Her güzel sanatı, zenaatı, anlayışı taçlandırdığımız sihirli, etkili, saygı duyulan kavram odur. Müzik kültürü,
giyim kültürü hatta yemek kültürü.
Bizim alanımızda, ülkemiz çorak futbolunda bir türlü yetişmeyen, yeşermeyen: Futbol kültürüdür...
On altı yıldır buna uğraşıyor, her hafta bir umut, her
sezon bir umut doğmasını, büyümesini bekliyoruz. Değerlerimizden aldıklarını futbol alemine yaymasını istediğimiz
futbolcular malesef futbol kültürümüze hiç katkı sağlamıyorlar. Futbol kültürümüz Olmuyor, olamıyor...
Bazen bir
yönetici o toprağın karnını hoyratça yarıyor, ekilen tohumları savuruyor. Hakemler bu bozmacanın olmazları rolünü oynamaktan bir türlü vazgeçmiyor. Futbolcular adrenalinden çok yetiştikleri
sokak kültürünün(!) etkisiyle o toprakları hoyratça tepeliyorlar.
Hakemin eline vuran o'nu sahada sıradanlaştıran futbolcu kadar, ısınırken tribünlere çirkin hareket yapan futbolcu da aynı suçu düşüncesizce işliyor. Yönetici, yönetememenin suçunu itiraf yerine, elinde idam sehpası suçlu avına çıkıyor.
Tribünler almış başını gidiyor. Seyirci sahada
infaz peşinde, kendi cezasını kendisi vermek istiyor.
Futbolcu rakib oyuncunun misafir olduğunu unutmuş meslektaşına tekme atıyor. Futbolcu değil Gladyatör gibi davranıyor.
Devlet,
bakan olarak tribünde o da konumunun hakkını bir büyük olarak vermiyor. Misafir başköşeye oturtulur adeti
protokol olunca unutuluyor. Misafir
takım yönetimi oteline dönmek istiyor, bir kısım bürokrat bu durumdan hiç rahatsız olmuyor.
Gençlik Spor Genel Müdürlüğü daha çok spor Bakanına yakın olma mücadelesi verdiğinden Diyarbakır o'na çok uzak kalıyor.
Misafirperverlik, fedakarlık, hoşgörü, bir görüşme, kaynaşma vesilesi olarak değerlerimizle besleyeceğimiz futbol kültürümüz oluşmuyor .
Futbol kültürü olmayınca da maçı, skoru, oyunu, hakemi yazmak zevk vermiyor. Futbol ölüyor. Futbol, değerlerimizi de öldürüyor.
Mehmet ŞEYHO / Samanyolu Haber TV spor müdürü