İç sahadaki
Denizlispor ile
Gençlerbirliği karşılaşmaları son dakikada yenilen gollerle ve beraberlikle kapandı. Zaten Gençlerbirliği karşısındaki puan kaybından sonra
teknik adam değişikliğine gidildi ve
Konyaspor'da yükselme dönemini beraberinde getiren
Ünal Karaman devri başladı.
Karaman, uzun süreli milli
takımlar deneyiminin ardından ilk kez bir kulüp takımında görev alıyordu ve futbolun garip cilvesi, ilk maçına
oyunculuk döneminde sembolleştiği eski takımı
Trabzonspor karşısında çıkıyordu.
Oyun kötü değildi; ama maç 1-0 kaybedilmişti. Sonrasından sancılı geçen Büyükşehir karşılaşmasında zor da olsa ilk üç puan geldi. Bunu iç sahada oynanan diğer maçlardaki galibiyetler izledi. Ve 11 maçın, biri deplasmanda 7'sini kazanan
Konyaspor, istikrarı yakaladı, yükselişe geçti.
Ünal Karaman ile birlikte giderek oturttuğu 4-3-3 sistemini başarıyla uygulayan Konyaspor, ilk 6 maçtaki 4 beraberliğe karşın, ilginçtir sonraki dönemde adeta düello silahşoru edasına büründü. Hiç beraberlik almadı, ya yendi ya da yenildi. Takımın en büyük handikabı, deplasmanda puana yansıyan bir performans artışını bir türlü gösterememesiydi. Konyaspor, topu topu 4 puanla, dış sahadaki en başarısız ekipler arasına girdi. Kolay gol yeme alışkanlığından Karaman döneminde de vazgeçmedi ve ilk yarının en fazla gol yiyen 5 takımından biri oldu. Konya- spor'da aslında sorun gibi algılanması gereken bir başka özellik gol atan oyuncu sayısının azlığıydı. 22 golün 18'i Murat, Veysel, Neca ve Silva'dan geldi. Diğer 4 gol ise
Erkan, Erman, Sabin ve Burak'tan.
Oyun anlayışını her geçen gün biraz daha geliştiren Konyaspor, hırslı ve inatçı yapısıyla iç saha maçlarında beklenenin ötesinde bir performans yakaladı. İlk yarı bitiminde futbolseverlerin karşısında tüm zamanların en başarılı Konyaspor'u vardı. Bu başarı ikinci yarıya ne ölçüde yansır? Konyaspor, takım savunmasını güçlendirir ve deplasmanda başarılı olabilirse sanırım tarihindeki en iyi puanı toplayarak sezonu üst sıraların yakınında kapatır.
ZAMAN