ASLAN KUPADA DA KAYIP - KARELER

Hakan Ünsal (Star): Sıkıcı Bir Maç G.Saray'ın ön tarafı ne kadar etkili, tehlikeli ve iş bitirici ise, arka tarafı da bir o kadar, aleyhine tehlikeli. Defans asıl işini yapmak yerine gol atmayı veya attırmayı düşünüyor. Daha kötüsü, bazen rakibe karşı sayısal üstünlük olan pozisyonların gol olması. G.Saray'da oynayan, rakibi tekse, orada rakibe yaşama şansı vermez. İlk yarının başında ve sonundaki birbirine benzeyen iki gol aslında maçında öyküsü gibi. Mücadeleye bakınca sıkıcı, temposuz, heyecansız ve olsa da olmasa da olur anlayışı ile oynanan bir kupa mücadelesi. Skibbe'nin aylardır hep oynayan Servet'i dinlendirip bu maçta oynatmaması lazımdı. Servet hiç dinlenmeden oynadığı için kendini toparlayamıyor. 1 gün önce ‘Lincoln'ün paslarını aradık' diye demeç veren Skibbe herhalde bu sefer Lincoln'ün kendisini de aramıştır. Ben Lincoln'ü beğenen biriyim. Fakat Galatasaray'a geldiği geçen sezonun başında ilk haftalardaki Lincoln'ü arıyorum. Turgay Şeren (Akşam): Dikkat G.Saray Tükeniyor! Dünkü Galatasaray'ı üzülerek izledim. Ankaraspor karşısında inanılmayacak kadar kötüydü. Ne yaptığını bilmez, sistemi-mistemi yok, oyun içinde yardımlaşma hiç yok, rakip defansın yaptığı büyük hata sonucu Ümit Karan'ın attığı gol, başka da hiçbir gol pozisyonu yok, rakibi bunaltmak ise hiç yok. İlk geldiği günlerde Kewell'ı Galatasaray'a faydalı olur diye düşünmüştüm. O da Galatasaray'la beraber eriyip gitmiş. Ya Arda? Arda'nın genç yaşında her yıl üstüne koyacağını düşünürdüm. Ama Arda merdivenlerden öyle bir aşağı iniyor ki onu tutmak imkansız. Dün de öyle.. Ne yaptın Arda diye, maça ne gibi bir katkıda bulundun diye ona sormak lazım. Ama kim soracak? Galatasaray'ın her hafta gittikçe tükendiğini göremeyen Skibbe mi, yoksa Adnan Polat mı? Yoksa kim? Genç Murat'a büyük görev verilmiş. O'nu tenkit etmek istemem. Yazık ki etrafındakiler hiçbir şey yapmayınca, özellikle Servet ve Meira, 19 yaşındaki genç Murat'a yardım etmeyince onun da yapacağı hiçbir şey yoktu. Oysa ne beklerdik? Galatasaray Ankaraspor kalesini ablukaya alacak, sağ beki Sabri'yi kaçıracak, Ümit Karan gol pozisyonlarına girecek. Rakip Ankaraspor defansını bunaltacak. Oysa tam aksi oldu. Bunalan ve ben tükeniyorum, yok mu beni kurtaracak diyen Galatasaray'dı, yazıklar olsun. LEVENT TÜZEMEN: VİZYONSUZ SKİBBE! (SABAH) Bir teknik adamın söylemleriyle eylemleri farklı olursa güven bunalımı doğar. Skibbe, Galatasaray'ın resmi sitesine verdiği röportajda medyaya yüklenerek şöyle diyordu: "İş bitmiş, maç oynanmış, hataların hepsi gün yüzüne çıkmış. O zaman yazıyorlar. İş bittikten sonra yapılan hataları saymak kolaydır." Ama yönetimin sinirlendiğini ve "Çıkar şu oyuncuyu" dediğini biliyorum. "Hata yaptık" diyemeyenler yarın yaşanacak faciaların sorumlusu olur. Eskişehir yenilgisine "Yorgunduk" diyerek kulp takan Skibbe değil mi? Uyarı yapması gereken Skibbe seyirci gibi maçı izliyor. Hoca kenarda ateş gibi olacak. Aykut Kocaman, Servet'le dalaşarak sarı kart gören De Nigris'i golü atmasına ve iyi oynamasına rağmen sırf kırmızı görmemesi için oyundan aldı. Ahmet Çakır (Zaman): Resmi Formalı Sıkı İdman Teknik Direktör Michael Skibbe'nin bu karşılaşmada kalede Aykut'a yer vermesi beklenen bir durumdu. Ancak savunmada genç Murat Akça'nın yer alması sürprizdi. Orta alanda da Mehmet Güven sakatlık ve cezalılar nedeniyle şans bulmuştu. Bu futbolcu, biraz kıpırdanır gibi göründü, ancak Sarı-Kırmızılı takımda forma giyebilmesi için bunun yeterli olmayacağını herhalde biliyordu. Maçın en güzel iki hareketi elbette ki karşılıklı gollerdi. İki golde de önce Ümit Karan ve De Nigris'in becerisini alkışlamak gerekiyordu. Ardından da elbette ki çok açık savunma hataları vardı. Özellikle Aykut'un yediği golde G.Saray savunması adam paylaşması filan yapmaksızın sadece pozisyonun gelişimini seyretti. Ayrıca neredeyse kafasına çarpacak olan topa Aykut'un hamle yapmayışı onun aylardır oynamayışına bağlanabilirdi. Ancak Ümit Karan yanına gelip, "Elini kaldırsan çarpacak be oğlum!" diye sitem etmekten kendini alamadı. Galatasaray adına hafta içi zorlu bir idman maçı olmaktan öteye geçemedi bu karşılaşma. Sarı-Kırmızılı takım belki çok kötü oynamadı, ama söylenebilecek en iyi şey de bu olurdu. Sonuçta iki taraf da bu sıkı idmandan çıkan skora da razıydı. ŞÜKRÜ KANBER: AĞIRLIK SIFIR (FOTOMAÇ) Galatasaray'da ceset var ruh yok... Böylesi kaliteli bir takımın içini boşaltmak için düşman kuvvet çağırsanız bu kadar olur. Güya "yedek takım" sahada. Bu lafı kullanıp arkasına sığınmak için insanda biraz utanma olur. Yedek takımdan hangi oyuncuyu alsanız Ankaraspor'da banko oynar. Ama kâğıt üzerinde şöhretli oyuncu olmak, sırtında "büyük takım forması" taşımak maç kazanmak için yetmiyor. Rakiplerine en azından endişe vermekten uzak bir takım ve bu eser Skibbe ile Adnan Bey'lere ait. Takım kaptanı kadroyu yazıp sahaya çıksa da bu kadarını kendiliğinden oynarlar. Kendi takımının özgül ağırlığını sıfıra düşüren bir hocaya para vermenin ne anlamı var? İSMET TONGO: BEŞİNCİ SINIF MAÇ (FOTOMAÇ) G.Saray sahaya çıktığında, iki üç as futbolcunun oynamadığı görülüyordu. Bu takıma yedeklerden kurulu demek bence hataydı. İlk yarıda iki takımın birbirinden korktuğu bariz şekilde belli oluyordu. Top 45 dakikanın çok büyük bölümünde orta sahada geçti. Bu yarıda Galatasaray'dan, Ümit Karan ve Ankaragücü'nden de De Nigris'in golü vardı. İki golün en ilginç yanı ise yan toplandan yani korner atışlarından olması idi. Genç Adnan'nın, De Nigris'in golünde topu kesememesi büyük hata idi. İnanır mısınız Skibbe kulübede otururken stadın maçı seyreden en iyi adamıydı. Kulübeden çıkması, oyuna müdahale etmesi gerekirdi. Beni bu maçta şaşırtan futbolcular Galatasaray'daydı: Arda, Ümit Karan, Meira ve Mehmet'ti. Bir gol atan Ümit Karan'ın görevi bir golle bitmiyordu. ZAFER ERTEM: G.SARAY ERİYOR! (FOTOMAÇ) Bay Skibbe, belli ki Fortis Türkiye Kupası'na angarya gözüyle bakmış. Sahaya çıkardığı kadro zaten bunun ispatı. Kaleci Aykut, Volkan, Murat Akça ile Mehmet Güven ilk 11'de sahaya çıktı. Kesinlikle bu futbolcuları küçümsediğim için söylemiyorum, sadece bir takımda değişim söz konusu ise bu değişim bana göre maksimum iki ile sınırlanmalı. G.Saray ikinci yarıya başlarken Kewell ile önemli bir pozisyondan yararlanamadı Lincoln cılız pozisyonlar üretmeye çalıştı ama o da sonuç getirmedi. De Nigris çıkıp Mehmet Çakır oyuna girdi ve bu kez Çakır resitali başladı. Her topla G.Saray orta sahasını yürüyerek geçen, savunmaya soğuk terler döktüren Çakır sıkı pozisyonlar yarattı, sadece golünü atamadı. İşin kötüsü G.Saray artık maç kazanamamaya alıştı. Ligden sonra Fortes Türkiye Kupası'da G.Saray'a ilaç olamadı. HAKAN DİLEK: OLMUYOR BÖYLE (FOTOMAÇ) Evet olmuyor. Ankaralılar karşısındaki halini beğendik mi Galatasaray'ın? Bir antrenman maçı havasında oynadığımız bu karşılaşma yine zevkten ve başıhoş bir ekibi izlemekten mahrum bıraktı bizi. Hasan sakat, Ayhan ve Baros kadroda yok. Orta sahasız ve hücumdaki haşarı çocuktan yoksunuz. Ama sahadaki takım Galatasaray. Kimse bu lejyonlar lafını garipsemesin, Ankaraspor'un topçularının milliyet skalası oldukça geniş. Senegalliden, Meksikalıya her milletten topçu var takımda. Sanctis'in gelişine isyan yapan Aykut; tek top tek şut ve tek gol düşüyor bu maç istatistiğine. İşte bu maçlar iyi bir yer tutucu olduğunu gösterme maçları değil mi? -Kanıtlama demiyorum- Peki siz ustalar; karşı takıma büyüklüğümüzü gösterecek olan asıl sizsiniz. Siz böyle yapacaksanız, bir deyin bakalım; Olmuyor böyle! İLHAN SÖYLER: ALİ SAMİ YEN FUTBOLCUSU (HÜRRİYET) GALATASARAY deplasmandan ürküyor mu, sevmiyor mu? Sahaya bakıyorsun, 'oyun felsefesi' diye bir şey bulamıyorsun. Hele bir orta alan var ki, güya takımın en kritik yeri, ama en zayıf yeri. Tamam anladık, Ayhan, Barış, Mehmet Topal ve Linderoth gibi çok önemli eksiklerin var. Ah be birader sen koskoca Galatasaray takımısın; dört tane eksiğin yerini dolduramıyor musun? Galatasaraylı futbolculara tavsiyem; Ankaraspor maçının kasetini alıp baştan sona izlesinler. 'Biz ne yapmışız' diye izlesinler. Koskoca Galatasaray, Ankaraspor'a mahkum oynuyor. Rakip takım 8-9 kişiyle gol ararken, Galatasaray kontratak oynuyor. Vah ki vah.