1990'ların ortasından itibaren büyük bir sıçrama gösteren Türk
futbolu yıllar sonra ilk kez böylesine ağır bir mağlubiyete uğrarken, ortaya konan 'kişiliksiz' futbol akıllara 1980'li yıllardaki şerefli mağlubiyetleri getirdi.
Fatih Terim'in görevi bırakmasının ardından Milli Takım'ımızın başına getirilen Hollandalı
teknik adam
Guus Hiddink'le çıkılan 3. resmi sınavda uğranan bu hezimet aslında birçok sorunun da günyüzüne çıkmasına yardımcı oldu.
A Milli Futbol Takımı'mız, Hiddink'le mayıs ayında gittiği
Amerika turnesinden bu tarafa pozitif futbol oynamıyor. Ama ilk iki resmi maçında
Kazakistan ve Belçika'yı devirmesi
eleştiri oklarının yönünü değiştirmişti. Oysaki A Milli Takım'ımız, kazandığı iki resmi maçta da iyi futbol ortaya koyamamıştı.
Almanya ile Berlin'de oynanan ve 3-0 kaybedilen maça gelene kadar hatalar zinciri peş peşe geldi. Öncelikle Süper Lig maçlarını tribünden izlemiyor diye eleştirilen Teknik Direktör Hiddink'in geçen hafta açıklamış olduğu kadroya dikkat çekmek lazım. Hiddink ve yardımcısı
Oğuz Çetin'in seçtiği kadroda kulüplerinde formsuz ya da
sakat oldukları için oynamayan oyuncuların çoğunlukta olması başlı başına bir araştırma konusu. Hollandalı hocanın
Almanya karşısında ilk onbirde sahaya sürdüğü isimlerden
Sabri Sarıoğlu bu
sezon ligde sadece 2 maçta toplam 63 dakika
Galatasaray forması giymişti. Üstelik Hiddink, kariyeri boyunca sağ bek oynayan Sabri'yi sol bek oynatarak Almanları bile şaşkına çevirmekle kalmadı, üstüne bir de sezonu
Bayern Münih kulübesinde geçiren sağ kanat oyuncusu
Hamit'i sol açıkta kullandı. Bu sezon Bundesliga'da sadece 57 dakika forma giyen Hamit pozisyon hatalarını fizik gücüyle kapatsa da Sabri kademe hatalarıyla dikkatleri üzerine çekti. Fenerbahçe'de sadece 173 dakika forma şansı bulan Özer'i de hiç alışkın olmadığı sağ kanatta değerlendiren Hiddink, Aurelio'nun sakatlanmasının ardından ofansif orta saha oyuncusu Nuri'yi Emre'nin yanına çekerek Milli Takım'ın hücum gücünü zayıflattı. Daha doğrusu Almanya karşısında forma giyen 14 futbolcumuza bakıldığında sadece Emre, Nuri ve Halil Altıntop'un bu sezon kendi takımlarının tüm maçlarında forma giydiği göze çarpıyor.
Oysaki Alman Milli Takımı'nın ilk on birinden sadece Werder Bremen'li Mertesacker 4 maç oynadı, Sami Khedira ve Mesut,
Real Madrid'de 6,
Klose de
Bayern Münih'te 6 maç forma giymişti. Diğer oyuncuların tamamı kulüplerinin tüm maçlarında forma giydi.
Yani istatistiksel anlamda Türk Milli Takımı'nın kadrosunda yer alan oyuncular bu sezon kulüplerinde ortalama yüzde 57 forma şansı bulurken, Almanlarda bu rakam yüzde 79 olarak tabloya yansıyordu.
Hiddink'in en çok eleştirildiği noktalardan biri de Süper Lig'in en formda sağ açık oyuncusu Bursasporlu
Volkan Şen ile
İspanya Ligi'nin lideri Valencia'da forma giyen Mehmet Topal'ı kadroya almaması oldu. Bu iki oyuncuya da ne kadar ihtiyaç duyulduğu Berlin'de ortaya çıktı. Takımı
gençleştirmesi beklenen Hiddink ve yardımcısı Oğuz Çetin'in Almanya karşısında sahaya sürdükleri 11'in yaş ortalaması da 26,93 olurken, Almanların sahada yer alan 11'inin yaş ortalaması 24,21'di. Yani Almanlar Berlin'de
Türkiye'den daha genç ve daha uzun (Almanya: 1,84 cm, Türkiye: 1,81 cm) bir kadroyla zafere
imza attılar.
Almanya kampına bir gün
erken gitmek için
Trabzon-
Beşiktaş derbisini ve Şampiyonlar Ligi'nden yorgun dönen lider Bursaspor'un maçını
pazartesi yerine pazar gününe sıkıştıran Türkiye
Futbol Federasyonu da eleştirilerden nasibini aldı. Hiddink'in sakat
Arda'yı kadroya almasının ardından Galatasaray ile TFF arasındaki ipler iyice gerildi. Hafta boyunca kamuoyunda Almanya maçından ziyade TFF ile Galatasaray arasındaki Arda polemiği gündemleri işgal etti. Tabii Mesut'un neden Almanya'yı
tercih ettiği tartışmaları da cabası.
A Milli Futbol Takımı'mız, salı günü Bakü'de
Azerbaycan ile karşılaşacak. Bu maçı kazansa bile grup liderliği için Almanya'nın diğer rakiplerine kaybetmesini bekleyecek. Aksi takdirde grubu lider bitirmek için Almanları ikili averajda geçmek gerekecek. Bunun için de İstanbul'daki maçta 4 farklı kazanmak gerekiyor. Tabii o da puan eşitliği halinde geçerli olacak. Mevcut kadro ve futbol anlayışıyla bu ne kadar mümkün bilinmez ama grup ikinciliği için mücadele vermenin Türk halkını kesmeyeceği aşikâr.