Son yıllarda özellikle üç büyüklerden birisi önemli bir
transfer yaparsa diğerleri de ihtiyacı olup olmadığına bakmaksızın bir karşı transfere yelteniyor. Fakat 'Ara transferle saadet olmaz' sözü geçerliliğini hâlâ koruyor. Geçen
sezon ligin en alt sırasında yer alan son üç
takım ara transferde
şampiyon oldu; ama sezon sonunda küme düştü.
Aslında ıskaladığımız önemli bir gerçek var. Futbolda aynı şartlar bir araya gelince aynı sonuçları doğurmaz. Çünkü
futbol, merkezinde insanı ve tabii ki onun hislerini barındıran bir oyundur ve üstelik bir takım oyunudur. Yani, üç sene önce sizi kümede bırakan
teknik direktör geri gelirse yine kümede kalırsınız ya da herhangi bir takımda muhteşem oynayan iki
oyuncuyu alırsanız sizde de muhteşem oynar diye kesin bir kaide yok.
Buna rağmen sezon ortalarının vazgeçilmez gelişmelerinden birisidir ara transferler. İlk devre boyunca per
formansından memnun kalınmayan oyuncular teknik
heyet tarafından belirlenir. Medyada "teknik heyet, gidecek
futbolcuların listesini yönetime bildirdi!" şeklinde yer alır bu hadise. Haliyle birileri gidecekken birileri de gelecektir. Bunun medyadaki karşılığı ise "teknik heyetin raporu doğrultusunda bazı oyuncularla görüşülmeye başlandı" cümlesidir.
Kabul etmek gerekir ki; eskiden
futbolcu transferi çok daha zordu. Bir sürü oyuncunun takımlarında sembol isim olması, futbolu başladığı kulüpte bitirmesi yalnızca forma aşkıyla izah edilemez; ayrılamama sebepleri de göz önünde tutulmalı. İsmi şimdilerde tuhaf gelse bile futbolcu
kaçırma vardı eskiden. Tıpkı
kız kaçırma gibi... Hatta bazıları düğünden kız kaçırır gibi
sözleşme imzalamaya giden futbolcuyu kaçırırlardı. Tabii genellikle bu kaçırma zorla olmazdı, topçunun da rızası olurdu bu işte. Kaçırılan futbolcu, genellikle bir yöneticinin otelinde ya da yazlığında transfer mevsimine kadar saklanırdı.
Transferin raconu o zamanlar böyleydi!
Doksanların ortasına kadar sürdü bu kaçırma işleri. Sonra
bonservis bedeli yüzünden oluşan ihtilaflara "hülle" denilen bir
hile geliştirildi. Buna göre
Anadolu takımındaki bonservisini alamayan futbolcu, kâğıt üzerinde bir
Avrupa takımıyla mukavele imzalıyor ve oradan da
İstanbul kulübüne bedelsiz transfer oluyordu. Bu da bir nevi
Almanya'ya
işçi gitmek isteyen Anadolulu delikanlıların orta
yaşlı Alman kadınlarla hileli nikâh kıyıp onlara para vermelerine benziyordu! En sonunda Anadolu takımlarının en önemli gelir kaynağı olan futbolcu satışını ellerinden alan 'Bosman Yasası' çıktı ve sözleşmesi biten futbolcu bedelsiz olarak transfer olma hakkı elde etti. Bu nedenle transferler artık eskisine oranla çok daha kolay hale geldi. Zaten Sivas
spor'a da "Mehmet Yıldız'ı satmaya hazırız" dedirten esas unsur bu. Yani, Bosman Yasası nedeniyle Mehmet'in sözleşmesi bittiğinde bedelsiz gitme hakkı var. Yoksa
Sivasspor, neden satsın en önemli kozunu? Keza
Vestel Manisa-spor da golcü futbolcusu Filip
Holosko'yu satmanın çarelerini arıyor.
2008
Avrupa Şampiyonası nedeniyle ülkemizde devre arası hayli kısa tutulacak ve ligler normal sezonlara oranla daha
erken bitecek. Bu nedenle ara transferde herkes elini biraz daha çabuk tutmak zorunda. Kiminin beğenmediği futbolcu, kiminin umudu olacak. İstenip de verilmeyenler, yanına bile yaklaşılamayanlar da olacak mesela. Gerek kamplar gerekse de yapılacak takviyeler, takımların ikinci yarıdaki kaderini doğrudan etkileyecek. Çünkü belli bir tarihten sonra değişiklik yapma gibi bir şansınız olmayacak.
Ara transferler bazen sezonun gidişatını bile etkileyebiliyor. Örneğin 2003-04 sezonunda devre arasına namağlup lider giren
Beşiktaş, hem
hazırlık kampında iyi çalışamamış hem de
İlhan Mansız'ı satıp yerine Adrian Ilie'yi almıştı. Rakibi
Fenerbahçe ise Marcio Nobre adlı pek de tanınmamış bir Brezilyalı ile Mehmet Yozgatlı'yı transfer etmişti. Nobre, umulanın çok üzerinde bir performans sergilerken sezon sonunda onun da katkısıyla Fenerbahçe şampiyonluğa ulaşmıştı. Ama aynı Fenerbahçe bundan bir sezon önce Erhan
Albayrak, Kemal Aslan, Sergei Rebrov ve Vladimir Beschastnykh'i almış; ancak sezon sonunda tam bir hayal kırıklığı yaşamıştı.
Son yıllarda ortaya çıkan bir başka gelişme de "nazire transferler" denilebilecek bir anlayış. Özellikle üç İstanbul takımından birisi önemli bir transfer yaparsa diğerleri de ihtiyacı olup olmadığına bakmaksızın bir karşı transfere yelteniyor. Nitekim Futbol Extra Dergisi'nin aralık sayısındaki
dosya ise ara transferlerin
Türkiye şartlarında çok da başarı getirmediğini gösteriyordu. 'Ara transferle saadet olmaz' diyen derginin haberine göre geçtiğimiz sezon ligin en alt sırasında yer alan son üç takım ara transferde şampiyon oldu; ama sezon sonunda küme düştü. Küme düşen üç takımdan
Erciyesspor ve
Sakaryaspor, bu sezon başında kadrolarını birkaç oyuncu haricinde tamamen değiştirdiler üstelik!
Başka ne denebilir ki? Haydi hayırlı transferler...
MEHMET YILMAZ