Atıf Keçeci (Zaman): Kartal Gibi Başladı, Serçe Gibi Bitirdi
Eskinin yenisi, bu saha yayılışı ve maç başladıktan sonra izlediğimiz hızlı ve çok adamla atağa kalkmaktı. Görünen; Tello'nun serbest adam olarak ileride araştırıcı bir hüviyete bürünmesiydi. Şilili
futbolcu istediği bölgede oynamasının getirisi olarak gol attı, arttırdı.
13'te gelen 3 farklı üstünlük, oyunun sonrasında Kartal'ı rehavete soktu. İkinci yarı başladığında
Gençlerbirliği, rakibinin 'bu halinden istifade edebilir miyim?' düşüncesiyle ofansif bir anlayışla sahadaydı. 55'ten sonra girdikleri pozisyonlarda şans yakaladılar; ama sonuca gidemediler.
13 dakikalık oyuna gelen alkış ve sonrasındaki durgunluk, 'Ya goller
erken gelmeseydi ne olurdu?' sorusuna muhatap aradı.
Güven Taner (Star): Hızlı, Yavaş, Bitkin
Ertuğrul Sağlam
Beşiktaş'ı tutuyor, ancak kuyruğu sıkıştığında salıyor, riske sokuyordu. Temposuzluk, topu ayakta oyalama, hücuma çıkmadaki yavaşlık, onun Beşiktaş'ını ağırkanlı yapıyordu.
Holosko'yu da en üst verimini alacak biçimde kullanmıyordu...
Futbola yakın herkes gibi o günlerin yorumcusu
Mustafa Denizli de görüyordu bu yetersizlikleri. Gelir gelmez, hele çalışacak zaman da bulunca tüm bunları tersine çevirmişti. Beşiktaş oyuna tempolu girişti. Bunların ürünü 15 dakikada üç gol oldu!
Savunmada üçlü idi Beşiktaş, fakat topu kazandıktan sonra... Rakip üzerine gelirken
savunma beşli, altılı olmayı başardı. Denizli'nin Beşiktaş'ındaki erken göze çarpan ilk farklılık,
takımın oyunun akışına göre gereken yerde çoğalmayı başarmasıydı.
13.dakikada üçüncü gol de gelince G.Birliği'nin çökmemesi, tersine, daha diri mücadeleye girişmesi Beşiktaş'ın başlangıç hızını kesti. Bu nedenle G.Birliği oyuna
egemen oldu ve pozisyonlar üretti.
Denizli iki adam değiştirerek durgunluğu gidermeye çalıştı ama takıma maç başındaki hızı ve beceriyi kazandıramadı. Bu da gösteriyor ki Beşiktaş kadrosu Denizli'nin istedikleri hemen' yapamayacak.
Dünkü oyun düzeninin başarı olabilmesi için futbolu tempolu yorumlamak şart.
Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Denizli'ye Merhaba
Beşiktaş ilk 13 dakikada 3 attı, sonra yan geldi yattı. 3 golün gerçekleştiği o minik bölümdeki yüksek tempo daha sonra
mehter marşı yürüyüşüne döndü. İki ileri, bir geri... Hatta bir ileri, iki geri.
Komik sahnelere
tanık olduk. Top genellikle suni çime takıldı.
Oyuncular da yürümekte zorluk çektiler. Maçın son bölümlerinde fizik güç dibe vurdu. Diller dışardaydı. Teknik adamlar tarafından oyundan alınanlar son derece mutluydu. Zorunluluktan depar atanlar 5 dakika çay molasıyla kendilerine gelebiliyorlardı. Bu yorgunluğu yaratan belki de yine o suni çimdi.
Ertuğrul Sağlam'dan sonra Mustafa Denizli de Holosko'yu sağ çizgide oynattı. Holosko, yine zeybek havasından örnekler sundu. Holosko her geçen gün kayboluyor. Kimse bunun farkına varamıyor mu?
Sonradan oyuna giren Ali Tandoğan karşı takımın casusu gibiydi. Denizli, ilk maçını galibiyetle kapattı. Hem de deplasmanda. Skor çok çok iyi, futbol yetersiz. Ancak dün bir, bugün iki. Denizli'nin kısa sürede işleri yoluna koyacağına inanıyorum. Bugün takımına giydirdiği 3-4-3 düzeninde defolar vardı. Kuşkusuz kendisi de görmüştür.
Korkut Göze (Hürriyet): Bir Kaşık Bal
Mustafa Denizli, hücum borusunu
Başkent'te çaldı. Ve Gençlerbirliği, Beşiktaş'ın oyun planı ve düzenini kavrayamadan 13 dakikada üç şok gol yedi.
Beşiktaş, oyunda rakibe göre tavır aldı. Top
rakipteyken kalesini çok adamla savundu. Defansı dörtledi, orta saha tam kadro yardımlaşmaya koştu. Takım savunmasına özen gösterdi Beşiktaş...
Oyunun ilk 25 dakikalık bölümünde Beşiktaş'ın tempo ve farklı görüntüsü keyifle izlendi. Sonra ağırdan almaya başladılar oyunu... Üç golün getirdiği rahatlık bir virüs gibi girdi Beşiktaş'ın coşkulu temposuna. Bu dakikalar, Beşiktaş'ın disiplinden uzaklaştığı bir zaman dilimiydi. Beşiktaş'ın yeni çehresine hiç yakışmadı!
Nasıl bir Beşiktaş izlediğimi sorarsanız... İlk 25 dakikada ağzıma bir kaşık bal çaldı. Sonra kenara çekildi! Ancak, bu film burada bitmedi. Devamı daha güzel olacak...
Turgay Demir (Fotomaç): Prangalar Kırılınca!
Fırtına gibi bir başlangıç. Gündüz maçıymış. Kaygan zeminmiş, vız geldi, tırıs gitti. Müthiş bir tempo koydu Kartal ve üst üste goller buldu. Bundan önceki haftalarda bir gol atana kadar canı çıkan takım nasıl bu hale gelmişti? Denizli'nin elinde sihirli değnek mi vardı? Bu işin değnekle falan ilgisi yok! Hangi oyuncunun, nerede ve nasıl kullanılacağıyla çok ilgisi var.
Ayaklarındaki prangalardan kurtulmuş gibiydi
siyah-beyazlı oyuncular. Beşiktaş durmuyor. Bütün sihir burada.
Serdar Kurtuluş ve
İbrahim Üzülmez kaç kez ileri çıktılar ben sayamadım.
İlk 45 dakikayı müthiş bir tempoyla oynayan Beşiktaş'ın ikinci yarıyı aynı şekilde tamamlaması mümkün değildi. Sadece Beşiktaş değil hiçbir takım yapamazdı bunu. İkinci yarının başlarında Kartal'ın oyunu rolantiye alması, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Gençlerbirliği'nin iştahını kabarttı.
Yediği golden sonra dengeyi kurmakta hiç zorlanmayan Beşiktaş'ta en etkisiz isim Holosko ile en çok yorulanlardan Tello ve Cisse'nin yerlerine Ali Tandoğan,
Bobo ve Uğur'un girmesi son derece doğru olan kararlardı.
Mesut Bakkal eski Beşiktaş'a göre yapmıştı hesabını. Yeni Kartal'ı çözene kadar 3 gol yedi ve maç aslında 13. dakikada bitti.
Vedat Okyar (Vatan): 12 Dakika...
Arada derede antrenör değişiklikleri ilk oynanacak oyunların acaba'sıdır. Ama dün öyle bir oyun seyrettim ki, 12 dakikada maç bitti. İyi top oynamak için
vakit vardı diye düşünmedim.
Bu skor, Beşiktaş adına da, Mustafa adına da çok önemli. Mustafa, maçtan önce verdiği akıllı beyanatlarla bu camianın yüreğine su serpti. "İyi bir takımım var. Ligin sonunda nerede duracağımızı iyi biliyorum dedi ve bu bir yerde Beşiktaşlı oyuncular için dünkü oyuna verilmiş siparişti.
İlk 15 dakikadaki çok üst seviye tempo oyuncuları yordu. Hem kafa olarak hem fizik olarak düşüş yaşadılar. Sahanın boyunu çok uzun tuttular. Biraz kısaltabilseler, fizik açıdan düşmezlerdi. Benim güzel kardeşim Mustafa, bunları görüp ezberine almıştır. Önümüzdeki haftalar daha romantik değil, daha gerçekçi bir takım seyredeceğiz.
Mustafa bu takıma kendi karakterini aşılayacaktır. Bir ara şöyle bir bakındım. 6 kişi geride, 4 kişi ileride maç tenis maçına döndü. Hele hele
final toplarını iyi kullanamadın mı, başına çorap örersin. Beşiktaş gibi bir takım bu kadar pas hatası yapmamalı.
Basri Baykoç (Fanatik): Tello İle Şok Baskın
Ayağının tozu ile savunma modelini değiştirerek başladı maça Denizli. Ne var ki ondan beklemediğimiz farklı hamle, Tello ve
Delgado'nun hücuma yönelişteki kostüm değişimiydi.
Denizli siftahı ile devreye sokulan yeni ofansif anlayış, Başkent ekibini 15. dakika dolmadan tuş etti.
Belki espri sayacaksınız ama; Beşiktaş'ın
halı saha kılıklı oyuncuları uygun zemini bulunca coşmuştu! Yapılış açısından ilk ve üçüncü gol şıktı. Holosko fizik gücünü önemli ölçüde yitirmiş, yarım saat dolduktan sonra bu durum daha net anlaşıldı.
Teknik direktör Mustafa Denizli'nin üç gol ve üç puanla başlaması önemli bir moral. Umarız, Beşiktaş için esas zayıf olduğu noktayı not etmiştir tecrübeli
teknik adam. Bu takımın en büyük eksikliği kırılganlığı. Üç farklı öndeyken bile tedirgin ediyor izleyenleri Kara Kartal.
İlker Ateş (Fotomaç): Düzen Değişti
Mustafa Denizli, Beşiktaş'taki ilk sınavında şapkadan tavşan çıkartan sihirbaz gibiydi. Öyle bir taktik uyguladı ki Gençlerbirliği'nin kafası karıştı. Bu inanılmaz oyun biçimi 13 dakikada üç gol getirdi.
Nobre hesapta hücumda oynuyordu ama onu sık sık orta sahanın göbeğinde pres yaparken gördük. Holosko bu
sisteme ayak uydurabilse ilk yarı gol rekoru kırılabilirdi. Ancak bu sistem değişiklikleri Beşiktaşlı
futbolcuları öylesine yordu ki ikinci yarı adeta dinlenen bir takım izledik. Savunma birkaç kademe hatası dışında süper oynadı.
Sivok ve Zapo mükemmel bir ikili oldular.
İbrahim Toraman ve Üzülmez maç boyu savaştılar. Cisse geldiği günden bu yana en çok koştuğu ve yorulduğu bir maçı geride bıraktı. Delgado enfes paslar attı. Belli ki Mustafa Denizli gol yese bile daha fazlasını atabilecek bir takım yaratmaya kararlı. Beşiktaş'ta düzen değişti.
Fatih Doğan (Fotomaç): İyi Başlangıç
Mustafa Denizli başkentte, ilk maçına çıkan bir teknik adamın hayal edebileceği en güzel başlangıçlardan birini yaşadı. 13 dakikada 3-0 öne geçmek beklentilerin üzerinde bir oyun girişi olduğunu kabul edelim.
Burada önemli olan daha ofansif bir futbol anlayışının ortaya konulmak istenmesiydi ki bize göre de bu kendini hissettirdi. Değişikliklerde dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta var. Birincisi Delgado'nun sevmediği oyun kuruculuğuna çekilip ileri hattan daha geride oynatılması. Bu ilerde sorun olacaktır. Günün en çarpıcı 2. değişikliği Tello'nun serbest santrfor gibi ileride oynatılması. Ertuğrul Sağlam'la sorunlar yaşamış Tello'nun
motor takmış gibi koşan görüntüsü, attığı gol ve yaptığı 2 asist hem kendini hem de yeni hocasını alkışlattıran bir performans ortaya koydu. Beşiktaş 2. yarı çok yoruldu. İyi başlangıca rağmen sorunlar var. Bunları çözmek için de Denizli hocanın dikkatli olması gerekiyor. Dün sentetik çimde iyi motivasyonla rakip G.Birliği aşıldı ancak önemli olan sentetik duygulara sahip bazı futbolcuların ilerde aşılması.