Develi'nin namusu
SİZ hiç bir
Fenerbahçe maçı öncesi Develi'ye gittiniz mi?...
Maçtan önce Kalamış'a, Develi'ye gitmek bir
Kadıköy ritüelidir...
Oradaki
taraftarların yiyip içip, birlikte
şarkı söylediği atmosferde bulunduysanız,
küfürlü tezahüratların bile o atmosferde sırıtmadığını görürsünüz...
Ayrıca kimi ararsanız onu görebilirsiniz Kalamış'ta... Ünlü
işadamı, ünlü
gazeteci,
sanatçı,
sporcu, yorumcu, patron...
Hatta
Galatasaray taraftarı ünlü bir gazeteciye de, Fenerbahçe formalı bir spor müdürüne de rastlarsınız... Hemen hepsinin, Develi'deki o büyük koroya eşlik ettiğine de şahit olursunuz...
Ama orada olanlar hep orada kalmıştır...
Çünkü bu, Develi'nin ve orada bulunanların namusudur... Hiç kimse
telefonunu çıkartıp da "dur şunu çekeyim belki ileride lazım olur" demez... O samimi ortamın mahremiyetinin ve özel oluşunun farkındadırlar....
Tıpkı Galatasaraylılar'ın gittiği Match Cafe ya da Şamdan'daki gibi.
Tıpkı Beşiktaşlılar'ın gittiği
Kazan'daki gibi...
İnanın "mahremiyet" olmasaydı ne Develi olurdu, ne Match Cafe, ne de Kazan...
Hafta içinde Metin Özülkü'nün Fenerbahçe TV'deki programından kesip biçilen bir bölüm spor kamuoyunun en büyük (!) gündemini oluşturdu. Konuk bendim.
Ama o görüntüleri "
servis edenlerin" yazdığı gibi tarih 25
Ekim 2009 akşamı değildi...
3-4 yıl önce, dostum Metin Özülkü'nün "evinde" yapılan bir çekimdi.
Çekimi yapan Fenerbahçe TV, montajı yapan da
FB TV çalışanlarıydı...Kendimizi güvende hissettiğimiz bir ortamdaydık...
Program başlamadan önce, Metin Özülkü ile ev ortamında tamamen maç geyiği yapmıştık... Ve bize özel, mahrem bir konuşma geçmişti aramızda. İnanın ben de internette görünce hatırladım ve şok oldum...
Bunun telefon dinlemeyle, gizli kamerayla kişilik mahremiyetine
tecavüz etmekle hiçbir farkının olmadığını düşünüyorum.
FB TV'ye ait bu görüntüler elbette Galatasaraylılar'ı üzmüş ve kızdırmıştır. Ama bizim o konuşmalarımızın kesinlikle "aleni" olmadığının, iki
arkadaş arasında
kayıt dışı bir sohbet olduğunun bilinmesini isterim...
Bu nedenle, bütün samimiyetimle ve açıkca Galatasaray taraftarından özür dilerim.
Ama bir konuyu da üzülerek bildirmeliyim, artık iki arkadaş arasındaki konuşmanın bile "mahremiyeti" bitmiştir.
Benim üzerimden yapılan bu olay tam anlamıyla, bir özel alan ihlali, mahremiyet ihlali ve bir çeşit telekulak olayıdır. Bütün kalbimle bu durumun beni ve ailemi çok üzdüğünü ama yine de bu olayın bel altı oyunlarının sonu olmasını istediğimi bilmenizi isterim..
Galatasaraylılar beni Fenerbahçeli olduğum için eleştiriyorlar ama bu görüntülerin de Fenerbahçe TV den sızdığını hatırlatmak isterim....
Şimdi bütün
takımların taraftarlarına sormak istiyorum;
Ve taraftar delikanlılığınıza güvenerek soruyorum;
Siz hiç mi bir arkadaşınızla size özel bir kızdırmaca yaşamadınız,
rakip takım ile ilgili müstehcen bir yorumda bulunmadınız ?
Sevgili Galatasaraylı Hasan
Cemal ağabey,
Sen hiç bir arkadaş ortamında Fenerbahçe'ye küfür etmedim diyebilir misin?
Ya da Fanatik gazetesinin müdürü Fenerbahçeli Necil Ülgen?
Beni sevmediğini söyleyen sevgili
Oray Eğin, yakın bir arkadaşınla müstesna ve özel bir konuşmanı internette görmek hoşuna gider miydi?
Mehmet Yakup Yılmaz ağabeyim, sen hiç Galatasaraylı bir arkadaşını kızdırmak için küfretmediğini söyleyebilir misin?
Sevgili
Fatih Altaylı... Sen Fenerbahçe'ye olan hislerini bir arkadaş ortamında hiç açığa vurmadın mı?
Ya sen Mehmet Ali
Birand ağabeyim... Bir yemekte Fenerbahçeli bir arkadaşını böyle kızdırmadın mı hiç ?
Sayın Başkan Aziz
Yıldırım, Sayın Başkan Adnan
Polat, Murat Özaydınlı, Mahmut
Uslu,
Haldun Üstünel... Ya sizler?
Rakip takım taraftarı arkadaşlarınızı kızdırmak için ya da aynı takımı tuttuğunuz bir arkadaşınızla sevincinizi paylaşmak için buna benzer bir SMS bile çekmediniz mi?
Cevabınız hayır ise, bütün taşları benim kafama atın razıyım...
Ama değilse...
O zaman bir balans da "mahremiyeti önemsemeyenlere" çekin.
Çekin ki, herbirimizin mahrem anları böyle internetler de, gazete sayfalarında dolaşmasın, en azından bazı anlar mahrem kalabilsin...