Daha başlamadan gerginleşen derbide değişmeyen tek gerçek ise Sarı-Kırmızılı takımın Kadıköy'deki galibiyet hasretine son verememesiydi. Cim Bom, Kadıköy'deki 10. karşılaşmasında da mağlup olarak rakibinin 5 puan gerisine düştü. Türkiye'de fırtına gibi estiği yıllarda bile F.Bahçe'ye bir türlü üstünlük sağlayamayan G.Saray, Şükrü Saracoğlu Stadı'nda ezeli rakibi karşısında son galibiyetini 1999 yılında elde etti. 22 Aralık 1999 tarihinde yapılan lig maçını 2-1 kazanan Cim Bom, ezeli rakibiyle daha sonra Kadıköy'de oynadığı 3'ü Türkiye Kupası, 10'u da lig olmak üzere 13 resmi maçta galibiyete ulaşamadı. Galatasaray, bu süre içinde Kadıköy'deki beraberliklerini Türkiye Kupası maçlarında alırken, deplasmandaki son 1. lig maçından ise boynu bükük ayrıldı. Ezeli rakipler arasında Kadıköy'deki son 13 maçtan 11'ini Fenerbahçe kazanırken, 2'si berabere sonuçlandı. Ortaya çıkan bu başarısız istatistiği G.Saray'ın eski futbolcuları, yorumladı. Cim Bom'un eski yıldızları, Hakan Şükür, Hakan Ünsal ve Hasan Şaş, uzun süre Kadıköy'de kazanamamanın futbolcular üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti. Aşırı motivasyon zarar veriyor HAKAN ŞÜKÜR: Derbi maçta F.Bahçe'nin G.Saray'dan çok iyi oynadığını söylemeliyim. Daum takımını çok daha iyi hazırlamış. G.Saray takım savunmasını iyi yapamıyor. Uzun zamandır Kadıköy'de kaybetmek ister istemez oyuncular üzerinde psikolojik bir baskı oluşturdu. Yenildiğimiz 10 maçın birçoğunda ben de takım kaptanı olarak sahadaydım. Çok iyi oynadığımız maçları bile maalesef kaybettik. Takım olarak çok fazla motive olduğumuzda aşırı gerginlikten istediğimiz futbolu ortaya koyamıyorduk. Çok rahat bir ortamda hazırlandığımızda ise bu kez mücadele gücümüz düşüyordu. Atmosfer ve taraftar baskısı sizi olumsuz yönde etkiliyor. Taktik değil, sinir harbi çalışılmalı HAKAN ÜNSAL: Ne kadar iyi kadronuz olursa olsun, ne kadar iyi taktikle sahaya çıkarsanız çıkın, Kadıköy'de kazanma şansınız çok zayıf. Çünkü Kadıköy'de sinir harbine hazırlıklı olmalısınız. Ben Rijkaard'ın yerinde olsaydım bu maçtan önce 3 takımla hazırlık maçı yapardım. Rakip takım oyuncularına da el altından sert oynamalarını ve bizi sinirlendirmelerini isterdim. Kadıköy'de ancak sinir harbine dayanıklıysanız kazanma şansınız olur. Bizim dönemimizden başlayan yenilgi süreci 10 maça kadar çıktı. Arda'yı maçtan önce Cristian etkisiz hale getirdi. Keita'yı da sertlikle sinirlendirerek kart görmesini sağladılar. İyi oynama isteği hata yaptırıyor HAYRETTİN DEMİRBAŞ: Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin yorumları günler öncesinden başlıyor. Özellikle benim oynadığım dönemlerde Fenerbahçe'de yöneticilik yapan Ömer Çavuşoğlu ne kadar kötü bir kaleci olduğumu her katıldığı programda dile getiriyordu. Ben de bu yorumlara inat günler öncesinden Fenerbahçe maçlarına çok iyi motive oluyordum. Öyle ki derbide iyi oynayıp benim hakkımda kötü konuşanları mahcup etmek istiyordum. Ancak bu gerginlikle sahaya çıkınca ister istemez hata yapıyordum. Galatasaray, F.Bahçe'ye kötü kadroya sahip olduğu için değil, sinirlerine hakim olamadığı için mağlup oluyor. Sıkıntı Florya'da başlıyor HASAN ŞAŞ: Kadıköy'de oynamanın sıkıntısı Florya'da başlar. Maç günü öğle yemeği yiyorsunuz, dinlenmeye çekilip 13.30-16.00 arası uyuyacaksınız. Ama dışarıdaki davul seslerinden ne yazık ki bu mümkün olmaz. Bizi her gören taraftarlar ile maçtan önce telefonlarınıza gelen kazanma mesajları zaten sizi germeye yetiyor. Takım olarak koridorda soyunma odasına giderken hep 7-8 tanımadığımız adamla karşılaşıyor, bu adamlardan ağza alınmayacak hakaretler işitince de tartışıyorduk. Bu da sinirlerimizi altüst ediyordu. Zemini kontrol etmeye çıktığımızda koro halinde küfürler. İçlerine alsalar parçalayacaklar. ZAMAN