Edu: Başlarda bırakın
takımı,
Lugano ile bile anlaşmakta zorluk çektik. Ama artık hepsi geride kaldı, uyumumuz süper.
Lugano: UEFA’da
final oynamamız
rüya, ama gerçekleşebilecek bir rüya. Çünkü takım olarak bunu başaracak gücümüz var.
Zannetmeyin ki, bu röportajın Edu-Lugano ikilisiyle yapılmasının nedeni yan yana oynamalarıdır. Esas sebep şu ki, kampın en çalışkan iki ismi Edu ve Lugano’ydu. Örneğin; bellerine bağlanmış iple ileri-geri kuvvet çalışması yapılıyordu. Futbolcuların yüzde 90’ı bunu ‘sahte’ diyebileceğim şekilde, yani yorulmamak adına kaçarak gerçekleştirdiler. Edu ve Lugano ise sanki ‘anı’ yaşıyorlar, bizlere de yaşatıyorlardı. Bu çalışkanlıkları aklımda kalmışken, ikisini aldım, kısa zamanda bana göre ‘sıradışı’ soruların cevaplarını aldım.
Ikinizde ilk zamanlar çok
eleştirildiniz. Hatta ‘gönderileceğiniz’ iddia edildi. Gerçekten adaptasyon süresi denen şey var mı?
- Edu: Bu sürenin gerçekten olduğuna inanıyorum. Başlarda da bırakın takımı, Lugano ile bile birbirimize alışmaya çalıştık. Insan, maçlarla birlikte tarzları tanıyor. Ve şu anda iyi bir durumdayız. Çalıştıkça da, pozisyonlarda daha başarı sağlayacağımızı göreceksiniz.
Lugano’nun eski takım arkadaşları takımdan ayrılmalarını çok üzülmüşler. Hatta “Lugano kademeyi o kadar iyi ayarlıyordu ki, uyarıları tüm takımın hata yapmasını engelliyordu” demişler. Bunları
Fenerbahçe’de de yapmaya başladı mı?
- Lugano: Bir takımın sahaya yayılışı ve oyun içinde anlaşması,
oyuncu ve pozisyon paylaşımları çok önemlidir. Biz de zaman içerisinde
futbol dilimizi oluşturduk. Bu dili daha da geliştiriyoruz. Normal karşılanır ki, her insan, her
futbolcu bir değildir. Futbolcuların karakterleri tarz yaratır. Biz de ortak dili oluşturmaya başladık. Ben de arkadaşlarımı bulunduğum mevki dolayısıyla iyi yönlendirmeye çalışıyorum. Çünkü arkadaki düzen futbol içerisinde önemlidir. Atağa çıkarken de, defans yaparken de bu noktadaki düzeniniz oyunu ayakta tutar. Herkes görevini yaptığı için başarı görüntü çiziyoruz.
Peki
sezon başında gelen eleştirilerin farkındalar mıydı? Öyleyse neler hissettiler?
- Lugano: Eleştirilerin gelmesi normaldir. Saha içinde görevimizi yaparken, maç bittiği an eleştirilerin nereye geleceğini tecrübelerimizden dolayı biliyoruz. Bu sadece
Türkiye’de değil, kendi ülkelerimizde de aynı şekilde oluyor. Ama diğer önemli bir nokta daha var. Futbolcu, eleştiri aldı diye hayatını mahvetmemelidir. Futbolcu, eleştirilerin doğru yanlarını çıkarıp uygulamaya koymalı. Fenerbahçeli
futbolcular olarak şu andaki uyumumuzu sağlıklı buluyorum. Buraya geldiğim için söylemiyorum, Türkiye’nin en büyük kulübünde oynadığımın farkındayım. Bazı şeyleri kanıtlamak için
şampiyon olmamız gerekiyor. Yöneticilerimizin bizi getirmekle ne kadar doğru karar verdiklerini ispatlayacağız.
Defans elemanları olarak başarılı olduğunuzu ifade ediyorsunuz. Peki diğer iki kanat oyuncuları
Uğur Boral ve
Önder’le ilgili neler söylersiniz?
- Edu: Önder ve Uğur’un kalitelerini maç içinde hissediyorum. Ne yaptıklarını bilir görüntü verdikleri için beni de rahatlatıyorlar.
Güven veriyorlar. Tabii bu güven hissini sadece kanatlara bağlamak yanlış olur, takım olarak iyi oynadığımız için bu güven hissi doruğa ulaşıyor.
Herkes
Avrupa’da başarıyı gözlüyor. Final oynar mısınız, yoksa bir hayal mi?
Lugano: Bir rüya, ama gerçek olabilecek bir rüya. Kalitemizi ortaya koyuyoruz. Takımımızın UEFA’da finale gidebilecek gücü var. Bunu anlayabilmeniz için takım içinde yaşamanız gerekiyor. Futbolcular olarak hedefe kilitlendik. Inanın bunu başarabiliriz. Zaman da bizi haklı çıkaracaktır.
(Fanatik)