplantısında serbest atışlarla ilgili kendisine yöneltilen soruları da cevaplayan Orhun Ene, serbest atış kaçırmanın virüs gibi olduğunu ve bunun bütün takımı etkileyebileceğini kaydederek, "Bir oyuncu serbest atış kaçırmaya başladığında bu bütün takımı etkileyebiliyor. Bizim serbest atış yüzdemizin düşük olması beklediğimiz bir şeydi.
Ama bu serbest atış yüzdelerini, sadece oyuncuların kendi oynadıkları kulüp takımlardaki yüzdelerine bakarak değerlendirmemek gerekli. Burada farklı bir basketbol oynanıyor.
Bakış açısını algılayabilmek ve daha da iyi değerlendirmek gerekli. NBA'de oynayan oyuncuların belirli görevleri var. Bu görevleri yerlerine getirmeye çalışıyorlar. Ama oyunculardan Avrupa'ya geldiklerinde beklentiler farklılaşıyor.
Oyuncular bu tip şampiyonalarda çok daha fazla süreler alıyorlar ve üzerlerinde de çok daha fazla bir beklenti oluşuyor. İşte bu etkenler bir araya geldiğinde serbest atış kaçırmaya başlıyorlar. Litvanya'da sohbet etme fırsatı bulduğum Zaza Pachulia orada çok güzel bir şey söyledi.
NBA'de bize çok para veriyorlar ve iyi bir hayat sunuyorlar. Ama orada sadece görev veriyorlar, Ben Milli Takım'a geldiğimde benden her şeyi bekliyorlar. Ribaund almamı, sayı bulmamı ve savunma yapmamı istiyorlar. Avrupa'daki basketbolun ne kadar keyifli olduğunu anladım. NBA'de benden sadece iki şey bekliyorlar dedi.
Ömer Aşık ve
Ersan İlyasova'dan çok farklı beklentiler var. Ama onları kulüplerindeki gibi değerlendirmemek lazım. Nabız atışları, faul çizgisine geldiğinde 170-180 atıyor.
Ersan hem ribaund almak, hem sayı atmak hem de savunma yapmak zorunda. Aynı tarzda basketbol oynanmıyor. Ancak NBA'de üç kez faul atıyor ve hepsini de sokabiliyor. Çünkü tempo farklı" değerlendirmesinde bulundu.
HİDAYET TÜRKOĞLU: "MİLLİ FORMAYI ŞEREFLE GİYMEYE DEVAM EDECEĞİM"
A Milli Takımın kaptanı Hidayet Türkoğlu, düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada , "Davet edildiğim sürece Milli takım formasını şerefle giymeye devam edeceğim" dedi.
Basın toplantısında kendisine yöneltilen sorulara cevap veren A Milli Takım Kaptanı Türkoğlu, kendi
seyircilerinin önünde farklı oynadıklarını ifade etti. Türkoğlu, "Dünyanın her yerinde her takım kendi evinde farklı oynar.
Bizde Milli Takım olarak ülkemizde, kendi insanımızın önünde farklı oynamışızdır. Her zaman inanılmaz bir seyirci desteği görmüşüzdür. Böyle olunca daha iyi basketbol sergilemişizdir" dedi.
"KENDİNE GÜVENEN BİR TAKIMIZ"
Tecrübeli oyuncu iyi bir takım olduklarının altını çizerken kendilerine her zaman güvendiklerini söyledi. Türkoğlu, Litvanya'daki şampiyonada yeni bir başarı elde etmek istediklerini ancak başaramadıklarını dile getirirken, "Doğal olarak geçen sene elde ettiğimiz başarının üzerine yeni bir başarı katmak istiyorduk.
Milli takım oyuncuları olarak kendimize hedefler belirledik. Bunun neticesinde de her maça kazanmak için sahaya çıktık. Bence bunu performansımızla da herkese gösterdik. Ama bazı nedenlerden dolayı 3 önemli takıma karşı son saniyelerde maç kaybettik. Biz hazırlık maçlarında bile sahaya kazanmak için çıkıyoruz.
Orada 2010 Dünya Şampiyonası'nda aldığımız itici
destek olan seyircinizi hissedemiyorsunuz. Ona rağmen konsantre bozukluğu olmadan en iyi pozisyonları yaratmaya çalışan bir enkiye'de kalıp organizasyonu uzakibiz. Son maçta kötü yüzde ile oynasak bile son saniyede top bizim elimizdeydi. Kazanabilirdik.
Olmadı. Bütün arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Hiçbir maçta ezilmedik. Bütün maçlarımızda rakiplerimize karşı kafa kafaya oynadık. Bir başarı yok ama bu bir ışıktır.
Bu Türk sporunun ne kadar geliştiğinin göstergesidir. Bunu daha önce ben yaşamışımdır. Geçmişte farklı kaybettiğimiz maçlar oldu. Bu turnuvadaki basketbolumuzla ileriye doğru daha iyi işler yapacağımızın göstergesidir" diye konuştu.
"MİLLİ FORMAYI ŞEREFLE GİYMEYE DEVAM EDECEĞİM"
A Milli Takım Kaptanı Hidayet Türkoğlu, milli takımı bırakacağı konusunda çıkan söylentilerle ilgili olarak ise şu cevabı verdi; "1998 yılından Milli takıma davet edilip bu formayı hak eden bir insan olarak 300'e yakın kez bu formayı giyiyorum.
Son 3 yıldır da takım kaptanlığı yapıyorum. Burası gibi keyif aldığım hiçbir yer hatırlamıyorum. 32 yaşımdayım ve önümüzde başka şampiyonalar olacak. Benim hedefim geçen seneki başarının üstüne daha da koyup misyonumu tamamlayacağım üzerineydi.
Hepimizin gördüğü gibi istediğimizi elde edemedik. Buraya tekrar davet edildiğim sürece bu formayı şerefle giymeye, kaptanlığı yapmaya devam edeceğim. 13 senedir yaptığım gibi bundan sonra böyle devam edecektir."
"OYUNCU PSİKOLOJİSİ HER ZAMAN FARKLI OLMUŞTUR"
Türkoğlu, şampiyona süresince tüm arkadaşlarının gayet istekli ve arzulu olduğunu ifade etti. Şampiyonada farklı ve zorlu takımlara karşı oynadıklarını hatırlatan Türkoğlu, "Oyuncu psikolojisi her zaman farklı olmuştur. İyi savunma yapan, hücum yapan takımlara karşı oynuyoruz. Ama biz oyuncular olarak ben ve arkadaşlarım her maça kendimize güvenerek çıkmışızdır.
Doğal olarak zaman zaman kaçırdığımız pozisyonlar olmuştur. Bizler oyuncu olarak bunlara pek fazla
vakit harcayamayız. Tekrar böyle bir pozisyon geldiğinde nasıl kullanacağımızın bilincindeyiz. Ama tecrübeli oyuncular olarak bizler periyot periyot neyi ne zaman nerede kullanacağımızı bildiğimiz için o an o şutların atılması gerekiyordu. Maçın içerisinde de bunları yaptık.
Bazen sokamadığımız anlar oluyordu. Oyuncu psikolojisinde bu vardır. Herkes gayet istekli ve arzuluydu. Bu takımın başarısı için elinden gelen her şeyi yaptı. Sırbistan gibi bir ekibe 29 tane faul attık. Bence tarihte yoktur.
Bu bizim iyi bir takım olduğumuzu gösteriyor. Ne yazı ki kötü yüzde ile attık. Orhun ağabeyin güzel bir oyundan çıkarma seti ile tekrar top bizdeydi. İyi de şut attı Ersan son pozisyonda girseydi şuanda farklı şeyler konuşuyor olurduk" diye konuştu.
"BENİ GENÇ ARKADAŞLARIMA SORMALISINIZ"
A Milli Takım kaptanı Hidayet Türkoğlu,
Semih Erden ile aralarında problem olduğu konusunda yazılanların kendisini üzdüğünü belirterek, "Semih ile ilgili yazılan ve konuşulan şeyler bizleri üzüyor. Ben şuna kadar hiçbir arkadaşımı ayırmadım. Sevdim ve sahip çıktım. Bu tip konularda benim yorum yapmam yanlış olur.
Bunu bütün genç arkadaşlarımıza sormalısınız. Onlar benim kendilerine nasıl bir ağabey olarak yaklaştığımı biliyorlar. Kaptan olarak bu tür haberlerin çıkmasrına üzülüyorum.
Hepsine değer veriyor ve seviyorum. Normal ama başarısızlıkta bunların hepsi ön plana çıkıyor. İster nkiye'de kalıp organizasyonu uzaistemez bazı noktalardan payımı alıyorum. Her zaman bu konularda kendime güvendiğim için dik duracağım ve bu tip konuşmaları genç arkadaşlarıma sordukları zaman gereken cevabı onlardan alacaklardır" dedi.
Türkoğlu, son olarak ise tüm takım arkadaşları adına konuştuğunu hatırlatarak şunları kaydetti:
"2009 yılında Polonya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final maçını kaybettikten sonraki birçok maçı moral bozukluğu ile kaybetmiştik. Ancak bizim her geçen sene olgunlaştığımızı, tecrübe kazandığımızı düşünüyorum.
Bütün takım arkadaşlarım adına konuşuyorum. Yalnız bunu bu sene için kimse söyleyemez. Sonuna kadar mücadele ettik. Önümüzdeki şampiyonalarda bu hataları tekrar yapmayacağımız inancındayım."
HARUN ERDENAY: "HALA 2010 DÜNYA ŞAMPİYONASI'NDA VERİLEN ÖDÜL KONUŞULUYOR"
A Milli Takım Menajeri Harun Erdenay, 2010 Dünya Şampiyonası'nda Milli Takıma verilen
ödülün hala konuşulduğunu, bunun da takım üzerinde
baskı oluşturduğunu söyledi.
Erdenay, faul atışlarıyla ilgili sorulan soru üzerine, "En ufak bir tereddüt o faul atışını kaçırmanıza neden olabilir" şeklinde cevap verdi.
Kamuoyunda hala geçen seneki dünya ikinciliği sonrasında verilen ödülün konuşulduğu ve bunun da oyuncular üzerinde baskı yarattığını dile getiren Erdenay, "Faul atışları elinizde bir top çizgiye geçiyorsunuz en ufak bir tereddüt o faulü kaçırmanıza neden olabilir. Milli Takımda oyuncuların faul yüzdeleri düşüyor.
Buna katılıyorum. 2010 Dünya Şampiyonası'nda takım sporunda bence çok büyük bir başarı elde ettik. Kendi evimizde 8'de 8 yaptık. Amerika'ya mağlup olarak ikinci olduk. Dünya ikincisi takımımız Sayın Başbakanımız tarafından ödüllendirildi. Fakat bu ödül hala konuşuluyor. Üzerinden bir yıl geçti.
Bence bu konu oyuncular üzerinde baskı oluşturdu. Orada bitmesi gerekirken hala konuşuluyor. Hala gazetelerde o ödül dile getiriliyor. Türk spor tarihinde ilk kez alınan bir ödül değil bu. Daha önce milli
futbol takımımız olsun diğer branşlarımız olsun herkes ödül alıyor.
Bu kadar ödülü aldılar,
olimpiyatlara gitsinler diye bir beklenti oluştu. Bunun sonucunda baktığınız zaman Sırbistan maçına kadar
Ersan İlyasova sadece bir tane faul atışı kaçırmıştı. En iyi faul atan adamımız yarısın kaçırdı. Ersan kadar soğukkanlı bir oyuncu bile etkilenip faulleri kaçırabiliyor" diye konuştu.
Erkek basketbol Milli Takımlar Teknik Koordinatörü Bogdan Tanjevic ise, Milli takımdaki antrenör yapılanması ile ilgili bir soruya, dünyada ki örneklerini göstererek, Orhun Ene'ye her zaman yardımcı olacağını ve teknik kadro yapılanmasının sorun olmayacağını dile getirdi.