Istifadan sonra sessizliğe bürünen Kutlualp,
Sabah Gazetesi'nden Deniz Derinsu'ya verdiği röportajda şunları söyledi. Işte Kutlualp'in gözüyle
Fenerbahçe...
- Daum, Anelka, Appiah, Alex, Pierre van Hoijdonk gibi transferlerde hep imzanız var. Hatta sizden sonra böyle 'iş bitirici' bir yönetici olmadığı konuşuluyor. Sizin sırrınız neydi, bu isimleri nasıl ikna ettiniz?
Bu isimleri ikna etmenin sihirli reçetesi yok. F.
Bahçe adına konuşuyorsunuz. Bu, yeterli bir etken. Sonuçta mal değil bir insan alıyorsunuz. Yalnız para vermek yeterli değil. Hepsinin ayrı şahsiyeti var, duygusal bakışlarını, tutkularını önceden öğrenmeye çalışıyordum.
'TRANSFER SINIR HARBI'
Örneğin Anelka. Onu parayla kandırmak söz konusu değildir. Görüşürken
Fransa Milli Takımı'nda oynayamadığı için çok üzgün olduğunu öğrenmiştim. Bana "Benden
F.Bahçe olarak ne istiyorsunuz" dedi. "Hiç" dedim ve ekledim: "Anelka olman yeterli. Ama ben şahsen seni en kısa sürede Fransa Milli Takımı'nda görmek istiyorum." Bundan çok etkilendi. Alex de bizi çok zorlamıştı. Parma tecrübesinden dolayı
Avrupa'ya sıcak bakmıyordu. Yeterince kazanıyordu Bezilya'da. Parayla da ikna olmazdı. Eşine çok düşkündü. Hayatta gördüğüm en 'cool', konuşmayan
futbolculardan biridir Alex. Eşi sıkıntılı bir hamilelik yaşamıştı. Ve yine hamileydi. Bir toplantımız sırasında odaya girdi. Ben puromu söndürdüm, ardından da etrafımızda içilen sigaraları. Sonradan öğrendim ki bundan çok etkilenmiş. Zamanla bu tür nüansların önemini gördüm. Ama transfer tekkişinin işi değildir. Bu isimleri 'x' bir kulübe de alamazdım. Transfer
sabır gerektiren bir sinir harbidir. Ayrıca mali dengeler, mali
disiplin de çok önemlidir.
- Alex kalacak mıdır?
Ayrılmak isteyeceğine inanmıyorum ama ayrılacaksa Türkiye'de kalmamalı. Türkiye'de Alex'i almak istemeyecek bir kulüp olamaz. Ayrıca F.Bahçe'den giden futbolcu
Real Madrid'de bile mutlu olamaz.
- "Ben seninle çalışmam arkadaş." Bunun açılımı nedir? Ne oldu da bu duruma geldiniz Aziz Yıldırım'la?
O ilk kısımdı. Insanların dikkat etmediği ikinci kısım vardı. Yıldırım "Senin olduğun
yönetim kurulu toplantılarına girmem" demişti.
Tüzük gereği 3 toplantıya girmeyenin üyeliği düşer. Bunun üzerine ben polemiğe girmek istemedim. Avrupa maçları vardı. Kriz istemedim. Ben çalışırken Yıldırım ile hep mesafeli ve saygılıydım. Bir tek transfer dönemlerinde görüşme frekansımız artardı. Farklı görüşlere sahip olmanın bir erdem olduğunu düşünür, bir
kavga nedeni olacağını hiç hesaplamazdım.
Aziz Yıldırım, dediğinin olmasını isteyen bir isimdir. Farklı görüşleri gerektiği kadar tolere etmez. Diğer arkadaşlar mutlaka Yıldırım'ın istediği uyumda çalışıyorlar ki bu noktaya gelindi.
LOCAM RAHATSIZ ETTI
- Size niye loca verilmedi?
Zamanında locama gelenler
Şenes Erzik,
Abdullah Kiğılı, Turgay Aksoylu,
Önder Fırat,
Şansal Büyüka, Avrupa Parlementosu'ndan
Claudia Roth, Brehme, Völler, hatta Aziz Yıldırım'ın yakın gazeteci arkadaşı Alaattin Metin gibi değerli isimlerdi. Bu bir şekilde rahatsızlık uyandırmış olmalıki çok istememe karşın loca verilmedi bana. Ben de "F.Bahçe locadan da
kale arkasından da güzel gözükür" diyerek yeni bir polemik yaratmak istemedim.
(Sabah)