Federasyon ile kulüpler, federasyon ile
hakemler, kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar ile MHK kararları hakkında,
yönetim kurulunca verilecek kararları ilgililerin başvurusu üzerine inceleyip, karara bağlamakla görevli olan Tahkim
Kurulu doğruyu bulmak ve kamu vicdanını rahatlatmak amacı ile
Trabzon-
Sivas müsabakasının
hakemlerini dinleme kararı aldı.
Federasyon yönetim kurulunun kesin kararını vermeden önce yapması gereken, ama yapmaktan her nedense çekindiği olay gerçekleşiyor.
Tahkim Kurulu'nun bu ifadeler sonucu vereceği karar, Türk
futbolunun ve hakemliğinin geleceğini belirleyecek.
Futbol oyun
kurallarına göre hakemin müsabaka ile ilgili vereceği karar nihai olduğuna göre hakemlerin raporları ve söylemleri geçerlidir. Müsabakanın iptali ile ilgili olarak kural hatası olduğuna dair MHK'nın da görüşü yoksa verilecek karar bellidir. Tahkim Kurulu'na, kurulduğundan beri belki de ilk defa tüm
spor kamuoyunun güvenini kazanma şansı doğdu.
Temsilcileri soyunma odasına almayın.
Hakemlerin soyunma odası, motivasyonları açısından çok önemlidir. Yardımcı hakemleri ve dördüncü hakemi ile son değerlendirmeleri yapmaları, onlardan istediklerini söylemesi, odanın sakinliği, müsabakanın başarılı geçmesi için önemli faktörlerdendir.
Trabzon-Sivas müsabakasında hakem soyunma odasında geçen konuşmaların tekrarın sebebi olması, hakemlerin soyunma odasına girecekler konusunda daha dikkatli olması gerçeğini ortaya çıkardı. Statlarımızdaki hakem soyunma odalarının boyutları ortada. 4 hakem, 2 temsilci, 1 gözlemci, 1 MHK üyesi, 1 GTK üyesi ve saha komiserleri, hepsi maç öncesi soyunma odasında.
Hakemlerin haricinde herkes işin havasında.
Kendilerini anlatanlar, sivilde yaptığı işten bahsedenler, eski maçlardaki anılarını anlatanlar, hepsi var.
Hiçbirinde müsabakanın selametinin, hakemlerin vereceği kararlarda olduğunun bilinci yok. Bu işe bir son verilmeli. Çok önemli bir durum olmadığı sürece hakemlerin soyunma odasında toplanılmamalı. 4. hakem vasıtası ile diyaloglar dışarıda sağlanmalı.
Hele böyle bir olay yaşandıktan sonra hakemlerin yerinde olsam temsilcileri kesinlikle soyunma odasına almam.
2 M değil, 1 U(lusoy) 1 T(erim)!
Kim ne derse desin? Milli Takım halktan koptu.
Kulüp takımlarımızın kendi arasında yaptıkları maçlar ile
Avrupa Kupaları öncesi sporseverlerde oluşan heyecan,
destek, ilgi, sevinç, üzüntü hiçbiri yok.
Haluk Ulusoy, Fatih
Terim ve
futbolcular; davranış, söylem,
yaşam tarzları ile gelir düzeylerine karşılık ortaya çıkardıkları icraatlarla tepki çektiler.
Öncelikle futbolcularımız, kendi takımlarını düşündüklerinden sakatlanma korkusu içinde hırstan, istekten, yardımlaşmadan uzaklar. Geçtiğimiz
sezon Rüştü'nün, milli maçtaki sakatlığı sonrası yaşadığı yanlızlıktan hepsinin gözü korkmuş durumda.
Terim,
Malta maçı öncesi yapılan basın toplantısında 2 M diyerek Malta ve
Macaristan maçlarından 6 puan alacağımızı belirtmişti. Ancak ilk maçta
hesaplar açık verdi. Futbolda her türlü sonuç olabilir. Ancak oynanan oyundaki tempo, kadro yapısı,
oyuncuların istekleri, kalan maçlar öncesi bir umut da vermiyor. Teknik kadronun oyuncu seçimi yaparken tutuculuktan uzak, kişisel kaprisler yapmadan, heyecanını yitirmemiş, arkadaşlarını ateşleyecek, takımlarında oynayan oyuncuları
tercih etme zorunluluğu var. Ulusoy da, Milli Takım üzerinden
politika yapmayı bir kenara bırakmalı. Dikkat ederseniz liglerimizdeki kargaşa durumlarında ortada görünmeyen Başkan, milli maçlar öncesi ortaya çıkarak tartışılan konulara ilişkin düşüncelerini açıklıyor. İyi ki, milli maçlar var. Ama öncelikle takımı rahat bırakmalı. Seyahat ve idmanlarda görüntü vermemeli. Bir sorumlu atadığına göre onlara serbestlik tanımalı. Kulüp başkanlığı sevdasından uzaklaşmalı. Milli takımın herkesin takımı olduğunu unutmamalı.
Sorumsuz, sorumlular
Hakemler ile gözlemcileri ve temsilcileri atayan 2 ayrı kurul var. Bunlar başkanlığını
Hilmi Ok'un yaptığı MHK ile başkanlığını
Mevlüt Güzel'in yaptığı GTK.
Bir de iki başkanın da üye olduğu kuruluş amacı "Tüm hakem, gözlemci ve tüm üyelerin her türlü
ekonomik, hukuki hak ve menfaatlerini korumak" olan Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği. Onun Genel Başkanı da
FIFA Hakemi
Selçuk Dereli. Üçünün de ayrı ayrı görev ve sorumlulukları var.
MHK ve GTK Başkanları görevlerini
Haluk Ulusoy'dan aldılar. Dereli ise sorumluluğunu tüm hakem ve gözlemcilerden aldı. Görev yapanların, görevlerini yeterince yapıp yapmadıkları bilimsel olarak ölçülebilir. Sorumluluk alanların ise sorumluluklarında bilimsel bir yeterlilik yoktur.
Görevde yapılan işin kendisi önemlidir. Sorumlulukta ise sonuçlar önemlidir. Yapılan işin çevresine karşı olabilecek olumsuz etkilerine karşı önlem alınmalıdır. Görevlerini yapanlar aynı zamanda sorumluluk sahibi değildir. Görevlerini yapar gerisiyle ilgilenmezler. Sorumluluk alan ise aynı zamanda iyi bir görev insanı olmalıdır.
örevlerini yapanlar gereğini yerine getirerek susuyorlar. Ancak sorumluluğu olanların sorumluklarını yerine getirmeleri gerekmekteydi.
Ne yazık ki, çok büyük bir fırsat kaçtı. Toplum, görevlerini yerine getirenlerden değil Sorumluluklarını yerine getirmeyenlerden hesap sorar. Maç tekrarı kararından sonra bu sorumluluktan kaçanlar bilmelidirler ki! Gün gelir sorumluluk alacakları kimseyi bulamazlar.
milliyet