Aziz
Yıldırım’a, ‘Üç yıldır buradayım.
Fenerbahçe’yi çok seviyorum ve gitmek istemiyorum. En geç 1.5 ay sonra sahadayım’ dedim, ‘Okey, okey’ karşılığını verdi...
Ertesi gün idmana çıkmak isterken, sözleşmemin feshedildiğini öğrendim. ‘Bu yapılan haksızlık’ desem de belgeler federasyona çoktan gitmişti bile...
Kulübün bana 1 milyon 300 bin euro borcu var. Ameliyat masraflarımı da ödemediler. Avukatlarımdan Fenerbahçe’ye
transfer yasağı gelmesi için de
FIFA nezninde
dava açmalarını istedim. Gelirse şaşırmayın...
Fenerbahçe’nin
sezon başında sakatlığı nedeniyle ilişkisini kestiği Brezilyalı
savunma oyuncusu Edu Dracena da konuşmak için
Milliyet’i seçti...
Sarı-lacivertli
forma altında üç sezon boyunca mücadele eden sambacı ile ailesinin yaşadığı Araçatuba kentinde buluştuk. Bizi annesinin evinde ağırladı ve kapıda görür görmez
Türkçe “Hoşgeldin” dedi...
Türkiye’yi Türk insanını unutamadığı tüm davranışlarından belliydi. Ailesi “
İstanbul” diyor, başka bir şey demiyordu... Edu ise çok dertliydi. İçini dökmek için adeta sabırsızlanıyordu... Kendisine yapılanları bir türlü kabullenemiyordu...
Söze “acaba nereden başlasam” diye girdi... Kafasını sağa, sola çevirdi ve Başkan
Aziz Yıldırım’da karar kıldı...
“Türkiye’deki ilk yılımdı...
Rizespor karşısında ilk devreyi 2-0 geride kapamıştık. Soyunma odasına birden Başkan Aziz Yıldırım girdi. Bağıra çağıra bir şeyler diyordu. Ben ve diğer
yabancı oyuncular şaşkınlıkla birbirimize baktık. Neler olduğunu anlayamadık. Ben ve
Lugano,
Alex’e dönerek “başkanın burada ne işi var?” diye sorduk. Çünkü bugüne kadar böyle bir durumla hiç karşılaşmamıştık. Bu sahne kötü oynadığımız maçlarda birkaç kere tekrarlanınca en sonunda Teknik Direktör Zico’nun kardeşi dayanamadı. Ve tepki gösterdi. Bu da hem kendisinin, hem de Zico’nun gönderilmesinin sebebiydi. Yaşananlardan sonra tek bir şey düşündüm; Fenerbahçe’de sadece Aziz Yıldırım’ın sözü geçiyor...
‘Sakatlığım sonum oldu’
Fenerbahçe’de sonumu hazırlayan sakatlığım oldu. Olayın içyüzünü bir de benden dinleyin. Ben Fenerbahçe forması giyerken bu
sakatlık meydana geldi. Brezilya’da
tedavi görüyordum. Birden beni çağırdılar. ‘Doktor Ömer (Taşer) bey sakatlığının durumunu, tedavinin nasıl geçtiğini görmek istiyor’ dediler. Hemen İstanbul’a uçtum. Ben geldim, Ömer bey Amerika’ya gitti. Günlerce ortada kaldım. Tek bir muhatap bulamadım. Sonunda Başkan Aziz Yıldırım ile görüşmek istediğimi söyledim. Bana ‘Görüşemezsin. Bir sorunun varsa artık Aykut
Kocaman’a’ gideceksin dediler. Ben de ‘Bu kulüpte karar alan tek kişi Aziz Yıldırım’dır’ diyerek Kocaman ile görüşmeyi reddettim. Kocaman daha sonra yanına gelerek ‘Sorunun varsa benimle konuşacaksın’ diyerek söylendi... Bunun üzerine yüzüne ‘Senin sözün burada geçmiyor. Burada sözü geçen tek kişi başkan’ dedim...
Başkanın karşısına geçtim
Ve sonunda Aziz Yıldırım’ın karşısına geçtim... Başkanın yanında Murat (Özaydınlı) bey de vardı. Bana ilk önce sağlığımı sordu. İyiye gittiğini,
ameliyatın üzerinden dört ay geçtiğini belirttim. Bir ya da en geç 1.5 ay içinde sahada olacağımı bildirdim. Başkana ‘Üç yıldır buradayım. Fenerbahçe’yi çok seviyorum. Ayrılmak istemiyorum’ dedim. Kendisi de başını sallayarak ‘okey, okey’ karşılığını verdi.
Bu görüşmeden sonra çok sevinçliydim. Sorunları çözdüğümü düşünmüştüm. Ertesi gün Samandıra’ya giderek antrenmana çıkmak istedim. Ama almadılar.
Aykut Kocaman yanıma gelerek, ‘Antrenmana çıkamazsın, sözleşmen feshedildi’ dedi. ‘Nasıl olur’ karşılığını verdiğimde ‘15 dakika bekle, resmi belgeler eline ulaşır’ diye ekledi. Benden Brezilya’ya geri dönmemi ve bir daha gelmememi istediler. ‘Bu takımın
sözleşmeli oyuncusuyum. Bana bunu nasıl yaparsınız. Ben bu formayı giyerken sakatlandım. Haksızlık bu’ desem de, Futbol Federasyonu’na sözleşmemin tek taraflı feshedildiği bildirilmişti bile...
Ardından Brezilya’ya döndüm. Hemen avukatlarımla konuşup olayı FIFA’ya götürdük. Fenerbahçe bana 1 milyon 300 bin euro borçlu. Ayrıca ameliyat paramı da ödemediler. Bu operasyonu sözleşmem feshedilmeden önce olmuştum. O zaman masrafları karşılayacaklarını söylemişlerdi. Ama bu konuyu da kapattılar.
‘Ben kazanacağım’
Fenerbahçe ile mahkemeliyiz. Sonunda ben kazanacağım. Ancak avukatlarımdan Fenerbahçe’ye transfer yasağı gelmesi için de FIFA nezninde dava açmalarını istedim. Kulübün FIFA’da çok sayıda dosyası birikti. Bu kararı aldırmaya çalışıyoruz. Gelirse kimse şaşırmasın. Bu Fenerbahçe imajına büyük
darbe vurabilir.”
Vefasızlık
Aurelio ile başladı
Fenerbahçe’deki çöküş ve vefasızlık Marco Aurelio ile başladı. Oyuncuların gönderiliş şekilleri hiç doğru değildi. Aynı şekilde
Appiah’ı da kötü gönderdiler. Maldonado’ya yapılanlar bir başka durum. Fenerbahçe’nin son birkaç yılına bakın. Appiah, ben, Maldonado, Josico, Marco Aurelio, Luis Aragones, şimdi de Roberto
Carlos. Hepsi FIFA’lık oldular. Yani hepimiz haksısız, bir tek onlar haklı. Fenerbahçe Kulübü birisi ile olmak istemeyince duygusuzca kapıyı gösteriyor.
Brezilya’daki imajı büyük zarar gördü
Bize yapılanlar Fenerbahçe’nin imajına Brezilya’da büyük zarar verdi. Birkaç yıl öncesine kadar Brezilya’da kimse Fenerbahçe’yi tanımıyordu. Alex, Luciano, Aurelio’dan önce Fenerbahçe’yi burada bilmezlerdi. Özellikle Zico ve Lugano’dan sonra Fenerbahçe çok tanınan bir kulüp oldu. Herkesin Türkiye denince aklına
Galatasaray geliyordu. Biz bunu değiştirdik. Brezilya’da şimdi en bilinen kulüp Fenerbahçe. Ancak son yaşananlar ciddi sıkıntılar doğurdu. Artık Fenerbahçe, Brezilyalı oyunculara haksızlıklar yapan bir kulüp olarak konuşuluyor.
Galatasaray ya da
Beşiktaş istesin, gelirim
Sakatlığım tamamen geçti.
Santos forması ile son 3 karşılaşmada yer aldım. Ancak Türkiye’yi unutamıyorum. Bundan sonra Fenerbahçe’ye geri dönmem imkansız ancak Beşiktaş veya Galatasaray beni istesin hemen gelirim. 28 yaşımdayım. Türkiye’yi ve Türk
futbolunu yakından tanıyorum. Hiç yabancılık çekmem. Gideceğim her takıma yararlı olacağımı düşünüyorum. Benim sorunum Fenerbahçe yönetimi ile oldu. Taraftarı hâlâ çok seviyorum. Ama geri dönüp Edu’nun nasıl bir oyuncu olduğunu herkese bir kez daha göstermek istiyorum.
MİLLİYET