FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
AHMET ÇAKAR: Yüksek beklenti (SABAH)
Netanya maçları sonrası
Galatasaray camiası çok ciddi anlamda eski günlerine dönüyordu. Üstelik çarpıcı transferler seyirciyi ve
takımı havaya sokmuştu. Ama dün gece Galatasaray kazanmış olsa da beklentilerin
altında kaldı.
Kabul edilebilir ki
Gaziantep gibi iyi bir takıma karşı
sezonun ilk maçında alınan galibiyet çok önemli. Ama özellikle forvet oyuncularının per
formansını pek beğenmedim. Aydın ve
Arda sahada yok gibiler. Diyeceksiniz ki "Arda'nın 3 golde de imzası var. Birini attı ikisinde de asist yaptı." Ama onun haricinde Arda'yı sahada istediğimiz seviyede bulamadık. Yeteneğinden kuşku duymadığımız Aydın da dün gece iyi değildi. Peki Galatasaray'ın hiç mi artısı yoktu, pek tabi ki vardı. Fizik kondisyon olarak iyi durumdalar. Daha önemlisi kaytaran veya kaytarmaya çalışan
futbolcu pek yok gibi. Herkes top rakipteyken ne yapması gerektiğini bilip topun arkasına geçebiliyor.
Levent Tüzemen (Sabah): Büyük İkramiye!
Galatasaray, Gaziantep önünde piyangonun büyük
ikramiyesini kazanmış gibi bir üç puan aldı. Netanya maçında forma şansı bulamayanların performansını görünce asıl oyuncuların 'süper' oynayacağını düşünmüştüm. Ama yanıldım. Bırakın süper bir Galatasaray görmeyi, normalini bile bulamadık. Bu kötü oyunu sıcak havaya bağlarsak Gaziantep'e haksızlık yapmış oluruz.
Sarı-kırmızılı
futbolcular alışkanlık haline getirmeye başladıkları ayağa isabetli pas oynama konusunda da müthiş başarısızdı. Örneğin, Aydın için hep iyi şeyler yazmak istiyoruz ama "Bir varmış bir yokmuş"gibi oynuyor.
Rijkaard ilk su molasında önce Aydın'ı, sonra Sarp'ı uyardı.
Maçtan önce sohbet ettiğimiz Gaziantep yöneticisi Halil
Aksu, "Takım tam hazır değil" demişti. Aksu haklı çıktı. Teknik direktörleri Yozgatlı'dan sağ bek, Olcan'dan sol bek yaratmaya çalışmıştı. Galatasaray, rakibin bu zaafından, ilk golde Ayhan'ın müthiş pasına fırlayan Baros'un Arda'ya attırdığı gol dışında yeterince faydalanamadı. Çünkü Galatasaray kanatları hiç kullanamadı.
Hakan Ünsal (Star): Rijkaard'a Bir Ay Daha Lazım
Tobol ve Netanya maçlarında zorlanmayan Galatasaray'ın, ligin güçlü
ekiplerinden
Gaziantepspor karşısında ne yapacağını, herkes gibi ben de merakla bekliyordum. Rijkaard'ın zayıf rakipler karşısında tıkır tıkır işleyen sisteminin, mücadele gücü yüksek ve gerektiğinde çok iyi kapanan
takımlar karşısında nasıl işleyeceği, maçın sonucundan çok daha önemliydi.
Galatasaray'ın tıpkı Maccabi Netanya karşılaşmasında olduğu gibi Arda ile bulduğu
erken gol, takımın kendine olan güvenini çok daha fazla arttırdı. Hemen arkasından gelen ve bu sezon çokça göreceğimizi düşündüğüm duran top organizasyonu sonucu Mustafa Sarp'ın ayağından gelen gol, ilk etapta maçın farka gideceği izlenimini verdi. Ancak Julio Cesar'ın kişisel becerisini konuşturarak attığı müthiş gol, karşılaşmanın seyrini tamamen değiştirdi. Bu gol Galatasaraylı futbolcuların maçın başındaki tüm rahatlığını aldı götürdü. İlk yarı sonuna kadar süren bu tedirginlik, ikinci devrede fazla olmasa da hissedildi.
Aydın, aldığı şansı çok iyi kullanamadı. 90 dakikayı çıkarabilecek seviyede olmayan
Keita, yine çok fazla bir şey veremese de, en büyük katkıyı yine Arda yaptı.
Sonuç olarak Galatasaray, Gaziantep gibi zor bir deplasmandan üç puanla döndü. Savunmada zaman zaman aksaklıklar yaşansa da, Rijkaard'ın oturtmaya çalıştığı sistemin tam işler hale gelmesi için en az 1 ay daha geçmesi gerektiği görüldü.
Ahmet Çakır (Zaman): İyi Başlamak Çok Önemlidir
Herşeyden önce maçın mümkün olabilecek en iyi koşullarda oynandığını söylemeliyiz. Yüksek sıcak ve aşırı nem gibi endişe verici etkenler, korkulacak düzeyde değildi. Tersine, arada bir bu bölgede az rastlanır türden bir esinti bile çıkabiliyordu.
Sadece tribünler değil
stat çevresi bile doluydu. Azımsanmayacak sayıdaki Galatasaray taraftarı da takımını desteklemek üzere maça koşmuştu. Belli ki yapılan transferler onlara geçen sezonun azabını unutturmuş, bu yıl için mutlu ve umutlu hale getirmişti. Netanya maçının yıldızlarından Aydın Yılmaz takımda yer bulmuş,
Barış Özbek ve Nonda kulübede kalmıştı. Daha ne oluyor demeye kalmadan Arda ile golü bulan Cim Bom çok geçmeden Keita ile ikileyip keyfini artırmıştı.
Sarı Kırmızılı takımın en etkili adamı Keita'ydı ama gücü 55'e kadar yetti. Nefis çalımlarının yanısıra
akıllıca dalışlarıyla da bu futbolcu Sarı Kırmızılı taraftarları coşturacak bir adam olduğunu gösterdi. Keita'nın savunmaya dönük görevini de pek
ihmal etmeyişi, top kaptırıldığında ortayı 5'leyecek hamleyi hemen yapması, bir başka olumlu özelliğiydi.
Aydın'ın Netanya maçındaki veriminden uzak kalışı, Baros'un da bilinen dağınıklığı Cim Bom'un daha kolay sonuca gitmesini engelledi. Özellikle rakibin forvetten devşirme sağbeki Mehmet Yozgatlı'nın üzerine gidilemeyişi, taktik akıl ve beceri eksiğiydi. Nitekim bunu evsahibi takımın hocası görüp ilk değişikliği yaptı. Rijkaard'ın Baros'un yerine Nonda'yı alması doğruydu. Ancak Arda'nın "Artık bunu atarsın!" diye önüne bıraktığı topu ağlara bırakmak dışında Nonda da Netanya maçındaki oyununun çok uzağındaydı. Tabii attığı gol altın değerinde olunca bunun fazla bir önemi kalmadı.