Her iki
takımın ağustos sıcağında ortaya koyduğu tempolu oyun
spor otoritelerinin yanı sıra
futbolseverlerden de tam not aldı. Adeta tenis maçını andıran finalde F.
Bahçe'nin yüzü gülerken, 90 dakika sonunda Türk futbolu kazandı.
Ikinci kez düzenlenen Süper Kupa finali nefesleri kesti.
Fenerbahçe ve
Beşiktaş'ın maç boyunca atak futbolu benimsemesi hem tribündekilere hem de televizyondan maçı izleyenlere keyif verdi.
Fenerbahçe ve Beşiktaş, yeni
sezonun ilk resmî müsabakası olan Süper Kupa finalinde futbol ziyafeti sundu.
Fırat Aydınus'un başlama düdüğüyle birlikte meşin yuvarlak iki
kale arasında gidip geldi. Sarı-Lacivertli takım alışılagelmişin dışında agresif ve çabuk oynamayı
tercih ederken, sezon başı olmasına rağmen lige hazır olduğunun mesajlarını verdi.
Şampiyon kadroya sadece Roberto
Carlos'u monte eden Zico, Sambacı oyuncunun önüne formunun zirvesindeki Uğur Boral'ı koyarak Beşiktaş'ın sağ kanadını çökertmeye çalıştı. Diğer kanatta ise, 'Ben bu takımda rahat oynarım' dercesine ince ve klas hareketler sunan Deivid ile Önder'in yaptığı sağlam bindirmeler, orta sahada
Aurelio ile Deniz'in çalışkanlığı, sahada basmadık yer bırakmayan
Kezman'ın azmi ile oyunu iyice
renklendiren Fenerbahçe, kendinden emin bir takım görüntüsü verdi.
Bu olumlu futbolunu rakamlara da yansıtmayı başaran ve maç boyunca % 78 oranında isabetli pas yapan Sarı-Lacivertli ekibin aksayan yanları da vardı tabii ki..
Milliyet yazarı
Rıdvan Dilmen, Fenerbahçe'nin bu handikabını şu satırlarla
özetliyor: "Zico'nun tek forvet tercihi Kezman'ın suçu değil. Herhalde çıldırıyordur. Çünkü Kezman yanında ikinci forvet oyuncusu olsa, gol krallığının birinci adayı olacak nitelikte. Sahanın en iyilerinden Deivid'in
Alex'in çıkmasından sonra onun yerine gidip Kezman'ın partneri olması Beşiktaş defansının dengesini bozdu. Sonuçta klasik Kezman golü geldi."
Beşiktaş da tıpkı Fenerbahçe gibi göze hoş gelen futbolu tercih etmişti. Özellikle Bobo'nun attığı beraberlik golünden sonra birçok gol pozisyonuna giren Siyah-Beyazlı takım, üç gün önce son derece kritik bir maç oynamasına rağmen kora kor bir mücadele sergiledi.
Koray, Ibrahim Toraman ve Delgado'nun oyuna hakim tavırları yanında, sakatlanıp oyundan çıkana kadar
Mehmet Yozgatlı ile yeni
transfer Tello'nun zarif futbolu,
genç Serdar Özkan'ın amansız presi
Ertuğrul Sağlam'ın doğru yolda olduğunu ispatlamaya yetiyordu. Nobre,
Burak,
Gökhan Zan, Ricardinho, Diatta ve
yabancı bir golcünün de takıma katıldığını düşünürsek Beşiktaş'ın
savunma zafiyetini gidermesi halinde yere daha 'Sağlam' basacağını tahmin etmek zor görünmüyor.
Vatan Gazetesi yazarlarından Vedat Okyar da iki takım oyuncularına "Ayaklarınıza sağlık" diye başladığı köşe yazısında şu görüşlere yer verdi: "Kazananın, kaybedenin hiç utanacağı bir maç olmadı. Kim daha becerili olursa, şans kimden yana olursa o kazanacaktı, Fenerbahçe kazandı. Ama seyredenlere
keçi boynuzu yedirmediler, keyif verdiler."
Fenerbahçe'de moraller 'Süper'
100. yılını kutladığı şu günlerde müzesini Süper Kupa ile süsleyen Fenerbahçe'de yüzler gülüyor. Beşiktaş karşısında ortaya konulan güzel futbolun sonunda ilk defa kazanılan Süper Kupa, Sarı-Lacivertli camiayı sevindirdi. Teknik Direktör Zico, Beşiktaş maçı sonrası yaptığı açıklamada takımını iyi oyunundan dolayı
tebrik ettiğini ifade ederek, "Ben
futbolcularımla yaptığım konuşmalarda onlara kazanmayı öğretiyorum.
Taraftarlar bugün iyi bir maç izledi. Bu galibiyetle Fenerbahçe iyi bir moral buldu." dedi. Önümüzdeki dönemlerde daha da iyi olacaklarının sözünü veren Brezilyalı
teknik adam, "Deniz ve Can'ın gösterdiği per
formans çok iyiydi. Genç futbolcularımın iyi oynadığını düşünüyorum. Kezman sakatlanmasına rağmen oynadı; çünkü kendisi iyi bir profesyonel. Sezon başında kazandığımız bu
kupa geleceğe yönelik beklentileri ve umutları artırdı." diye konuştu.
Kanarya'da şimdi de Danny Koevermans sesleri
Fenerbahçe golcü arayışlarında sona yaklaştı. Uzun süredir bu mevki için arayış içinde olan Sarı-Lacivertli kulübün, Hollanda'nın
AZ Alkmaar takımında forma giyen Danny Koevermans ile büyük ölçüde anlaşmaya vardığı öğrenildi. 2010 yılına kadar kulübü ile sözleşmesi bulunan golcü futbolcu, bu sezon
UEFA Kupası 3. tur mücadelesinde AZ Alkmaar forması ile Fenerbahçe'ye karşı oynamış ve 2-2 biten rövanş maçında Fenerbahçe'ye bir de gol atmıştı. 29 yaşındaki futbolcunun kulübü ile de Fenerbahçe'nin anlaşmaya yakın olduğu ifade edildi. Sarı-Lacivertli yönetimin en geç perşembe gününe kadar golcü transferine resmiyet kazandıracağı ileri sürüldü.
Ahmet Çakır (Zaman): Beklenenden iyi oynadılar
Aslında iki takım da beklenenden daha iyiydi. Çünkü, henüz pek çok şey yerine oturmuş değil, hatta belirsiz. Iki tarafın mevcut kadrolarından bile bu maçta oynatamadığı önemli oyuncular vardı. Ayrıca transfer için de çabaları sürüyor. Beşiktaş, geçen yıla oranla daha dengeli bir takım
görünümü veriyor. Bunda Ertuğrul Sağlam'ın belli bir rolü var. Yabancı hocaların
doğal olarak şans vermekten kaçındığı gençler konusunda Sağlam'ın daha cesaretli davrandığını görüyoruz.
F.Bahçe'de ise zaten yeterince güvenli olmayan savunmada Lugano'nun yokluğu belirgindi. (Gerçi varlığı az sorun yaratmıyor...) R.Carlos'un nerede ve nasıl oynayacağına kendisi karar verirmiş gibi bir görünüm, F.Bahçe'nin zaten oturmamış oyun yapısının büsbütün dağılmasına yol açıyor. Ancak bütün bunlar çok vahim bir çözüm bulunamaz sorunlar değil.
Zeki Çol (Zaman): Süper Lig için yeterli ama.
Seyir zevki açısından hiç de yabana atılmayacak bir maç oldu. Sahaya yansıtılan mücadele, zaman zaman yakalanan tempo ve pozisyon zenginliği izleyenlere keyifli bir futbol akşamı yaşattı. Henüz sezon başında olduğumuz ve takımların hem fizik kapasiteleri hem de oyun anlayışlarının ideal düzeye gelmediği dikkate alınırsa, ortaya konulan futbol, lig adına umut vericiydi. Beşiktaş, geçen sezona oranla daha pozitif futbol oynuyor. Ama savunmada, özellikle de tandemde yaşanan uyumsuzluğun yanı sıra orta alanda topu tutamamak ve kullanamamak gibi önemli sorunları var. F.Bahçe'yi de tandemdeki uyumsuzluk nedeniyle sancılı bir süreç bekliyor. Özet olarak şunu söyleyebilirim: Iki takımın da şu anki görüntüsü, lige ağırlıklarını koyabileceklerini gösteriyor. Ama
Edirne ötesine açılan tünelin ucunda, umut ışıkları yerine hâlâ flu bir loşluk duruyor.
Atıf Keçeci (Zaman): Bu futbol, Avrupa'ya yetmez
Iki devresi futbol olarak değişiklik gösteren maçta Beşiktaş'ı biraz daha iyi işler yapmak ister buldum. Ancak bu, üstüne koymazsa Avrupa kupaları değil, Süper Lig'de bile yeterli olamaz. Cisse'nin oyuna katkısı çok az. Defans göbekten yine açıklar verdi. Bobo'nun daha hareketlenmesi şart, aksi halde gol yollarındaki sıkıntı sürer. Mehmet Yozgatlı, form tuttuğunda sağ kanattan iyi işler çıkar. Ters kanatta da Ibrahim Üzülmez-Tello ikilisi maçlara renk katar. F.Bahçe'de ise orta blokun formu dikkat
çekici, özellikle Deniz'in rakibi karşılamada ve kazandığı topları oyuna sokmadaki hüneri fevkalade. Aurelio da defansın açıklarını kapatmakla birlikte atak halinde takımını ileriye taşımada oldukça başarılıydı. Kaptanlık Alex'e yaramış.
Roberto Carlos ise ayrıcalıklı sınıfa şimdiden dahil edilmiş; ama devamı, yanlışları da beraberinde getirir.
Can Bartu (Hürriyet): Henüz hazır değiller.
Yeri, zamanı yanlış bir Süper Kupa maçı olmasına rağmen iki takım da iyi mücadele örneği gösterdiler; ama henüz hazır değiller. Önce Beşiktaş'a bir göz atalım. Yeni transfer Cisse'yi ağır buldum. Bu haliyle orta saha veya ön liberoda bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Diğer yeni transfer Tello biraz daha hareketli; ama o da tatmin edici bir görüntü sergilemedi. Büyük bir becerisi de yok. Beşiktaş'ın yeni transferleri bana pek
ümit vermediler, Siyah-Beyazlı takımı sırtlayacak oyuncular değiller. F.Bahçe'ye gelince... Daha derli toplu bir takım görüntüsü verdi. Hareketlendiği zaman daha iyi, yavaş oynadığında bildiğimiz F.Bahçe. Alex'te değişen bir şey yok, bildiğimiz Alex. Kezman, her ayağına aldığı topu kaybetti. Bir gol attı, kendini buldu. Kezman mı, Deivid mi derseniz; Deivid her yerde... Koşuyor, defansa
yardım ediyor; gol atıyor, Kezman gibi değil.
M.Demirkol (Milliyet): Iki takımın stoperleri riskli
Bunca orta saha oyuncusuna rağmen iki taraf da orta sahasız oynadı. F.Bahçe'nin oyunu 80 metrede oynama alışkanlığına Beşiktaş'ın da ayak uydurmasından. Umarız Avrupa'daki rakipler de bu kadar orta sahasız oynarlar. Iki takımın savunmalarında da benzer sıkıntılar vardı.
Oyun bir yana yığıldığında ters toplarda tek ayak üzerinde yakalanmak gibi. Bu, F.Bahçe'de daha büyük bir sıkıntı. Zira 3,5 savunmacıyla oynuyorlar. Öte yandan iki takımda da çalışkan; ama çok riskli hareketler yapan birer stoper vardı. Can'da ilerleme olsa da hâlâ her an büyük sıkıntı yaratabilir. Ibrahim Kaş ise sert; ama sınırı zorlayarak ve bunu gizleyemeden oynuyor. Ayrıca 2 golde olduğu gibi hamle zamanlaması hataları yaparak savunmasını zor durumda bıraktı. Kezman'ın performansına bu kadar dayanılabilmesi için oyuncunun adının Kezman olması şart.
(ZAMAN)